Название: Kırgızca Türkçe Deyimler Sözlüğü
Автор: Анонимный автор
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6981-35-5
isbn:
aytıp bolgus (АЙТЫП БОЛГУС) [söyleyip anlatılmayacak] Duyulmamış, şaşırtıcı: “Azuuluunun bu çöldö / Aytıp bolgus keni bar.” -CM. (Bu vahşi hayvanlar çölünde / Duyulmamış hazineler var.)
aytıp oozun cıygıça (АЙТЫП ООЗУН ЖЫЙГЫЧА) [söyleyip ağzını toparlayana kadar] Sözünü bitirinceye kadar, hemen, o sırada. “Añ-tañ kalıp kalayık / Aytıp oozun cıygıça / Colborsuna colborsu / Bet alışa kalganı.” -ET2. (Şaşırıp kalabalık / Sözünü bitirinceye kadar / Kaplanıyla kaplanı / Kapışıp kaldılar.)
aytıp tügötküs (АЙТЫП ТҮГӨТКҮС) [söyleyip tüketemeyecek] bk. aytıp bolgus.
aytkanday ele (АЙТКАНДАЙ ЭЛЕ) [söylendiği gibi] Bir şeyin birdenbire hatırlandığını veya kavrandığını anlatan söz, ha: “Aytkanday ele, Nurbek emneni gana kolgo albasın, baarın casap, orduna cetkiret.” -ÇA1. (Ha, Nurbek neye el atarsa atsın her şeyi yaparak yerine getirir.)
aytkanı aytkan (АЙТКАНЫ АЙТКАН) [söylediği söyledik] Dediği dedik: “Kocoyundun aytkanı aytkan, anı mıyzamday atkaruu kerek.” -SR. (Efendinin dediği dedik, onu yasaymış gibi yerine getirmek gerekir.)
aytkanı aytkan, degeni degen (АЙТКАНЫ АЙТКАН ДЕГЕНИ ДЕГЕН) [söylediği söyledik, dediği dedik] bk. aytkanı aytkan.
aytkanı eki bolbo- (АЙТКАНЫ ЭКИ БОЛБО-) [söylediği iki olmamak] Bir dediği iki olmamak: “Padışanın aytkanı eki bolçubu, tınç catkan bukaralar çoguluşup cönöp kalıştı.” -CO. (Padişahın bir dediği iki olur muydu, sakin hayat sürdüren fukaralar toplanarak yola koyuldular.)
aytkanın eki debe- (АЙТКАНЫН ЭКИ ДЕБЕ-) [dediğini iki etmemek] Bir dediğini iki etmemek: “Biz da apamdın aytkanın eki deçü emespiz.” -KS2. (Biz annemin bir dediğini iki etmezdik.)
aytkanın eki kılba- (АЙТКАНЫН ЭКИ КЫЛБА-) [söylediğini iki yapmamak] bk. aytkanın eki debe-.
aytkanıñ kelsin (АЙТКАНЫҢ КЕЛСИН) [söylediğin gelsin] “Kabul olsun”, “öyle olsun” anlamında söylenen söz: “Balanın ata-enesi da ‘aytkanıñ kelsin’ dep coop aytat.” -CB2. (Çocuğun anne babası da “Kabul olsun!” diye cevap verir.)
aytkanınan canba- (АЙТКАНЫНАН ЖАНБА-) [söylediğinden dönmemek] bk. aytkanınan kaytpa-.
aytkanınan çıkpa- (АЙТКАНЫНАН ЧЫКПА-) [söylediğinden çıkmamak] Sözünden çıkmamak: “Az bolgondo miñ kişi / Aytkanınan çıkpagan / Alıp kalat Semetey.” -CM. (En az bin kişiyi / Sözünden çıkmayan / Alıp kalır Semetey.)
aytkanınan kaytpa- (АЙТКАНЫНАН КАЙТПА-) [söylediğinden dönmemek] Dediğinden dönmemek: “Ata uulu aytkanınan kaytpayt, coomart bergenin aytpayt.” CK. (Baba oğlu dediğinden dönmez, cömert verdiğini söylemez.)
