Название: Bulunmuş
Автор: Морган Райс
Издательство: Lukeman Literary Management Ltd
Жанр: Героическая фантастика
Серия: Vampır Mektupları
isbn: 9781632915368
isbn:
Arkasından “Hey sen!” diye bağıran kaba bir ses duydu.
Scarlet ensesindeki tüylerin kabarmaya başladığını hissetti ve yavaşça döndü.
Bir taşın ucunda oturmuş beş kişilik bir oğlan gurubu ona doğru bakıyordu. Oğlanların üzerindekiler paçavraydı ve baştan ayağa pislik içindeydiler. Bunlar yaklaşık on beş yaşında delikanlılardı ve Scarlet yüzlerindeki kötülüğü görebiliyordu. Bela aradıkları belliydi ve bir sonraki kurbanlarını bulmuş olabilirlerdi; Scarlet yalnız olduğunun bu kadar belli olup olmadığını düşündü.
Oğlanların arasında vahşi bir köpek vardı, devasaydı, kuduz olmuşa benziyordu ve Ruth’un iki katıydı.
Başlarındaki oğlan, diğer dördü kahkaha atarken alay eder gibi “Burada yapayalnız ne yapıyorsun?” diye sordu. Kaslıydı ve kocaman dudakları ve alnındaki bir yara iziyle aptal bir görünüşü vardı.
Scarlet onlara bakınca, daha önce hiç yaşamadığı yeni bir hissin kendine hâkim olmaya başladığını hissetti: bu giderek kabaran bir önseziydi. Ne olduğunu bilmiyordu ama birden oğlanların düşüncelerini apaçık okuyabildi, hislerini hissedebildi ve niyetlerini anladı. Hemen, apaçık bir şekilde kötü niyetli olduklarını hissetti. Ona zarar vermek istediklerini biliyordu.
Ruth, Scarlet’in yanında hırladı. Scarlet büyük bir kavganın başlamak üzere olduğunu sezdi— ama bu tam da onun kaçınmak istediği şeydi.
Eğildi ve Ruth’u uzaklaştırmaya çalıştı.
“Hadi gidelim Ruth,” dedi, döndü ve yürümeye başladı.
Oğlan “Hey, kız, seninle konuşuyorum!” diye bağırdı.
Scarlet uzaklaşırken omzunun üzerinden kafasını çevirdi ve beşinin de taşın üzerinden yere atlayarak arkasından gelmeye başladıklarını gördü.
Scarlet yeniden dar sokaklara doğru aceleyle koşturdu, bu oğlanlarla kendi arasını olabildiğince açmaya çalıştı. Romalı askerle karşılaşması aklına geldi ve bir an, durup kendini savunup savunamayacağını düşündü.
Fakat kavga etmek istemiyordu. Ne kimseye zarar vermek ne de risk almak istiyordu. Tek istediği anneciğini ve babacığını bulmaktı.
Scarlet kimsenin olmadığı bir dar sokağa döndü. Geriye baktı ve saniyeler içinde o oğlan grubunun hala arkasında olduklarını gördü. Çok uzakta değillerdi ve giderek hızlanıyorlardı. Çok hızlılardı. Köpekleri de onlarla birlikte koşuyordu ve Scarlet kısa bir süre içinde ona yetişebileceklerini anladı. İzini kaybettirmek için iyi bir hamle yapmalıydı.
Scarlet bir çıkış yolu bulmayı umarak başka bir köşeyi döndü. Ama döndüğü gibi kalbi duracak gibi oldu.
Bu bir çıkmaz sokaktı.
Scarlet yavaşça döndü, Ruth’la birlikte oğlanlarla yüz yüze geldi. Şimdi aralarında en fazla üç metre vardı. Scarlet’e doğru yaklaşırlarken yavaşladılar, o anın tadını çıkarırcasına acele etmeden yürüdüler. Yüzlerindeki acımasız gülümsemelerle kahkahalar atıp ona bakıyorlardı.
