Название: Önce Hürriyet
Автор: Hasan Kallimci
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6494-07-7
isbn:
Toydan birkaç gün sonraydı. Arslanbek, tüfeğini omuzladı. Atını damdan çıkardı ve Mingi Tav’ın yamaçlarına doğru sürdü. Neşe içinde bir hafta geçirmişti. Ocukoğlu ile işaretleştikleri yere giderken, son günlerin tatlı hatıralarını düşünüyor, Şahmelek’in –şimdiden özlediği- bakışlarının hayaliyle arkadaşlık yapıyordu.
Günlerdir Musa’yı aramamış, bir haber var mı-yok mu diye yoklamamıştı. Ocukoğlu, dağ başlarında, yalnızlığın ve ölümle burun buruna yaşamanın sıkıntısı içindeyken, kendisi Şahmelek’le gönül eğlendirmişti. Kız kararlı bir tavırla “Geliyorum!” dese ne yapacaktı? Ocukoğlu’na verdiği yemin ne olacaktı o zaman? Bir tercih yapmalı ve ona göre davranmalıydı. Önce vatan gerekti Türk milletine. Vatan sağ oldukça o topraklarda nice Şahmelekler, nice güzel kızlar büyür, yetişirdi. Ancak aklı, mantığı ne kadar “Vatan!” dese, gönlü de o kadar “Şahmelek!” diyordu.
Musa ile işaretleştikleri çam ağacının yanına yaklaşırken gören olabilir düşüncesiyle etrafa iyice baktı; kimseler görünmüyordu. Ağacın yanındaki küçük çukura yerleştirilmiş taşı kaldırdı. Orada küçük bir kozalak vardı. “Yazıklar olsun bana!” dedi. “Ben toylarda söyleşip oynarken çağrılmışım da haberim olmamış! Ya arkadaşımın başına bir iş geldiyse!” diye söylendi. Atına atladığı gibi hızlıca yol almaya başladı.
Musa’yı kendisini bekler buldu. Kucaklaştılar. Arslanbek, nefes nefese sordu.
–Ne var Musa?
–Telaşlanma, dedi arkadaşı. Bir şey yok fakat yapacağımız bir iş var.
–Hamzat’ın toyunda eğlenceye dalınca seni arayamadım; beni bağışla! Köyden ancak bugün çıkabildim.
–Hamzat’ın toyu olduğunu ben de biliyordum. Elbette oynayacaksın, söyleşeceksin, eğleneceksin. Orada görünmesen senden şüphelenirlerdi. Söyle bakalım, toy nasıl geçti?
–Çok güzeldi… Çevre köylerden gelenler oldu. Peki, görüşmediğimiz günler içinde sen ne yaptın? Kozalağı ne zaman bırakmıştın?
–Toyun bitmesini bekledim. Dün koymuştum. Bugün veya yarın geleceğini umuyordum.
Arslanbek yapacakları işi merak ediyordu, sordu:
–Ne yapacağız Ocukoğlu? Bu sefer kaç Rus’un eceli geldi?
–Sen şimdilik onu düşünme, dedi arkadaşı. Önce karnımızı doyuralım. Biliyorsun savaşa çıkacak ordu önce karnını doyurur.
Atlarını bir yayla evine doğru sürdüler. Arslanbek’in barındığı birkaç yayla evinden biriydi bu. Evler, Rus tehditlerine rağmen eşyaları ile birlikte, Ocukoğlu’nun emrindeydi. O, baskı ve kontrollerin arttığı günlerde yayla evlerinde kalmaz, sadece kendisinin bildiği birkaç mağarada saklanırdı. Tavşan etleri ile karınlarını doyurdular. Musa, karın tokluğunun verdiği gevşeme içinde, yarı uzanarak oturduğu yerde anlatmaya başladı.
–Peşinski karakolundaki Ruslar, gelen haberlere göre iyice şımarmışlar. Çevredeki Türklere olmadık hakaret ve zulüm yapıyorlarmış. İki sözlerinden birisi; “Bir Şamil’iniz vardı, o da gitti. Ocukoğlu’nuz ise bizim için bir hiçtir.” oluyormuş. Ben de; “Bir gün karakolunuzu başınıza yıkacağım!” diye haber gönderdim. Senin anlayacağın, bugün işimiz karakol basmak. Hava biraz daha kararsın, o zaman yola çıkarız.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.
1
Kaygı söz aytmak: Baş sağlığı dilemek.
2
Tepsemek: Oynamak.
3
Kazavat Cır: Savaş türküsü
4
Mingi Tav: Kuzey Kafkasya’da, Karaçay-Malkar ülkesinde, Karaçay Türkleri ile özdeşleşmiş dağ; Karaçay-Malkar Türklerinin sembolüdür.
5
Bayrım Kün: Cuma günü
6
Töben: Aşağı
7
Cuvuk bol: Hoş geldin.
8
Köl: Cesaret.
9
Mızıka: Akerdeonun Karaçay Türklerindeki adı
10
Hars vurmak: Tempo tutmak.
11
Tüz Tepsev: Düz oyun
12
Caş: Oğul, genç, delikanlı.