aytkanınan tanba- (АЙТКАНЫНАН ТАНБА-) [söylediğinden vazgeçmemek] bk. aytkanınan kaytpa-.
aytkıs bol- (АЙТКЫС БОЛ-) [söylemeyecek olmak] Bir daha ağzını açmaz olmak, konuşmaz, söylemez olmak: “Çal uşunçalık caaldanıp kıykırgandıktan, Hayrie hanım korktu, ekinçi kızın aytkıs boldu.” -RG. (İhtiyarın çok kızmasından dolayı Hayriye hanım korktu, bir daha kızı hakkında ağzını açmaz oldu.)
aytkıs kıl- (АЙТКЫС КЫЛ-) [söylemeyecek yapmak] Birini bir daha söylemez hâle getirmek.
aytpagandı ayt- (АЙТПАГАНДЫ АЙТ-) [söylemeyeni söylemek] Ağza alınmayacak şeyler söylemek, sövmek, demediğini bırakmamak: “Aradan on kün ötköndön kiyin Gulya kezdeşti ele Salıy aytpagandı aytıp koyoberdi.” -KS2. (Aradan on gün geçtikten sonra Gulya’ya rastlayan Salıy ağza alınmayacak şeyler söyleyiverdi.)
aytsa-aytpasa calganbı (АЙТСА-АЙТПАСА ЖАЛГАНБЫ) [söylese söylemese yalan mı] bk. aytsa-aytpasa tögünbü.
aytsa-aytpasa tögünbü (АЙТСА-АЙТПАСА ТӨГҮНБҮ) [söylese söylemese sahte mı] Doğru, gerçek: “Aytsa-aytpasa tögünbü, kördük go murdagı cılı kar oor tüşköndö malınan kol cuup kalgandardı.” -CT. (Doğru, gördük ya evvelki yıl kar çok yağınca hayvanları ölenleri.)
ayttı-aytpadı dersiñ (АЙТТЫ-АЙТПАДЫ ДЕРСИҢ) [söyledi söylemedi diyeceksindir] Mutlaka, olacağı kesin olan, benden söylemesi.
ayuu otu (АЮУ ОТУ) [ayı otu] Ayı otu.
az cerden (АЗ ЖЕРДЕН) [az yerden] Neredeyse: “Az cеrdеn tukum kurut bоlup kаlа cаzdаgаndа bizdi kırgız еli, kırgız cеri sаktаp kаlbаdı bеlе.” -BM. (Neredeyse soyumuz tükenecekken bizi Kırgız halkı, Kırgız yurdu kurtarmıştı ya.)
aza boyu (АЗА БОЮ) [bütün vücudu kadar] Tüm vücudu, bedeni: “Bаsıgın cаylаtıp, аzа bоyu muzdаk dürküröp, cürögü türsül kаktı.” -ÇA1. (Yürüyüşünü yavaşlatıp tüm bedenini soğuk ter basıp titreyerek yüreği hızlıca çarptı.)
aza boyu dürkürö- (АЗА БОЮ ДҮРКҮРӨ-) [bütün vücudu titremek] bk. azat boyu dürkürö-.
aza küt- (АЗА КҮТ-) [yas gütmek] Yas tutmak, yasa bürünmek: “Аzа kütüp cаnıbаr / Közünün cаşı burçаktаp…” -CM. (Yas tutup hayvancağız / Gözünün yaşı dökülüp…)
aza tut- (АЗА ТУТ-) [yas tutmak] bk. aza küt-.
azabı öt- (АЗАБЫ ӨТ-) [azabı geçmek] Gına gelmek, canını sıkmak, azap vermek: “Azabı öttü uşul öñdüü katındın.” -SK2. (Gına geldi bunun gibi kadından.)
azabın ber- (АЗАБЫН БЕР-) [azabını vermek] Cezalandırmak, gününü göstermek: “Kırgız, kıpçаk, kаzаgıñ / Kıcıldаgаn kıtаydın / Аbıdаn bеrip аzаbın.” -SO. (Kırgız, Kıpçak, Kazak / Kaynayan Çinliye / İyice gününü gösterdi.)
azabın kolgo ber- (АЗАБЫН КОЛГО СКАЧАТЬ