Ertuğrul Bey’den Sultan Vahdettin’e Tarihin En Kudretli Hanedanı Üç Kıtanın Efendileri Osmanlılar. Hasan Yılmaz
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Ertuğrul Bey’den Sultan Vahdettin’e Tarihin En Kudretli Hanedanı Üç Kıtanın Efendileri Osmanlılar - Hasan Yılmaz страница 13

СКАЧАТЬ style="font-size:15px;">      Bizans’ın İç Karışıklıkları, Genişlemeyi Kolaylaştırdı

      Çimpe Kalesi’ni Türklere kaptıran VI. Kantakuzenos, İstanbul’daki iktidar sorununu çözmek için eş ortağı V. Palaiologos ile mücadele başlatıp onu ortak imparatorluktan atarak Bozcaada’ya sürgün etti. Venediklilerin yardımıyla Bozcaada’da fazla kalmayan V. Palaiologos, Türklerle iş birliği yaptığı için VI. Kantakuzenos’a tepki duyan Rumlardan oluşturduğu ordusuyla yeniden İstanbul’da idareyi ele geçirdi. VI. Kantakuzenos, V. Palaiologos’a daha fazla direnmeyerek 4 Aralık 1354’te kendiliğinden hükümdarlık hakkından feragat etti. Onun bu hakkından feragat etmesi üzerine, oğlu Matthaios, Türklerle iş birliği yaptı. Bizans içindeki bu iktidar çekişmesi de tamamen Türklerin lehine gelişmelere yol açtı.

      Gelibolu Yarımadası’nı güçlü bir savunma üssüne çeviren Türkler, Bizans sarayındaki istikrarsızlıktan da yararlanarak Trakya’daki Bizans şehirlerini arka arkaya ele geçirdiler. Bolayır başta olmak üzere, Kuzey Marmara’daki Bolayır, Keşan ve Tekirdağ da 1354 yılında Türklerin egemenliğine girdi. Süleyman Paşa’nın bu şehirleri ele geçirmesinde 1-2 Mart 1354 tarihinde meydana gelen büyük depremin de yardımı oldu. Korkunç depremde bu şehirlerde yaşayan Rumlar, yıkılan evlerini terk ettiler. Süleyman Paşa da boşaltılan şehirleri süratle Türkmenlerle doldurdu.

      Ceneviz-Venedik Savaşı Rumeli’ye Geçişi Kolaylaştırdı

      Tabii, 1351-1355 yılları arasında Cenevizler ile Venedik Devleti arasındaki savaşın oluşturduğu şartlar da Osmanlılar’ın Rumeli yakasındaki yerleşmesini kolaylaştırdı.

      İstanbul’da Galata’daki Ceneviz kolonisi, varlığını sürdürebilmek için Marmara’nın güneyinde büyüyen Osmanlı Beyliği’ni kendisinin doğal müttefiki olarak görüyordu. Venedik donanması, 1351 yılında Galata’yı kuşatma altına aldı. Galata, Bizans ile iş birliği yaparak kendisine saldıran Venedik karşısında ancak Orhan Bey ile iş birliği yaparak dayanabilirdi. Ceneviz donanması, bu savaş sırasında erzak ikmalini Orhan Bey’e ait limanlardan yaptı. Orhan Bey de İstanbul kıyılarında tutunmak için Bizans ve Venedik’e karşı Cenevizlilerle ittifakı zorunlu görüyordu. Osmanlı’nın Rumeli’ye geçip tutunmasında bu ittifakın büyük yardımı oldu. Bu noktada Ceneviz’le Venedik-Bizans ittifakı arasındaki savaş, Orhan Bey için uygun şartlar hazırladı. 1351 yılının Kasım ayında Ceneviz amiraliyle buluşan Orhan Bey, Galata’nın savunması için Cenevizlilere 1000 okçu gönderdi. Cenevizliler de bu iş birliğinde Osmanlı kuvvetlerinin Rumeli’ye geçişinde, gemi desteği sağladı. Orhan Bey, Türkmenleri Gelibolu Yarımadası’na taşırken bir defasında 60.000 altın ödedi. Böylece Türklerin Çanakkale Boğazı’ndan geçişini kolaylaştırdı.

      Türkler ele geçirdikleri toprakları ellerinde tutmak için geniş bir iskân politikası uyguladılar. Anadolu’ya akın akın gelen Türkmenleri süratle yeni fethettikleri topraklara nakleden Türkler, böylece yeni yaşam alanında kalıcı hâle geldiler.

      Bu arada Orhan Bey’in Trakya topraklarında da genişlemesini sürdürmesi, Cenevizlilerin yanı sıra Aydınoğulları Beyliği ve Saruhan Beyliği’nden de destek gördü. Böylece Osmanlı kuvvetleri 1356 yılında Çorlu’ya kadar ulaştılar.

