Üç Kalp. Джек Лондон
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Üç Kalp - Джек Лондон страница 21

Название: Üç Kalp

Автор: Джек Лондон

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-605-72611-5-1

isbn:

СКАЧАТЬ bitirmeye karar vermişlerdi. Şu viski olayı gerçekten komikti. Seyyar satıcı olmaya mahkûm olmuş yaşlı bir beyefendinin arabası hapishanenin hemen önünde mahvolmuştu…”

      “Zira asil bir savaşçı olan General Narvaez’in oğlu, Baltazar de Jesus Cervallos e Narvaez’in torunu, soylu Narvaez bile bir seyyar satıcı olabilir ama bir seyyar satıcının bile yaşamaya hakkı vardır, ha beyler, öyle değil mi?” diye taklit etti Francis.

      Henry şaşkınlık içerisinde, durumun farkına vararak neşeyle ekledi:

      “Francis, bir şeyden dolayı çok mutluyum, çok sevindim…”

      “Neymiş o?” diye sordu Francis duraksayarak, köşeyi dönüp atların bulunduğu yere geldikleri sırada.

      “O gün, Calf Adası’nda senin ısrarlarına rağmen kulaklarını kesmemiş olmaktan dolayı çok mutluyum.”

      ALTINCI BÖLÜM

      San Antonio Valisi Mariano Vercara e Hijos mahkeme salonundaki sandalyesine yaslanmış, dingin, tatminkâr bir gülümsemesiyle sigara içiyordu. Dava önceden düzenlendiği gibi devam etmişti. Ufak tefek, yaşlı yargıcı tüm gün boyunca makamından uzak tutmuş, bunun karşılığında yargıcın davayı kontrol etmesi ve gerektiği gibi yargılamasıyla ödüllendirilmişti. Kesinlikle bir kayma olmamıştı. Ağır para cezasına çarptırılan altı amelenin, Santos’taki plantasyona geri gönderilmesi emredilmişti. Ve Vali bu işin sonucunda iki yüz dolarlık Amerikan altınıyla daha da zenginleşmişti. “Santos’daki bu Gringo-lar.” diye gülmüştü kendi kendine, bağlanılması gereken adamlardı. Onların çiftliklerindeki plantasyonlarıyla ülkeyi geliştirdikleri doğruydu. Ama bundan daha da iyisi, kelimelerle ifade edilemeyecek miktarda paraya sahiplerdi ve onlar adına yapabileceği en ufak bir hizmet karşılığında iyi para ödüyorlardı.

      Alvarez Torres’i selamlarken gülümsemesi daha da genişledi.

      “Dinle.” dedi Torres, kulağına doğru eğilip fısıldayarak. “Bu Morgan şeytanlarının ikisini de ele geçirebiliriz. Henry domuzu yarın asılacak. Francis domuzunun bugün dışarı çıkmaması için hiçbir sebep yok.”

      Vali sorgular bir ifadeyle kaşlarını kaldırarak, sessiz kaldı.

      “Ona, hapishaneye saldırmasını tavsiye ettim. Solanolar da onun yalanlarını dinlediler ve onunla birlikte hareket edecekler. Bu akşam, böyle bir eylemi kesinlikle gerçekleştireceklerdir. Daha önce yapamazlar. Böyle bir olaya hazır olmanız gerekiyor ve özellikle Francis Morgan’ın ortaya çıkacak çatışmada vurularak öldürüldüğünden emin olmalısınız.”

      “Ne için ve neden?” diye konuyu geçiştirmeye çalıştı Vali. “Ortadan kaldırılmasını istediğim tek kişi Henry. Bırakalım da Francis, sevgili New York’una geri dönsün.”

      “Bugün dışarı çıkmak zorunda ve nedeninden sen de memnun olacaksın. Bildiğin üzere, telgraflarımı devlet telsizi üzerinden okumaktan…”

      “Devlet istasyonunu kullanma izni konusunda yapmış olduğumuz anlaşmamız buydu.” diye hatırlattı Vali.

      “Zaten bundan bir şikâyetim de yok.” diye güvence verdi ona Torres. “Ama daha önce de söylediğim gibi New Yorklu Regan ile ilişkilerimin gizli ve önemli olduğunu gayet iyi biliyorsun.” Bu sırada elini göğüs cebinin üzerine dokundurdu. “Az önce başka bir telgraf aldım. Francis domuzunun bir ay boyunca New York’tan uzak tutulması şart hatta mümkünse sonsuza kadar ve Senyör Regan’ı yanlış anlamadıysam bu süre ne kadar uzun olursa o kadar iyi. Ben bunda başarılı olduğum sürece, senin de durumun gayet iyi olacak.”

