Название: David Copperfield
Автор: Чарльз Диккенс
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6485-50-1
isbn:
Birdenbire Mösyö Murdstone’un sesi duyuldu:
“Ne oluyor? Clara, bana metin olacağınıza söz vermiştiniz.”
“Teessüf ederim Edward, itidalle hareket etmek istiyordum. Fakat o kadar azap içindeyim ki!..”
Annemi kendine çekti. Bir şeyler mırıldandı. Annem başını onun omzuna dayadı ve ben anladım ki bundan sonra bu adam annemin uysal tabiatını istediği tarafa çekip götürecek.
“Clara, aşağı ininiz.” dedi. “Ben de David’le gelirim.”
Sonra Peggotty’ye dönerek ilave etti:
“Matmazel! Merdivenden çıkarken işittim; zevceme bir isim veriyordunuz ki o, artık onun ismi değildir. Lütfen onun benim ismimi taşıdığını unutmayınız!”
Peggotty bana müteessir bir nazarla baktı; bir reverans yaptı; çıktı.
Mösyö Murdstone karşıma oturdu. Beni manyetize edecekmiş gibi gözlerini dikti. Kalbim çatlayacakmış gibi çarpıyordu. Dudaklarını kısarak dedi ki:
“David, bir beygir veya bir köpek itaat etmek istemezse ne yaparım bilir misiniz?”
“Bilmem mösyö.”
“Ben onu döverim! Bu dayak onun kanına bile girse onu itaat ettiririm; nedir o yüzünüzde gördüğüm lekeler?”
“Çamur.”
O da benim kadar biliyordu ki yüzümdeki lekeler gözyaşı izleri idi. Yüzünde kendine has bir tebessüm belirdi.
“Küçük bir çocuk olduğunuz hâlde zekânız yerinde. Yüzünüzü yıkayınız mösyö. Ve arkamdan geliniz.”
Salona girdiğimiz zaman anneme dedi ki:
“Sevgili Clara, ümit ederim ki az zamanda artık azap çekmeyeceksiniz çünkü küçük yaramazı uslandıracağız.”
Kendi evimde olduğumu bana gösterecek cesaret verici bir söz, müşfikane bir kelime söylemiş olsaydı daha şimdiden hâkimiyetini takınan bu yeni geleni belki sever ve ona hürmet ederdim.
Yemek neşeli olmadı. Annem sanki kocasını gücendirmemek istiyormuş gibi bana gizli gizli bakıyordu. Ben onların bu akşam eve gelip beraber oturacak olan Mösyö Murdstone’un hemşiresinden14 bahsettiklerini işittim.
O akşam evin önünde bir arabanın durduğu işitildi. Mösyö Murdstone kız kardeşini karşılamaya gittiği sırada annem karanlıktan istifade etti. Beni eskisi gibi kollarının arasına aldı, yeni babamı sevmemi söyledi, elimi kuvvetle sıktı ve kocasının yanına gitti.
Miss Murdstone annemi resmî bir tavırla selamladı. Parmağıyla beni göstererek “Bu oğlunuz mu görümcem? Ben umumiyetle erkek çocukları sevmem. Nasılsınız, oğlancık?” dedi.
Bu hatır kırıcı sözler haşin ve madenî bir sesle söylendi. Ben de sert cevap verdim.
Miss Murdstone beni tepeden tırnağa kadar süzdü. Soğuk bir tavırla şu hükmü verdi:
“Fena tavırlar!”
Odasını görmek istedi ve ertesi günden itibaren anneme yardım etmek bahanesiyle her şeyi karıştırmaya, eski tertibe ehemmiyet vermeyerek her şeyin yerini değiştirmeye başladı. Gidiyor, geliyor, iniyor, çıkıyor; şüphesiz hizmetçiler evde bir adam gizlemişlerdi de onun yerini keşfetmeye çalışıyordu. Kırlangıçlarla, o zarif kuşlarla hiç münasebeti olmadığı hâlde onlar kadar erken kalkıyor ve Peggotty’nin iddiasınca tek gözüyle uyuyordu. Fakat ben kendi nefsimde tecrübeye kalkıştım ve bunun mümkün olmadığına karar verdim.
Eve geldiğinin ertesi günü annem sabah yemeğine inerken Miss Murdstone ona dedi ki:
“Muazzez Clara! Sizi her sıkıntıdan kurtarmak isterim. Siz bu güzellik ve bu gençlikle (Bu sözlerden annemin yüzü kızardı.) ev idare edemezsiniz. Eğer anahtarlarınızı bana verirseniz ben her işle uğraşırım.”
Bu günden itibaren anahtarlar Miss Murdstone’da kaldı. Akşamları onları yastığının altına koyuyor; annem de hususi işlerinden başka bir şeyle meşgul olmuyordu.
Bir akşam Miss Murdstone bir tertibat projesi anlatıyor ve Mösyö Murdstone onu tasdik ediyordu. Annem göze çarpan bir cebrinefis15 ile sözü kesti, dedi ki:
“Bana da danışılabilirdi zannederim, çok gücüme gidiyor ki benim evimde…”
Mösyö Murdstone atıldı:
“Benim evimde mi?..”
Annem dehşet içinde kekeledi:
“Evimizde demek istiyordum. Evimizde ev işlerine dair bir kelime söyleyememek gücüme gidiyor. Ben evlenmeden evvel pekâlâ evimin işini görüyordum.”
Miss Murdstone dedi ki:
“Bu bahsi keselim Edward. Ben yarın gidiyorum.”
“Susunuz Jane! Beni daha iyi tanıyorsunuz zannediyordum.”
Annem ağlayarak tekrar söze karıştı:
“Ben kimsenin gitmesini istemiyorum. Yalnız istiyorum ki arada sırada hiç olmazsa şekil itibarıyla benim de reyim16 sorulsun. Şüphesiz bana yardım edenlere karşı pek minnettarım. Lakin bu kadarcık bir şey istemek haksızlık değildir.”
“Edward, artık elverir, ben yarın gidiyorum!”
Mösyö Murdstone haykırdı:
“Jane! Nasıl cesaret ediyorsunuz? Clara! Beni çok hayrette bırakıyorsunuz, ben sizi seciyeli yapmak, metanet, azim sahibi etmek istiyordum. Hemşirem lütufkârlıkta bulundu. Bana olan muhabbeti sebebiyle sizin yanınızda kâhya kadın vazifesini görmeyi kabul etti. Şimdi siz de ona nankörlükle mukabele ediyorsunuz!”
“Oh, hayır, Edward! Ben nankör değilim; kimse beni nankörlükle ittiham edemez.”
“Hemşiremin fedakârlığını takdir etmediğinizi gördükçe size karşı içime soğukluk geliyor.”
Annem yalvardı:
“Bana böyle söylemeyiniz! Kusurlarıma rağmen ben samimi ve minnettarım!”
Annemi çok hiddetli görerek sert sert “Clara, sükûnet bulunuz!” dedi.
Mösyö Murdstone alicenabane bir tavırla sözünü şöyle bitirdi:
“Jane Murdstone, bu türlü münakaşalar aramızda nadiren olur; bunda ne sizin ne de benim kabahatim var. Bu akşam böyle garip bir şey oldu, bunu ikimiz de unutmaya çalışalım. Bir de bir çocuğun böyle şeyleri görmesi münasip değildir. David! Haydi СКАЧАТЬ
14
Hemşire: Kız kardeş. (e.n.)
15
Cebrinefis: Nefis zorlaması. (e.n.)
16
Rey: Görüş. (e.n.)