      Osmanlı Devleti’nin Trakya’daki yayılmasını engellemek için Venedikliler, Sırplar ve Macarların da katılımıyla Bizans Devleti’yle bir savunma ittifakı kurmak istediler. Ancak bu ittifak Rum halkın Katolikleşmeyi, İslamlaşmaktan daha tehdit edici görmesinden ötürü gerçekleşmedi. Bu durum da Türklerin Trakya topraklarında tutunmasını kolaylaştırdı.

      Veliahdı Süleyman Paşa Şehit Oldu

      Osmanlı Beyliği’nin, Trakya topraklarındaki en büyük kaybı, fetihlerin uç beyliğini yapan Orhan Bey’in oğlu Süleyman Paşa’nın, Çorlu yakınlarında sürek avı sırasında atından düşerek 1357 yılında hayatını kaybetmesi oldu.

      Türkler karşısında çaresiz duruma düşen Bizans İmparatoru V. Palaiologos, 1355 yılında, Papa V. Innocent’ten haçlı seferini başlatmasını istedi. Bizans imparatoru, haçlıların yardımıyla Türkleri Trakya’dan Anadolu’ya süreceğini ümit ediyordu. 1359 yılında oluşturulan haçlı ordusu, Venedik’in sağladığı gemilerle Rodos, Venedik, Ceneviz ve İngiliz askerleri ile Türklerin Avrupa’ya geçiş iskelesi olarak kullandığı Lâpseki’ye çıkarma yapıp kasabayı yaktı. Haçlı askerleri gemilerine dönerken pusudaki Türkler saldırıya geçti ve haçlı askerlerinin önemli bir bölümünü kılıçtan geçirdiler.

      Bu saldırıdan önce, Bizans’ın Osmanlı yayılmasını önlemek için başvurduğu bir başka yöntem de Orhan Bey’in 11 yaşındaki oğlu Halil’i kaçırmak oldu. 1357 yılında Orhan Bey’in küçük oğlu Halil’i İzmit Körfezi’nde esir eden korsanlar, onu Eski Foça’ya götürdüler. Bizans Devleti tarafından kaçırtılan Halil, Orhan Bey’e karşı bir pazarlık konusu yapıldı. Nitekim 30 bin altın karşılığında Halil’in kurtarıldığı 1359 yılına kadar Osmanlı Devleti’nin yayılması durduruldu. Halil, kurtarıldıktan sonra Bizans İmparatoru İoannes tarafından İstanbul’a getirilip küçük kızı İren ile nişanlandı ve imparator tarafından İzmit’e getirildi. İmparator, Halil’in Orhan’dan sonra tahta geçmesi sözünü de aldı. Bizans böylece Halil’in şahsında Osmanlılar’la bir barış ve denge dönemi açmayı amaçladı. Ancak Bizans’ın planını bozan Orhan Bey’in oğlu Murat oldu.

      Türk-Moğol geleneğini izleyen Osmanlı Devleti’nde hükümdarlık için bir veraset, veliahtlık kanunu yoktu. O nedenle Halil için verilen söz unutuldu. Rumeli’deki Şehzade Murat, Bizans ile barış politikasına karşı idi ve Karesili gazi beyler ve lalasıyla birlikte gaza ve yayılma politikasını sürdürdü. Süleyman Paşa’nın vefatı üzerine, Orhan Bey’in yaşlılığında fethin liderliğini Murat üstlendi. Murat Bey, Trakya’da Bizans’a karşı yürüttüğü savaş ile kendisine de taht yolunu açtı.

      Osmanlı’yı Beylikten Devlete Kavuşturdu

      1324-1359 yılları arasında beylik yapan Orhan Bey, babası Osman Gazi’den 16 bin kilometrekare olarak aldığı devleti, vefat etmeden önce 95 bin kilometrekareye ulaştırdı. Türk orduları, 1361’de Dimetoka’yı fethederken, Edirne de Orhan Bey’in hayatını kaybettiği 1362 yılında Osmanlı topraklarına katıldı.

      Orhan Bey’in ölüm yılı hakkında tarihçiler ihtilafa düşmüştür. 1358 yılında vefat ettiğini yazan tarihçiler olduğu kadar, 1362 yılında vefat ettiğini söyleyen tarihçiler de bulunmaktadır.

      Orhan Gazi, babası Osman Bey’den Nahçıvan büyüklüğünde aldığı devleti, Azerbaycan büyüklüğüne ulaştırırken yeni yasalar koymuştur. Vezirlik teşkilatını ilk kez Orhan Bey kurmuştur. Yerleşik hayata geçişin hızlanmasına paralel, ilk kadı ve subaşı atamaları da yapılmıştır. Divan örgütü de Orhan Bey tarafından kurulmuştur. Ayrıca vakıf sistemi de hayata geçirilmiştir.

      Bu arada ilk düzenli Osmanlı ordusunu da Orhan Bey kurmuştur. Ordu, yaya ve atlılardan oluşurken müsellem denilen ve daha çok Hristiyan gençlerden alınan askerler, yol temizliği, köprü yapımı gibi işlerle görevlendirilmişlerdir. Ayrıca ilk donanma çalışmaları da bu dönemde başlatılmıştır.

      I. MURAT (1362-1389)

СКАЧАТЬ