Oğlan “Şansın tükenmiş gibi görünüyor, küçük kız,” dedi.
Scarlet de aynı şeyi düşünüyordu.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Sam çok şiddetli bir baş ağrısıyla uyandı. İki elini başına götürdü ve başını tutarak acının dinmesi için uğraştı. Ama dineceği yoktu. Sanki bütün dünya kafatasına saldırıyordu.
Sam nerede olduğunu anlamak için gözlerini açmaya çalıştı ama bunu yapınca acı katlanılmaz hale geldi. Çöldeki kayalardan yansıyan kör edici güneş onu gözlerini kaçırmaya ve başını önüne eğmeye zorluyordu. Sam cenin pozisyonunda kıvrıldı ve acının dinmesine uğraşarak kafasını elleriyle daha da sıkı tuttu.
Şimdi de zihnine anılar üşüşmeye başlamıştı.
Önce Polly’i anımsadı.
Caitlin’in düğün gecesini hatırladı. O gece Polly’e evlenme teklifi etmişti. Polly’nin evet demesini düşündü. Polly’nin yüzündeki sevinci.
Ardından ertesi günü hatırladı. Ava çıkmasını. Birlikte geçirecekleri gecenin beklentisi içinde ormanda yol almasını.
Polly’i bulmasını hatırladı. Kumsalda. Ölürken. Ona bebekleri olacağını söylerken.
Bir keder dalgası hızla geri gelip tüm bedenini sardı. Bu dayanabileceğinden fazlaydı. Kafasında durduramadığı korkunç bir kâbusun tekrar tekrar görünmesi gibiydi. Uğrunda yaşamak istediği her şeyin kendinden bir anda kopartılıp alındığını hissetti. Polly. Bebek. Bildiği, alıştığı hayat.
O anda ölmüş olmayı istedi.
Ardından intikamını hatırladı. Öfkesini. Kyle’ı öldürmesini.
Ve her şeyin değiştiği o anı hatırladı. Kyle’ın ruhunun içine girmesini anımsadı. O tarif edilemez öfke hissini, başka birinin ruhunun, canının ve enerjisinin kendini istila etmesini ve bütün benliğini ele geçirmesini hatırladı. O anda Sam kendi öz benliğini yitirmişti. İşte o anda başka biri oluvermişti.
Sam gözlerini tamamen açtı ve gözlerinin açık kırmızı renkte parladığını sezdi. Artık o gözlerin kendi gözleri olmadığını anlamıştı. Şimdi bunların Kyle’ın gözleri olduğunu biliyordu.
Sam, Kyle’ın kinini hissetti, onun gücünün içinde akmakta olduğunu, bedeninin her bir köşesine, ayak parmaklarından bacaklarına ve oradan da kollarına ve başına doğru yayıldığını duyumsadı. Kyle’ın her şeyi yok etmeye karşı duyduğu ihtiyacın yaşayan bir şeymiş gibi, vücuduna yapışmış ve asla çıkaramayacağı bir şeymiş gibi her bir hücresinde attığını hissetti. Artık kendini kontrol edemediğini hissediyordu. Bir yanı eski Sam’i, kim olduğunu özlüyordu. Ama diğer yanı bir daha asla eski Sam olamayacağını biliyordu.
Sam bir tıslama, bir tıkırtı sesi duydu ve gözlerini açtı. Yüzükoyun, çölde taşların üzerinde dümdüz bir şekilde uzanıyordu ve kafasını biraz çevirip baktığında sadece birkaç santim ötede bir çıngıraklı yılanın kendisine tısladığını gördü. Çıngıraklı yılanın gözleri doğruca Sam’inkilerin içine bakıyordu, Sam’de kendinde olan benzer bir enerjiyi sezmiş, sanki bir arkadaşla konuşuyor gibiydi. Sam, yılanın öfkesinin kendisininkiyle uyumlu olduğunu ve yılanın saldırıya geçmek üzere olduğunu sezebiliyordu.
СКАЧАТЬ