Hatemü'l Enbiya. Celal Nuri İleri
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Hatemü'l Enbiya - Celal Nuri İleri страница 15

Название: Hatemü'l Enbiya

Автор: Celal Nuri İleri

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6865-75-4

isbn:

СКАЧАТЬ id="n12">

      12

      Mustafa Nuri, Kurumları ve Örgütleriyle Osmanlı Tarihi, 1873-1881.

      13

      François-René de Chateaubriand (1768-1848), Fransız yazar, politikacı ve diplomat.

      14

      Urve: (ö. 94/713). Medineli meşhur yedi fakihten biri, hadis ve siyer âlimi.

      15

      Zühri: (ö. 124/742). Hadisleri, Emevî Halifesi Ömer bin Abdülazîz’in emriyle resmen tedvin eden âlim.

      16

      İbn İshak: (ö. 151/768). Siyer ve meğazi müellifi, muhaddis.

      17

      İbn Hişâm: (ö. 218/833). Es-Sîretü’n-nebeviyye adlı eseriyle meşhur olan tarihçi, dil ve ensab âlimi.

      18

      Sir William Muir: (1819 – 1905). İskoçyalı oryantalist.

      19

      Aloys Sprenger: (1813- 1893). Avusturyalı oryantalist.

      20

      Gustav Weil (25 Nisan 1808 – 29 Ağustos 1889) Alman Doğu bilimcisi.

      21

      Armand-Pierre Caussin de Perceval (1795–1871) Fransız Doğu bilimcisi.

      22

      Jules Barthélemy-Saint-Hilaire (19 Ağustos1805 – 24 Kasım 1895) Fransız düşünür, gazeteci.

      23

      Bu pasajı kendilerine aktardığım zaman, Abdülhak Hamit Bey, “Şimdi de kahramanlar, ‘sarraf’ şeklinde görünüyorlar.” demiştir. (y.n.)

      24

      Siyer-i Veysî diye meşhur olan eserin tam adı Dürretü’t-tâc fî sîreti sâhibi’l-mi‘râc’dır. İlk Türkçe telif siyer kitabı olarak kabul edilmektedir. Dürretü’t-tâc’a birçok zeyl şeklinde siyer kitapları da yayınlandığından, yazar, çoğul ekiyle genel bir yazarlıktan bahsetmektedir. (ç.n.)

      25

      Doğu’da bilimsel araştırmalar neredeyse yoktur. Her ne biliyorsak Doğu bilimcilerine (oryantalistlere) borçluyuz. İslami bilimler, “menkul” (nakledilmiş) temeline dayanır; akla uygunluk ile alışveriş oldukça düşüktür. Hele tarih, Doğu’da son derece sessizdir. Onun için yukarıda isimleri geçen kişilerin eserlerinin dilimize aktarılması için tercüme edilmesini en temiz niyetimizle hükûmetimizden rica ederim. Doğrusu bunların Türkçeye tercüme edilmemesi kayıptır. Zamanında hükûmet yardım eder ve birçok büyük kitaplar basılırdı. Matbaa-i Amire fikirlerimizin açıklığına oldukça hizmet etmiştir. O zamanın ileri gelenlerinin çabaları, dönemimizin hâlihazırdaki vekilleri tarafından örnek olarak kabul edilmelidir.

      Yukarıda bahsettiğimiz dört yazarın eserlerinin tümünün İslam tarihiyle ilişkili birçok Doğu bilimcisinin eserleri vardır ki lisan veya lisanlarımıza tercüme edilerek aktarılması bir görevdir. Bundan sonra biz Müslümanlar da, biraz bilimsel yöntemlerle incelemelerde bulunmaya çalışmalıyız. Bizden de, örneğin Doktor Sprenger çıkabilmelidir.

      Bu şekilde, Kur’an’ın mana bakımından izahı bilimsellikten uzaktır. Bir Exégése (Kutsal Kitap Yorumu) çalışmasına şiddetle ihtiyacımız vardır. Şurası da unutulmasın ki, Kur’an’ın anlam itibariyle izahı, bilimde yetersizdir. Halkın yeni tarz imanını güçlendirmek için herkese elverişli olacak şekilde, Kur’an anlamını izah da lazımdır. (y.n.)

      26

      Belagat: Sözün düzgün, kusursuz, yerinde ve kişisine göre söylenmesini öğreten bilimin adı.

      27

      Bu mısralar, Muallim Naci’nin Fransızcadan dilimize tercüme ettiği bir şiirdendir. Fransız şiirindeki vezin tertibini korumak amacıyla aynı düzen içerisinde çevirdiği anlaşılmıştır.

      28

      Yazar burada, edebiyat ve söz söyleme sanatları, dil bilgisi hakkında dahi bilgisi olmadığı hâlde söz sahibi olan kişilerin yaklaşımlarına eleştiri getirmektedir. “Ayn” kelimesi, hem göz hem de aynı anda anlamlarında kullanılmıştır. Gözyaşı ve sine kelimelerindeki söz sanatlarından hareketle, şiir ve söz sanatlarına göndermede bulunmaktadır. Alıntılamış gibi yaparak, söz konusu şiirle ya da edebiyat alanında herhangi bir anlam içermeyen cümlelerle eleştiri yapılmasıdır. (ç.n.)

      29

      Mekke-i Mükerreme’nin diğer adı.

      30

      Ben-i İsrail: İsrailoğulları. Hz. Yakub’un ikinci adı olan İsrail’den dolayı, onun soyundan gelenlere Tevrat’ta Beney Yisrael, Kur’an-ı Kerim’de Benû / Ben-i İsrail (İsrailoğulları) denilmektedir. (e.n.)

      31

      “Hnf” kökünden gelen bu kelimenin anlamı etimolojik olarak tartışmalıdır. Süryanice kökenindeki ilk kullanım anlamı, putperesttir. Ancak zaman içinde “inanan, ibadet eden” anlamına dönüşmüştür. Genel kullanım “tevhit” inancına sahip kimseler şeklindedir.

      32

      Lât: İslâm’dan önce Arap çok tanrıcılığında, üstün bir varlıkla (Allah) insanlar arasında aracılık işlevi yüklenmiş olan ikinci derecedeki tanrılardan Lât adı verilen puttur. Uzza: “Çok yüce, azize” anlamındaki müennes hâlinde bir söyleniştir. Bilhassa Kureyş ve Kinâne kabilelerine ait bir puttur. (ç.n.)

      33

      Krişna: Yaygın Hint geleneğine göre Vişnu’nun sekizinci avatarıdır ve ona Vişnu’nun bir avatarı olarak tapılır. Çeşitli Vaişnava okullarında ise Yüce Tanrı yani en önemli ve yüksek tanrı olarak tapınılır. (e.n.)

      34

      Paraklit veya Faraklit, Kitab-ı Mukaddes’in Yunanca metinlerinde Kutsal Ruh için beraberinde gelen anlamında da kullanılan bir sıfattır.

      35

      Mekke-i Mükerreme’nin СКАЧАТЬ