Sahiplenilmiş . Морган Райс
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Sahiplenilmiş - Морган Райс страница 4

СКАЧАТЬ donup kaldı, ne söyleyecek olduğunu unuttu.

      “Ah…” diye başladı.

      Polly ellerini yukarıya kaldırdı.

      “Erkekler!” diye haykırdı. “Asla sizin konuşmanızı istemezler- ama kendilerinin de hiçbir zaman söyleyecekleri bir şey olmaz! İyi, ama ben artık buralarda bekleyemem!” Polly arazinin içinden kasılarak yürüyüp acele ederken eline yemek için bir çilek daha aldı.

      “Bekle!” Sam ona yetişmek için acele ederek bağırdı. “Nereye gidiyorsun?”

      “Nereye mi? Tabii ki Caitlin’i bulmaya!”

      “Nerede olduğunu biliyor musun?”

      “Hayır. Ama nerede olmadığını biliyorum—ve orası da bu arazinin içi! Buradan derhal uzaklaşmalıyız. Hangi zamanda olduğumuzu bulmak için en yakın şehri ya da binaları ya da işte herhangi bir şey bulmalıyız. Bir yerlerden başlamalıyız! Ve burası başlayabileceğimiz bir yer değil!”

      “İyi ama benimde kız kardeşimi bulmak isteyeceğimi düşünmüyor musun?” Sam bağırdı, çileden çıkmıştı.

      Sonunda Polly durdu ve Sam’e bakmak için geri döndü.

      Sam “Yani, bir arkadaş istemiyor musun demek istiyorum,” dedi, tam bunu söylerken, Caitlin’i Polly’le birlikte aramayı ne kadar çok istediğini fark etti. “Birlikte aramak istemez misin?”

      Polly, onu anlamaya çalışır gibi kocaman mavi gözleriyle geri ona doğru baktı. Sam dikkatle inceleniyormuş gibi hissetti ve Polly’nin kararsız olduğunu gördü. Bunun nedenini anlayamıyordu.

      Polly sonunda “Bilmiyorum” dedi. “Yani, Paris’te kendi başının çaresine iyi baktın—hakkını vermeliyim. Ama…”

      Polly duraksadı.

      Sam sonunda “Ne var?” diye sordu.

      Polly konuşmadan evvel öksürdü.

      “Peki, bu kadar çok bilmek istiyorsan söyleyeyim, en son –şey- en son zaman geçirdiğim erkek Sergei tam bir yalancı ve hilekâr çıktı, beni kandırdı ve kullandı. Bunu göremeyecek kadar aptaldım. Ama bir daha asla böyle bir şeyin başıma gelmesine izin vermeyeceğim. Erkek ırkından hiç kimseye güvenmeye hazır değilim—hatta sana bile ve şu an erkeklerle zaman geçirmeyi hiç istemiyorum. Sen ve ben—yani bizim şey olduğumuzu—yani seni o şekilde düşündüğümden değil—yani bir arkadaştan—bir tanıdıktan farklı bir şekilde— “

      Polly kekelemeye başlamıştı ve Sam onun ne kadar gerildiğini görebiliyor ve içten içe gülümsemesine engel olamıyordu.

      “—sen üzerine alınma ama sadece kim olursa olsun erkeklerden bıktım.”

      Sam rahat bir şekilde gülümsedi. Polly’nin samimiyetine, cesaretine hayrandı.

      “Hiçbirini üzerime alınmadım. Ayrıca gerçeği söylemek gerekirse, ben de kızlardan bıktım.”

      Polly’nin gözleri şaşkınlıkla sonuna kadar açıldı; açıkçası bu hiç de beklediği cevap değildi.

      “Ama bana öyle geliyor ki birlikte ararsak kız kardeşimi bulma şansımız artabilir. Yani demek istiyorum ki sadece—” Sam öksürdü, “—sadece konuyu profesyonel bir şekilde ele alırsak diyorum.”

      Şimdi gülme sırası Polly’deydi.

      “Profesyonel bir şekilde ele alırsak,” diye tekrarladı.

      Sam resmi bir şekilde elini ileriye uzattı.

