Ey Dünya Ey. Beksultan Nurjekeuli
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Ey Dünya Ey - Beksultan Nurjekeuli страница 4

Название: Ey Dünya Ey

Автор: Beksultan Nurjekeuli

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6853-90-4

isbn:

СКАЧАТЬ çekti. Sonra,

      – Ekmeğimi kazanıyorum, dedi yanlışı ortaya çıktığından utanarak düşük bir sesle.

      – Sopıya’yı ekmeğini kazanmak için mi övüyorsun o zaman?

      – Yok ya! Sopıya farklı! Onun tüm hayatı Kazakça, bizim için endişeleniyor ve bize destek veriyordu. Bana ve Kocaş’a Rusça okuma, yazmayı öğreten o idi. Sonunda bu kız bir Kazak’la evlenir.

      ‘Senle mi, Kocaş’la mı?’ diyecekti ama bunu söylememek için Şeyi dilini ısırdı. Fazla soruşturmayı ayıp saydı. Hâlbuki Ruslara baş eğmek istemeyen Tazabek atalarının hareketine bir türlü anlam veremedi. Ruslar Kazaklar için iyi düşünse, Kazakların Ruslara karşı ne tavrı var ki? Eğer Rusların niyeti iyiyse Çin’e geçerken Tazabek’i neden tutuklamıştı? Bunların hepsi Şeyi’nin bilmek isteyip de anlayamadığı kafasındaki sorulardı. Hâlbuki bu gördüğü insandan her şeyi detaylıca soruşturmak hem uygunsuz hem de edepsizce olurdu. Nezaket göstererek çok soru sormayı bıraktı.

      Pazarın Tuzköl tarafından yukarı çıkıp Karkara nehrinden geçtikten sonra Tazabek bunlarla vedalaşarak geri döndü. Şeyi’ye bu adamda kimsede olmayan bir şey var gibi geldi ama onun ne olduğunu çözemedi. Düzgün konuşuyor, kendisini övmüyor; belki onun için mi hoşuna gitti yoksa çok iri fiziği mi? Ama Kalmukların da öyle çok iri fiziği olduğunu az önce görmüştü.

      Jameş, Taldıbulak’a döndükten sonra Jüzük ile Şeyi, Karkara nehrinin kıyısından yürüdüler. Yengesiyle beraber dereden tepeden sohbet ederek Şokanaskan’a geçtiler. Şeyi, Tazabek hakkında bir şeyler öğrenmeye çalıştı.

      – Sopıya’yla evlenmek mi istiyor, onu çok övüyor?

      – Kimi alacağını sadece Allah bilir ama kimi istediğini ben bilirim, Jibekcan.

      – Kimi?

      – Geçen gün pazara geldiğinde seni dışarıdan görmüş ve ‘Kara küçük bir kız idi, ne kadar da güzelleşmiş?’ diyerek şaşırmış.

      – Eee, ondan sonra Sopıya’dan vaz mı geçmiş?

      – Yaa, Jibekcan! Sopıya’nın bununla ne ilgisi var?

      – Kendisi söylemedi mi az önce, bir Kazak’la da evlenir diye.

      – Eee, Kazak’la evlense bile bu Tazabek mi olacak? Birçok Kazak dururken.

      – Peki, sonra?

      – Öyle, senden hoşlanmış. O yüzden yanından ayrılamıyor, seninle konuşmak, seni görmek istiyor.

      – Gördü, konuştu, başka ne istiyor?

      – Bundan sonrasını o değil sen bilirsin.

      – Neyi bilecekmişim?

      – Beğenirsen evlenirsin, beğenmezsen evlenmem dersin.

      – Hiç de beğenmedim, onunla evlenmek istemiyorum.

      – Öyle yalan söyleme, Jibek! O, senin hoşuna gitti. Hoşuna gittiği için de Sopıya’dan kıskanıyorsun.

      Şeyi’nin yüzü hemen kızardı. Kızardığını hissederek Jüzük görmesin diye yüzünü çevirdi.

      – Sen çok kötüsün! Sen bilerek beni onun yanına getirdin, dedi kız sinirlenerek.