      “Ama sen bana ne kadar aldığını ve ne kadar alacağını hâlâ söylemedin.” diye yokladı Vali.

      “Bu özel bir anlaşmaydı ve senin düşündüğün kadar büyük bir meblağ değil. O sert bir adam, Senyör Regan gerçekten sert bir adam. Yine de girişimimizin sonucunda elde edeceğimiz başarıyı seninle adil bir şekilde paylaşacağım.”

      Vali başını salladı ve şöyle dedi:

      “Alacağım bin altın kadar olabilir mi?”

      “Olabilir. Elbette İrlandalı o kumarbaz domuz bana bir miktar ödeme yapabilir ve eğer o Francis domuzu kemiklerini San Antonio’da bırakacak olursa beş yüzü senindir.”

      “Yüz bin altından daha mı çok olacak?” dedi Vali, tereddütle.

      Torres sanki bu bir şakaymış gibi güldü.

      “Kesinlikle binden fazla olmak zorunda.” dedi Vali ısrarla.

      “Ve cömert de olabilir.” diye yanıtladı Torres. “Bana binin haricinde beş yüz bile verebilir, bunun yarısı da daha önce de söylediğim gibi doğal olarak senin olacak.”

      “Buradan çıkar çıkmaz hemen hapishaneye gideceğim.” dedi Vali. “Bana güvenebilirsin, Senyör Torres, benim sana güvendiğim gibi. Gel. Hemen gidelim, şimdi, sen ve ben, Francis Morgan’ın karşılama töreni için yapacağım hazırlığı kendi gözlerinle gör. Bir silahla kurnazlığımı kaybetmeye hiç niyetim yok. Ayrıca, üç jandarmaya sadece ona ateş etmelerini söyleyeceğim. Demek bu Gringo köpeği hapishanemize saldıracak, ha? Gel. Hemen yola koyulmalıyız.” Ama tam odanın yarısına geldiğinde, nefes nefese kalmış ve koşmaktan terden sırılsıklam olmuş, yırtık pırtık kıyafetli bir çocuk içeri girmiş, kolunu kavrayarak, yakınmaya başlamıştı:

      “Haberlerim var. Bunun için bana para ödemelisiniz, Senyör, hem de oldukça yüksek. Tüm yolu koşarak geldim.”

      “Değersiz leşini akbabaların didiklemeleri için seni San Juan’a göndereceğim.” oldu adamın cevabı.

      Oğlanın bu tehdit karşısında bir süreliğine titremesine rağmen aç karnından aldığı cesaret ve paraya gerçekten ihtiyacı olmasından dolayı, bir sonraki boğa güreşi arenasına ücretsiz giriş bileti dileğini ifade etmeye cüret etti.

      “Bu haberi size getirdiğimi sakın unutmayın, senyör. Gördüğünüz üzere, tüm yolu nefesim kesilene kadar koştum, senyör. Size haberi söyleyeceğim ama siz de benim bütün yolu koşarak geldiğimi ve bu haberi ilk verenin ben olduğumu unutmayacaksınız.”

      “Evet, evet, hayvan, unutmayacağım. Ama bunu çok iyi hatırlamamın bedelini ağır ödeyeceksin. Söyleyeceğin önemsiz bilgi neymiş bakalım? Bir sentten daha değerli değildir. Ve eğer değilse, yaşadığın her gün için pişman olacaksın. San Juan’da üzerine üşüşecek olan akbabalar, sana yapacaklarımın yanında hiç kalacak.”

      “Hapishane.” diyerek titredi çocuk. “Dün asılacak olan garip Gringo hapishanenin yan tarafını havaya uçurdu. Merhametli Azizler! Delik, katedralin çan kulesi kadar büyük! Ve diğer Gringo, hani tıpkı ona benzeyen, yarın asılacak olan, onunla birlikte delikten kaçtı. Onu delikten kendisi sürükleyerek çıkardı. Tüm bunları, bu iki gözümle gördüm ve sonra koşarak buraya haber vermeye geldim, siz bunu unutmayacaksınız…”

      Ancak Vali çoktan şaşkın bir ifadeyle Torres’i incelemeye başlamıştı.

      “Peki, eğer bu Senyör Regan СКАЧАТЬ