Aytmatov Araştırmaları. Анонимный автор
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Aytmatov Araştırmaları - Анонимный автор страница 21

Название: Aytmatov Araştırmaları

Автор: Анонимный автор

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6852-19-8

isbn:

СКАЧАТЬ href="#n106" type="note">106 Kırgız Türklerinin erkinlik ruhunu diri tutan destan, onun çocukluk ruhunda da derin etkiler uyandırır. Yazarın, en şiddetli baskı dönemlerinde söylemek istediklerini açıktan olamasa bile birtakım sembollerle ifade edip Kırgız’ı uyandırmaya çalışması, destanın uyandırdığı bu erkinlik ruhundan olsa gerektir.

      Manas Destanı, gerek içerdiği olaylar gerekse taşıdığı kültürel değerler açısından Kırgızlar için bir ansiklopedi ve kültürel bellek niteliğindedir. Yazar bu bellekle beslenir ve destan, yazarın kimliğinin millî yönünün oluşmasını sağlar. Aytmatov da eserlerinde inceden inceye Kırgız kültürünü işler, halkın bu kültürle bir varlığa sahip olacağının bilinciyle kahramanlarını yaratır ve bu kahramanlar vasıtasıyla da gelecek nesiller için adeta değerler eğitimi verir.

      Yazarın eserlerinde kökbörü gibi oyunları detaylarıyla işlemesi, efsaneleri hatırlatması, geçmiş dönemlerin cenaze merasimlerini hatırlatması, eserinin değil, gelecek nesillerin milli şuurla kurgulanması demektir. Bütün bunlar, yazarın Manas Destanı vasıtasıyla edindiği ve aktardığı değerlerdir.

Manas Destanıyla İlgili Görüşleri

      Cengiz Aytmatov’un Manas Destanıyla ilgili görüşlerini ağırlıklı olarak 1950 yılında yayımlanan çalışmasında, 1974 yılında Kırgızstan Madaniyeti Gazetesinde yayımlanan makalesinde, 1995 yılında yayımlanan Manas Ansiklopedisi’nde ve Sagımbay Orazbakoğlu varyantının önsözünde bulmak mümkündür.

      Bilindiği üzere Aytmatov, Manas Destanının Sagımbay Orazbakov varyantına Önsöz yazarak destana verdiği önemi göstermiştir. Bu varyantın önsözü “Bayırkı Kırgız Ruhunun Tuu Çokusu” başlığını taşır. Aytmatov bu önsözde “destanın misyonunun hürriyet, tabi olmama fikri olduğunu, destanın ölümsüzlüğünün ve dünyanın paha biçilemez mirasları arasında yer almasının da bu misyondan kaynaklandığını” söyler. Yazarın, “Önsöz”deki107 fikirlerini şu şekilde özetlemek mümkündür;

      –Manas eposunda gerçek hayatın, tarihî olayların işlendiği tartışmasızdır. Hatta destanın ortaya çıkması da önemli bir tarihî olayla ilgili olabilir fakat Manas tarihî sancıra değildir. Kırgız halkının dehasından çıkmış, edebî tarih içinde süzülerek, arınarak gelmiş zirve eserdir.

      –Manas destanını günümüz edebî ve fikirsel çerçevesinden değil, yaratıldığı dönemin şartları çerçevesinden değerlendirmek gerekir.

      –Destanın en önemli fikri bağımsızlık fikridir. Bu fikir insanoğlunun ortaya çıkmasından beri hiç eskimeyen fikirdir ve Manas Destanını zirve eser yapan da bu fikirdir.

      –Manas Destanı, baştan sona Manas’ın savaşla geçen ömrünü anlatmasına rağmen hümanizmle doludur. Bunun sebebi de insana değer vermesi ve onu yüceltmesidir.

      –Destanın sonundaki trajedi, ölümsüz esere lâyık bir sondur; Shakespeare’nin ustalığından aşağı kalmaz. Bunun anlamı, kahraman, halkın düşüncesinin zıttına hareket ettiğinde halk da ona acımaz; eser ölümle biter.

      –Manas Destanı esas olarak kahramanlık destanı olmakla birlikte, Kırgızların günlük hayatıyla ve onların felsefesiyle ilgili her şey destanda yer almaktadır.

      –Destanda kadına değer verilmesi, onun epik özelliklerin yanı sıra romantik yönünü de yansıtmaktadır.

      –Eserdeki tasvirler ve bu tasvirlerin ayrıntıları, günümüz çağdaş yazarlarını dahi hayrette bırakacak seviyededir.

      –Destanı birçok Manasçı söylemiştir ancak Sagımbay Orazbakov’un hüneri önünde baş eğmemek mümkün değildir.

      –Nice zaman geçse de yeryüzünde Kırgız dili durduğu müddetçe, Manas bizim millî zirvemiz olarak kalacaktır.

