Название: Şafak Sancısı
Автор: Cengiz Aytmatov
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6494-30-5
isbn:
– “Susunuz!”
“Kazak geleneğine göre gelen misafir, nasibi olan yemeği yiyip bitirene kadar niçin geldiğini açıklamaz,” demiş, emreder bir tonda.
Çay, arkasından da kocaman bir tabakla beşparmak getirilmiş. Yemek yenilip, sofra kaldırıldıktan sonra ev sahibi misafirlerine bakarak;
– “Şimdi sıra sizde. İsteklerinizi açıkça iletmenize müsaade,” deyip sigarasını yakmış.
İzin verildiğini duyunca, sabahtan beri itinayla ağırlanmakta olan konuklardan biri oturduğu yerden kalkarak;
– “Arabanızı satıyormuşsunuz. Zaten hiç binmediğinizi söylediler. Bize satar mısınız? Almaya kararlıyız” demiş çekine çekine.
Hayatında bir şey satmayı, pazarlık yapmayı düşünmek şöyle dursun, öyle şeyleri ar sayan mert adam bu lafı duyunca bıyıkları diken diken olmuş. Yerinden fırlarcasına kalktığı gibi yazı masasının çekmecesinden tabancasını çıkartıp;
– “Kalkın yerinizden!” diye olanca sesiyle bağırmış. Gelen kişiler neye uğradıklarını şaşırarak emri yerine getirmişler.
– “Yatınız!” demiş Bavırcan.
İki misafir canlarını dişine takarak, Momışulı’nın “Kalk! yat!” emrine uyarak 40-50 defa yorulup terleyene kadar devam etmişler.
– “Arkanızı dönün!” demiş neden sonra Bavırcan.
– “Hadi marş! Arabamı size satacağıma, kendi elimle yakarım daha iyi.”
Evet, Bavırcan ile alakalı bunun gibi birçok olayı önceden duyduğum için, öğrencilerle birlikte istasyonda bu kahramanı karşılamaya büyük olarak tek başıma çıkmaktan çekindim doğrusu.
Güney Kazakistan’da Narbay adında bir şair yaşamıştı. Çok değişik yapıya sahip bir insandı. Yazdıklarını sonuna kadar okumak, büyük bir sabır isterdi. Son birkaç harfini kafiyelendirir, oturduğu yerden girift manzumeler yazardı. Biraz da, canının istediğine göre davranmayı severdi. Millet onun huyunu bildiği için mi yoksa yaşının büyüklüğüne karşı saygıdan dolayı mı bilemem, bizim güneyde gerçekleştirilen tüm sosyokültürel faaliyetlerin yanı başında hep Narbay aksakalı görürdük.
“Bavırcan’la uzaktan akrabayız. Yaşının küçüklüğünden dolayı, beni gördüğü yerde el pençe divan durur,” diye konuştuğunu çok duymuştum. Sıkıştığım anda işte, o Narbay’ı hatırladım. Kendisine telefon açıp hal hatır sorduktan sonra;
– “Ağa, siz Bavırcan Momışulı’nı biliyorsunuz değil mi?” diye sordum.
– “Ne demek istiyorsun sen? Tanıyor musunuz da ne demek? O, benim kardeşim. Bir dediğimi iki etmez,” diye cevap verdi kızarak.
O zaman, “Bavırcan yarın Almatı-Moskova hızlı treniyle geliyor. Karşılamaya beraber gidelim. Ben arabayla size uğrarım,” dedim. Ahizeyi yerine koyunca üzerimden ağır bir yükün kalktığını hissedir gibi oldum. Ne de olsa zararı olmaz, çünkü Bavken büyüklere saygı duyar. Artı, uzaktan akraba olması da bir avantaj. Tabii Nabay aksakalın, Bavırcan’ın bir dediğini iki etmeyeceğini söylemesinin biraz abartma olduğu belliydi.
Ertesi gün Naken’i evinden alıp tren istasyonuna gittik. Birkaç öğrencisiyle birlikte Sıpatayev Okulunun müdür yardımcısı Cumakul Sarsenov, bizden önce gelmiş. Beklediğimiz tren de tam vaktinde geldi. Bavırcan indi. İki genç asker Bavırcan’in iki valizini indirdi. “Büyük ihtimal tatil gezisine çıkan askerlerdir” diye tahmin ettim.
Adet gereği, yaşının büyük olması hasebiyle, ilk önce Nar-bay aksakal gitti Bavırcan’in yanına. İkisi selam kelam edince gerçekten de iyi tanıştıklarını anladım. Sonra, müdür muavini Sarsenov selamlaştı. Çocuklar da getirdikleri çiçekleri Bavırcan’a sundular. Ben de selam verir vermez valizlerini kaldırmaya çalıştım. O sırada Narbay şair;
– “Bavırcan, gelini de getirseydin,” dedi.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.
1
Gürlemek demektir. Burada ‘gürleyerek akan’ su manasında. (Ç.N.)
2
Şike: Kazakçada büyüklere hitap ederken saygı ifadesi olarak muhatabın adının ilk hecesine ka. ke. ba eklenerek söylenir. (Ç. N.)
3
Yedi ata: Kazak ve Kırgızlarda yedi göbek geçmeden evlenmeme geleneği vardır. Dolayısıyla çocuklar küçük yaştan itibaren yedinci dedesine kadar ezbere bilirler. (Ç. N.)
4
Tuajat: Altıncı kuşak torun.
5
Jurejat: Yedinci kuşak torun.
6
Aygır: Atın erkeği.
7
Jilkışı: Ata bakan, atçılıkla uğraşan. Kazak ve kırgızlar büyük kayınlarına “Kaa-ynağa” (kayın ağa) derler. (Ç. N.)
8
Tirşeke: Zayıf, bir deri bir kemik manasında.
9
Nehirbay
10
Kurtbay
11
СКАЧАТЬ