Millî Şair Mehmet Akif Ersoy. Canan Olpak Koç
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Millî Şair Mehmet Akif Ersoy - Canan Olpak Koç страница 5

Название: Millî Şair Mehmet Akif Ersoy

Автор: Canan Olpak Koç

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6981-58-4

isbn:

СКАЧАТЬ style="font-size:15px;">      Mehmet Akif’in eşi İsmet Hanım

      Mehmet Akif ve İsmet Hanım’ın altı çocuğu dünyaya gelir. 1899’da doğan Fatma Cemile, gazeteci Ömer Rıza Doğrul’la evlenir. Mehmet Akif’le 1915’te Mısır’da tanışan Ömer Rıza aslen Burdurlu bir ailedendir. İstanbul’a döndükten sonra Mehmet Akif’le görüşmeyi sürdürmüş ve bu sırada Fatma Cemile ile evlenerek ailenin damadı olmuştur. Bir gün Mithat Cemal20, Akif’e “Mısır’dan başka yerde kendine damat bulamadın mı?” diye sorar. Akif, arkadaşının bu sorusuna, uzun bir susuştan sonra “Ömer Rıza Türktür!” diye karşılık verir.

      Akif’in de çok sevdiği Ömer Rıza Doğrul, 1951’de Pakistan’da düzenlenen İslam Konferansı’nda Türk heyetine başkanlık etmiştir. Ömer Rıza Bey 1953’te, Cemile Hanımsa 1981’de vefat etmişlerdir. Ailenin ikinci çocuğu olan Ayşe Feride 1901 ya da 1902’de doğar. Feride Hanım, işadamı Muhittin Akçor ile evlenir. Muhittin Bey aynı zamanda Halkalı Ziraat Mektebinde Mehmet Akif’in öğrencisidir. 1906 ya da 1907’de doğan Suad Hanım, 1925 yılında Veteriner Hekim Yüzbaşı Ahmet Ali Argon ile evlenir. Mehmet Akif’in Ferda Kadın şiirini yazdığı, 2012’de vefat eden Ferda Hanım ve hâlâ hayatta olan tek torunu Selma Argon, Suad Hanım’ın kızlarıdır. Suad Hanım 26 Şubat 2000’de vefat etmiştir.

      Mehmet Akif’in ilk oğlu İbrahim Naim henüz bir buçuk yaşındayken ölmüştür. İkinci oğlu Mehmet Emin’se 1908’de dünyaya gelir. Mehmet Akif’in kayınbabası Mehmet Emin Bey’in ismini taşıyan bu ikinci oğlu, Milli Mücadele yıllarından İstiklal Marşı’nın yazılış sürecine bizzat tanıklık eder. Babasıyla birlikte Ankara’ya giden, cephelerde dolaşan, 1925 sonrası Mısır’da da babasına eşlik eden Mehmet Emin Ersoy’un; 1934 sonrası oldukça trajik bir hayat hikâyesi vardır. Mehmet Emin 24 Ocak 1967’de vefat etmiştir. Akif’in babasının adını taşıyan en küçük oğlu Tahir’se 1915’te doğmuş, tercümanlık yaparak hayatını kazanmaya çalışmış ve 2000 yılında vefat etmiştir.