      –O benim yengelik borcum canım! Çünkü sen mutlu olmadan bizler, baban, annen, ağabeyin, yengen mutlu olamayız. Jibekcan, bunu en iyi senin anlaman gerekiyor, çünkü akıllı kızsın.

      Sonra Sırt’ın kıyısındaki evlere yaklaştığında Jüzük attan inip yavaşça Şeyi’yi omzundan tutarak,

      – Canım, Jibek’im! dedi şımartıp şefkat göstererek. Kazaklar erkek çocukları için o kadar kaygılanmıyor, çünkü onlar hayatlarını kendi memleketinde geçirir, kız çocukları için ise beyaz sakallı dededen tut da oyun oynayan çocuğa kadar herkes endişelenir, çünkü kızın mutluluğu ailesinin dışında, öteki yuvaya bağlıdır.

      Öyle olacağını Şeyi de biliyordu, o yüzden cevap vermeden yengesine hiçbir şey söylemeden sarıldı.

* * *

      Tazabek’e göre Şeyi’nin güzelliği ile hareketleri, ağaçta oturan tüyleri yumuşacık, etrafına ürkek ürkek bakan serçe gibiydi. Minicik, çok sevimli kızın hemen, ‘Bey mi hâkim mi olmayı istersin? diyerek takılmasına çok şaşırmıştı. Öyle konuşması bile hem şımarıklığını hem de cesurluğunu gösteriyordu. ‘Böyle bir kızın gönlünü çelmek için ilk önce o görüştüğüm kadınla ilişkiyi kesmem gerekiyor’ diye karar verdi. Zavallı üç senedir iyice alışmışttı, ayrılmak nasıl olacaktı? Fakat ‘Elin eşi ele eş olmaz’ demişti atalar.

      Daneker ile yirmili yaşlarında karşılaşmıştı. Buralarda at bakıcılarının hayatı çoğu zaman doğduğu yerin dışında geçerdi. Temmuzun sıcağı tepesine vurduğu için büyük çam ağacının altına sığınarak uzanmıştı. Atları da çam ağacı gölgesinin bir parçasında yayılıyordu. Budak’ın kulağına gelen çıtır çıtır seslere baktığında atlı bir kadının yanına yaklaştığını görmüştü. Hemen üzerini düzelterek yerinden kalktı. Kadın sağ eliyle atın eyerini tutup sol eliyle arkasında oturan çocuğu destekler vaziyette atın yuları yerde sürüklene sürüklene ve dizgini de düşecek gibi üzerinde oturana rahatsızlık verecek şekilde geliyordu.

      – Ağabey tutar mısın? dedi ağlamaklı sesle yalvararak.

      Sarışın kadını hemen tanımıştı. Taldıbulak’ın eteğinde oturan Kemelbay adında birinin karısıydı. Sürüklenen yulara at bastıkça yular atın başını ileri geri hareket ettirdiği için at da çok yorulmuştu, Tazabek atın yanına yaklaşarak ‘Dırrr’ deyince at hemen durdu.

      Tazabek ilk önce sürüklenen yuları toplayarak kadının eline verdi. Ondan sonra atın boynundan düşen dizgini verip heybenin üzerinde uyuyan çocuğu da kucağına aldıktan sonra yolun kenarına yerleştirdi. Uyandı mı diye yüzüne bakmıştı ama çocuk ses vermedi, uykusu çok derinmiş zavallının. Kadın at üstünde yorgunluktan hareketsiz oturduğu halde hiçbir ses vermedi.

      – Haaa, Senide mi kaldırmam gerekiyor? dedi dalga geçerek.

      – Kaldırabilirsen kaldır! Attan inecek halim de kalmadı zaten.

      – Gel! Nerden geliyorsun?

      – Akrabalarıma gitmiştim.

      Kadın sağ ayağını üzengiden çıkarıp, eğilerek inecekti ki sol eliyle atın dizininden tutarak Tazabek kadını kaldırdığında düşmesin diye önce bir elini sırtına dayayıp sonra bir eliyle de bacaklarına destek yaparak kucağına aldı.

      – Ben seni tanıyorum, hep görüyordum dışarıdan! dedi kadın, herifin kucağındayken,

      – Sen Tazabek’sin.

      – Ben de tanıyorum seni, Daneker’sin. Seni her gördüğümde СКАЧАТЬ