“Zarar yok fakat yalnız kalsam bu tekne ile ben buraya çıkamazdım ki.” diyordu.
Necip:
“İşin doğrusu yine benim söylediğimdir. Ne biri, ne diğeri.” dedi.
Yenimahalle daha uzun sürdü.
Eve girdikleri zaman yorgunluğun, beklemenin sevkiyle o rahat hepsine tasavvuru imkânsız bir saadet gibi oldu. Yemek bir buçuğa kadar bekleyen mideler tarafından minnetle kabul edildi. Necip’le Suat sandal bahsinde bir olmuşlardı, bunun için Süreyya hiç o bahse yanaşmıyor, onların yanında hep mağlup oluyordu. O asıl “Bugün aksi oldu, bir de rüzgârlı havalarda…” demek istiyordu fakat Suat, “Bir daha mı? Bizi elbet bu kadar bön zannetmezsin?” diye gülüyordu. Süreyya, “Size akşama kadar burada oturup onda gidelim demedim mi ya? Herkes bilir ki rüzgâr guruba doğru söner.” demek istiyor fakat Suat’ın çatalını kaldırıp; “Sus!” diye tahakkümüne gülerek razı oluyor, boynunu bükerek, “Hakkınız var.” diyordu.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.
1
Biz buna “Gözünden kıl kaçmaz.” deriz.