      İsmet Hanım ve çocukları

      Mehmet Akif ve oğulları

      MEMURİYETİ

      Mehmet Akif’in memuriyet hayatı aslında yaşadığı coğrafyayı tanımasında başlıca etkendir. 1893 yılında birincilikle Halkalı Baytar Mektebinden mezun olunca, 750 kuruş maaşla Orman, Meadîn ve Ziraât Nezareti 5. Umur-ı Baytariyye ve Islah-ı Hayvanât Şubesinde memur olur21. Fakat şube merkezine, her ne kadar okuldan birincilikle mezun olsa da Mehmet Akif değil onun ardından ikinci gelen Simon adında bir Ermeni memur olarak tayin edilir. Akif’se sonradan baytar müfettiş muavinliği verilerek Edirne’de, Şam’da, Halep’te ve Adana’da görevlendirilir. Yetiştiği şehirden uzak kalsa da bu sayede ülkeyi sadece kitaplardan, haritalardan tanıyan bir aydın olmaktan kurtulur; köylüyü, yoksulları tanıma fırsatı bulur. Anadolu, Rumeli ve Arabistan coğrafyasına dair çok kıymetli çıkarımlar yapar. Yalnız o yörelerdeki Türklerin ağız özellikleri ve Türkçeyi kullanış biçimlerini öğrenmez, yaşam koşullarını da gözlemler. Özellikle Edirne görevi sayesinde tanıdığı köylüyü; elinde hiçbir şeyi olmayan, sıhhat ve ahlak yönüyle bitik, üzerindeki kıyafet bile lime lime, zar zayıf olarak tasvir eder. Oturduğu evin damı çöküktür, arsası rehin durumdadır, bahçesi icralıktır, faiz borcu yüzünden zor durumdadır; tüm bunlara rağmen toprağın bereketli olduğu yıl eline biraz para geçtiğinde düşüncesizce harcamalar yapar, evine tarlasına uğramaz, tüm gün kahvede iskambil ya da domino oynar. Toplumcu bir şair duyarlılığına o zamandan sahip olduğundan, görev gereği gittiği yerlerde yaptığı gözlemlerin etkisi karakterini şekillendirir. Ülkenin ve halkın içinde bulunduğu zor durumu gözlemlemiş ve sanatı yoluyla bu zorlukları aşmak için çaba harcamıştır. Öte yandan, ilk şiir kitabından sonra yoksul insanların gündelik sorunlarına odaklı bu toplumcu anlayış yerini, sonraki kitaplarında daha genel sorunlara bırakacaktır.

      Halkalı Baytar Mektebinin açılış töreni.

      Aynı görevle İstanbul’a geldikten sonra 1906’da Halkalı Ziraat Mektebinde resmi yazışma usulü, 1907’de Çiftçilik Makinist Mektebi’nde Türkçe derslerine girer. Yine 1908’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Bölümünde Osmanlıca dersi verir. 1908’de II. Meşrutiyet’in ilanından dört gün sonra İttihat ve Terakki’ye girer22. Baytarlık mesleğini sürdürmek kaydıyla 1913’e dek Arapça dersleri vermeyi sürdürür; bir taraftan da çeşitli camilerde vaazlar verir. 1913’te lise yıllarından beri ilgilendiği edebiyat devreye girer. Amacı edebiyat yoluyla halkı aydınlatmak olan Müdafaa-i Milliye Heyeti Neşriyat Şubesinde çalışır. Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamid Tarhan, Süleyman Nazif, Cenap Şahabettin23 gibi dönemin ünlü yazar ve şairleri de bu heyetin temsilcileri arasındadır. Çalışkanlığıyla bilinen Mehmet Akif, -kendi anılarından anlaşıldığı kadarıyla- tüm bu görevler yanında Darü’l-edeb adlı bir özel okulda da derslere girmiştir.

      1911’de Darü’l-fünun mezunlarıyla.

      1913’te Ziraat Nezaretindeki müdür muavinliği görevinden ve üniversite hocalığından istifa eden Mehmet Akif, Milli Mücadeleye katılmak için Ankara’ya geçinceye kadar sadece Halkalı Baytarlık ve Ziraat Mektebindeki öğretmenlik görevini sürdürmüştür.

      SEYAHATLERİ

      Mehmet Akif, baytarlık memuriyeti nedeniyle farklı coğrafyaları gezer. Görev gereği yaptığı seyahatleri dışında ilk önemli yolculuğu 1914 yılı Ocak ayında Mısır’a gidişidir. Abbas Halim Paşa’nın24 davetiyle gittiği Mısır’da iki ay kalır, Ehramları gezer, Nil Nehri sahilini görür. İleride damadı olacak Ömer Rıza’yla da bu seyahat sırasında tanışır. Mısır’dan Medine’ye geçerek Hazreti Muhammed’in kabrini ziyaret eder. Aynı yılın son aylarında yaptığı bir diğer seyahatse Berlin’edir. Fakat bu defa gezinin amacı herhangi bir daveti yerine getirmek değil doğrudan -Teşkilat-ı Mahsusa25 üyesi olduğundan- hükümet görevidir. Zaten durumun farkında olan Mehmet Akif, Berlin seyahatiyle birlikte aynı zamanda vatanının mücadele hayatına doğrudan katılmış olur. Çünkü Osmanlı dağılmak üzeredir. Peş peşe gelen son savaşlar, özellikle Balkan Savaşları şairi üzer.