      Bu görüşler genel olarak değerlendirildiğinde yazarın Manas Destanının önemini ve anlamını kavramış bir aydın ve yazar olduğunu söylemek mümkündür. Destanların tarihle bağlantılı olmakla birlikte doğrudan tarih sayılamayacağı açıktır. Destanı değerlendirirken bazı olayların veya kültür unsurlarının günümüz için anlam taşımaması veya tenkit edilebilir nitelikte olması mümkündür. Çünkü eser, bin yıl öncesinden itibaren her dönemden izler taşır. Manas’ın destanın sonunda ölmesi, halk takvimi inancına göre sefere çıkmak için uygun olmayan bir yılı seçtiği konusunda Kanıkey’in uyarılarına rağmen onu dinlememesi, aslında bir kadının sözünün dinlenmemesi değil, binlerce yıllık kültür birikiminin göz ardı edilmesidir. Öte yandan Manas’tan sonra destanın onun oğlu ve torunlarıyla daireleşerek devam etmesi de şahısların ölümlü ama nesillerin ve milletlerin ölümsüz olduğunu vurgular mahiyettedir. Yazarın da eserlerinde kahramanlar ölür ama Kırgız Türkleri ebediyen yaşayacaktır.

Eserlerindeki Manas Destanı Etkisi

      “Manas Destanını bilmeyen insan, öz milletini, dilini, yurdunu bilmez” diyen Aytmatov, destanı gelecek nesillere öğretmek ve onun ruhunu aşılamak üzere Manas Destanından unsurları da eserlerinde yansıtır. Ata mirasını, edebiyatın modern formları içinde kullanarak gelecek nesillere ulaştıran Cengiz Aytmatov’un birçok eserinde doğrudan doğruya olmasa da Manas ruhu çeşitli epizotlarla, eserin ana fikriyle yaşatılmaktadır.108

      Bunların içinde Yıldırım Sesli Manasçı isimli eseri, bu konuda en önemlisidir. Hikâyede Manasçı olmak isteyen başkahraman Elaman’ın annesi Isık-Köl’ün kıyısında, “Kırgızlar Kırgız olalı beri var olan Manas’ı iyi öğrenmesi, unutmaması için ona güç ve cesaret ver. Bu yetenek onda köklü bir ağaç gibi gelişsin ve sonra o bu yeteneği, bu geleneği çocuklarına, torunlarına aktarsın”109 şeklinde dua eder. Bu dua, kahramanın annesinin ağzından Cengiz Aytmatov’un duasıdır. Bu sözler aynı zamanda yazarın Manas’ın kutsallığını dile getiren sözleridir. Yazarın birçok eserinde mekân olarak zikredilen Isık-Köl, onun için kutsal vatanın sembolüdür. Eleman’ın annesinin Isık-Köl kenarında dua etmesi bu bakımdan da ayrıca anlamlıdır, bu yazarın seçimidir.

      Bu eserde, Eleman yıllar sonra Yıldırım sesli Manasçı olarak ün kazanır; annesinin bu duasını da hiçbir zaman unutmaz ve gözyaşlarıyla hatırlar. Çünkü annesi, yasaklanan destanı anlatan oğlu Eleman’ın yerini söylemediği için işgalciler tarafından öldürülmüştür. Kırgızlar yıldırım sesli Manasçı’dan destanı dinlemek için gizlice dağların uzak geçitlerine gitmişlerdir. Hikâyede geçen bu olay, Aytmatov’un, destanın gerçekte de maruz kaldığı baskıları, yasakları dile getirmesidir. Yazar, milletinin kültüründen sorumlu bir sanatçı titizliğiyle, Manas Destanının yasaklı olduğu yılları, Manasçıların adlarının bile ağza alınamadığı yılları eserleri vasıtasıyla nesillere yansıtmıştır. Elbette, yazarı bu kadar sorumlu davranan bir milletin Manas Destanı’nı unutması mümkün değildir. Aradan uzun yıllar geçse de uzaklara giden kervanların izlerini arar gibi Kırgızlar da atalarının izlerini Manas Destanında arayıp buldular ve kimliklerini unutmadılar, birlik ve beraberliklerini muhafaza ettiler; mankurtlaşmadılar.

      Yıldırım Sesli Manasçı gibi, Cengiz Aytmatov için de Kırgız analar dua etmiş; onun eserleri de sonsuza kadar sadece Kırgızların değil, bütün Türklük ve insanlık âleminin sesi olmuştur.

Kaynakça

СКАЧАТЬ



<p>107</p>

Aytmatov, Cengiz. “Bayırkı Kırgız Ruhunun Tuu Çokusu”, Manas Kırgız Elinin Baatırdık Eposu Sagımbay Orazbakov’dun Varyanto Boyunça, Han-teniri Yayınları, Bişkek, 2010, s. 5-10.

<p>108</p>

Naciye Yıldız. “Cengiz Aytmatov ve Manas Destanı”, Doğumunun 70. Yıl Dönümünde Cengiz Aytmatov Uluslararası Bilgi Şöleni Bildirileri, AKM Yayını, Ankara, 1998, s. 214-225.

<p>109</p>

Cengiz Aytmatov, Yıldırım Sesli Manasçı (Çev. Refik Özdek), Ötüken, İstanbul, 1993, s. 15.