      “Söz veriyorum, yalnızca arkadaş kalacağız, aramızda başka hiçbir şey olmayacak,” dedi. “Ne olursa olsun kızlarla aramda hiç bir şey olmayacağına dair sonsuza dek yemin ettim.”

      Polly “Ben de her ne olursa olsun erkeklerle aramda hiç bir şey olmayacağına dair sonsuza dek yemin ettim,” dedi, hala kararsız bir şekilde Sam’in havada asılı kalan elini inceliyordu.

      Sam sabırlı bir şekilde bekleyerek elini öylece tuttu.

      Polly “Yalnızca arkadaş kalacağız, başka hiçbir şey olmayacak değil mi?” diye sordu.

      “Yalnızca arkadaş kalacağız.”

      Polly sonunda Sam’in elini tuttu ve salladı.

      Ve o bunu yaparken, Sam, Polly’nin elini birazcık daha uzun tuttuğunu fark etmeden edemedi.

      ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

      Caitlin lahitin içinde doğrularak oturdu ve önündeki adama gözlerini dikti. Onu bir yerlerden tanıdığını biliyordu ama nereden olduğunu çıkaramıyordu. Büyük, kahverengi, kaygılı gözlerine; mükemmel keskin hatları olan yüzüne, elmacık kemiklerine, pürüzsüz tenine, yoğun, dalgalı saçlarına uzun uzun baktı. Göz kamaştırıcıydı ve kendisiyle ne kadar ilgilendiğini görebiliyordu. Derinlerde bir yerde, onun kendisi için önemli biri olduğunu hissetti, ama kim olduğunu hatırlayamıyordu.

      Caitlin avcunun içinde ıslak bir şey hissetti ve aşağı bakınca orada bir kurdun oturduğunu ve avucunu yaladığını gördü. Kurdun ona karşı ne kadar şefkatli olduğuna şaşırmıştı, sanki kendisini çok uzun zamandır tanıyordu. Çok güzel beyaz bir kürkü vardı ve başının ortasından sırtına doğru tek gri bir çizgi uzanıyordu. Caitlin, bu hayvanı da tanıdığını hissetti ve sanki hayatının bir noktasında onunla yakın bir bağlantısı olmuştu.

      Ama ne kadar denerse denesin bunun nasıl olduğunu hatırlayamadı.

      Odanın etrafına bakındı, hafızasını canlandırabilir umuduyla çevresini incelemeye çalıştı. Oda yavaş yavaş belirginleşiyordu. Loştu, yalnızca bir meşaleyle aydınlatılıyordu. Uzakta lahitlerle dolu bitişik odaların olduğunu gördü. Odanın alçak, kemerli bir tavanı vardı ve taşlar oldukça eski görünüyordu. Ölülerin gömüldüğü kilise mahzenine benziyordu. Buraya nasıl gelmiş olduğunu ve bu insanların kim olduklarını merak etti. Sonu olmayan bir rüyadan uyandırılmış gibi hissediyordu.

      Caitlin bir anlığına gözlerini kapadı, derin derin nefes aldı ve tam bunu yaparken birden rastgele bir görüntüler yığını zihninde hızla bir görünüp bir kayboldu. Kendini Roma’da Colosseum’da gördü, Colosseum’un sıcak, tozlu zemininde bir sürü askerle savaşıyordu; sonra Hudson Irmağında bir adanın üzerinde uçarken gördü, aşağıda giderek büyüyen bir kaleye bakıyordu; bir diğerinde Venedik’teydi, tanımadığı bir adamla bir goldoldaydı, o adam da yakışıklıydı; başka birinde kendisini Paris’te gördü, bir adamla nehir boyunca yürüyordu, bu adamı tanıdı, şimdi karşısında oturam adamla aynı kişiydi. Bu görüntüyü zihninde tutmaya ve ona yoğunlaşmaya çalıştı. Belki bu hatırlamasına yardım ederdi.

      İkisini tekrar gördü, bu defa o adamın kalesinde, Fransa’nın kırsal kesimindeydiler. Kumsalda at sürdüklerini gördü, sonra üzerlerinde epey yükseklerde daireler çizmekte olan bir şahin gördü, bir mektup bırakmıştı.

      O СКАЧАТЬ