      1912 ve 1913 yıllarında Osmanlı Devleti, bünyesinde bulunan azınlıkların isyanlarıyla uğraşmak zorunda kalmıştır. Bulgaristan Krallığı, Sırbistan Krallığı, Yunanistan Krallığı ve Karadağ Krallığı bir araya gelerek Balkan Birliğini oluşturmuşlar ve devlete başkaldırmışlardır. 8 Ekim 1912 – 30 Mayıs 1913 tarihleri arasında süren bu savaşa I. Balkan Savaşı denilir. Savaşın sonunda Osmanlı İmparatorluğu Balkanlardaki topraklarının çoğunu kaybetmiş, Arnavutluk da bağımsızlığını kazanmıştır. İlk savaşta Bulgaristan’a fazla toprak verildiğini iddia eden Yunanistan, Karadağ, Sırbistan ve I. Balkan Savaşı’na katılmayan Romanya’nın Bulgaristan’a savaş açmasıyla II. Balkan Savaşları başlar. Osmanlı Devleti, ilk savaşta kaybettiği topraklardan СКАЧАТЬ



<p>20</p>

Mithat Cemal Kuntay (1885-1956); şair, hukukçu, biyografi yazarı. Üç İstanbul romanıyla tanınır. Mehmet Akif Ersoy’un yakın arkadaşlarındandır ve anı türünde, Akif hakkında en samimi çalışmaları yapmıştır.

<p>21</p>

İlginçtir ki Mehmet Akif, memurluk yapmak yerine kendi zanaatını sürdürebileceği bir meslek öğrenebilmek için Baytar Mektebine geçiş yapmıştır. Fakat Baytar Mektebini bitirdiğinde hayatını memurlukla sürdürmek zorunda kalmıştır.

<p>22</p>

II. Meşrutiyet, yapılan baskılar sonucu 24 Temmuz 1908’de ilan edilmiştir. İttihat ve Terakki, II. Meşrutiyet’in ilanında büyük etkisi bulunan siyasi cemiyettir ve 1908-1918 yılları arasında -kısa kesintiler dışında- ülke yönetiminde söz sahibi olan partidir. Mehmet Akif, II. Abdülhamid’i sevmez fakat asıl amacı şairin sanatçılık yönünü anlamaya çalışmak olan bu çalışmada onun edebiyat dışı siyasi polemikleri ele alınmamıştır.

<p>23</p>

Recaizade Mahmut Ekrem (1847-1914), Tanzimat Dönemi şairidir ve Türk şiirinin yenileştirmesinde öncü olduğundan Üstat Ekrem olarak bilinir. Abdülhak Hamid Tarhan (1852-1937), Tanzimat Dönemi şairi ve oyun yazarıdır. Modern şiirin ilk olgun örneklerini verdiği için Şair-i Azam olarak bilinir. Süleyman Nazif (1870-1927) ve Cenap Şahabettin (1870-1934), Servetifünun Topluluğu şairleridir. Süleyman Nazif, Mehmet Akif’in yakın arkadaşıdır ve onun hakkında ilk kitabı yazan isimdir.

<p>24</p>

Abbas Halim Paşa (1866-1934), Osmanlı devlet adamı ve Mısır prensidir. Sadrazamlık yapmış Sait Halim Paşa’nın kardeşidir. Sanatsever bir kişilik olan Abbas Halim Paşa, Mehmet Akif’in yakın dostu ve destekçisidir. Mehmet Akif, Abbas Hilmi Paşa’nın yaptırdığı Mısır Apartmanında vefat etmiştir.

<p>25</p>

Enver Paşa’ya bağlı olarak İttihat ve Terakki’nin Türkçü ve İslâmcı siyasi görüşleri doğrultusunda, yurt içi ve yurt dışında karşı propaganda yürütmek amacıyla kurulmuş gizli örgüt.