Kelt Mitolojisi. John Arnott MacCulloch
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kelt Mitolojisi - John Arnott MacCulloch страница 8

Название: Kelt Mitolojisi

Автор: John Arnott MacCulloch

Издательство: Maya Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 9786258361247

isbn:

СКАЧАТЬ hastalık gelmez, ama onlar şarabın ve eski bal likörünün coşkusunu hissederler ve bir asır yaşında olsalardı tekrar otuz yaşında olurlardı.” Tuatha Dé Danann, Féinn’le bir maç oynayıp Vaatler Diyarı’ndan kızıl fındık, elmalar ve güzel kokulu meyveleri getirir. Meyvelerden biri toprağa düşer ve meyveleri bu erdemlere sahip olan bir üvez ağacı gelişir. Tanrılar, ağaçlarını korumak için adamlarından birini gönderirler: Demir sopasıyla üç darbe vurulana kadar öldürülemeyecek olan vahşi, tek gözlü dev Searbhan Loch-lannach. Bu dev, ağacın etrafında bir çukur açar ve geceleri bunun içinde uyur. Gündüzleriyse nöbet tutar. Fionn, iki savaşçıdan bedel olarak ya Diarmaid’in başını ya da bir avuç dolusu bu meyvelerden talep eder. Ama Diarmaid onları yener ve deve meyveleri sorar. Searbhan onları reddeder, ancak kahraman beceri ve güçle sopasını ele geçirip onu öldürür.

      Bununla birlikte tanrılar, kendi ölümsüz topraklarında bile katledilir. Belki de bu, tanrılara ilişkin tarihi görüşün bir sonucu değildi; zira mit, başka yerlerdeki tanrıların (Dionysus, Attis, Balder, Osiris) yaptığı gibi onların ölümünü anlatıyor olabilir. Tarihi bakış açısı, mitlerin devamına engel olmamıştır. Ölümleri Tarihler’de kayıtlı olan ilahların çok sonraları hayatta olduğuna rastlanmaktadır. Oysa pagan dönemlerde doğan tanrı ve tanrıçalar, Hıristiyanlık döneminde yaşayan kişilere binlerce yıl sonra görünür. Bu uzun süreye rağmen, genç ve güzel kalmışlardır. Yine de tanrıların ülkesi ölümsüz, barışçıl bir yer olarak resmedilirken, insanlar yine de ona insan yaşamının bazı özelliklerini atfettiler. Bazı hikâyelere göre savaş, yaralar ve ölüm vardı. Tanrılar bile insanlar tarafından katledilebilir ve tanrıların insani tutkuları olduğu gibi, insani zaafları da olabilir. Mitin her yerinde böyle tutarsızlıklar söz konusudur.

      Görünmezlik, doğuştan gelen veya bir manto giyerek veya Manannan’ın büyüsü Féth Fiada’dan elde edilen başka bir ilahi güçtü. Büyü, bu sayede görünmez hale gelen veya başka biçimlere bürünen Druidler, şairler ve Hıristiyan azizler tarafından da biliniyordu. Féinn tarafından desteklenen Midir’in oğulları Bodb’a karşı savaşırken, Midir’in oğlu ve Caoilte, Oscar’ın yaralarını iyileştirecek bir hekim bulmak için Oengus’un sídine gider. Sonra “çevremizde bir Féth Fiada ortaya çıktı, böylece görünmez olduk,” der. Bir pasajda Dagda görünmez olarak tasvir edilir ve Midir, “Biz görüyorduk ama görülmüyorduk,” der. Manannan, eşi Fand’ı almaya geldiğinde onu yalnızca tanrıça görür. Lug, Cúchulainn’e yardım etmeye gittiğinde, kahramanın düşmanları tarafından görülmez. Tuatha Dé Danann’ın İrlanda’ya vardığında yaptığı gibi, tanrılar bazen sihirli bir sisin içinde saklanır; başkaları tarafından görülmeden kalarak arzularına göre ölümlülere görünebilirler. Tanrılar muhtemelen ruhsal varlıklar olarak kabul edilmiyordu. Kelt inancındaki ölüler gibi, göz kamaştırıcı bedensel formlara sahiptiler ve yiyip içiyorlardı. Ancak vücut biçimleri, görünmez olabilmesi ve yerçekimi yasalarına tabi olmaması bakımından insanlarınkinden farklıydı. Tanrılar havada seyahat ediyorlar veya insanların başlarının üzerinde görünüyorlardı.

      Öyleyse, görünür olduklarında neye benziyorlardı? Bazen ilahi bir ihtişamları olsa da insan biçiminde görünüyorlardı. Bazen Morrígan veya Kutsanmış Bran gibi çok büyük oluyorlardı, oysa Fionn’un yardımını arayan bir tanrıça, devasa Féinn ile karşılaştırıldığında bile devasaydı. Bazen sadece ölümlüler olarak görünürler ve tanrı olarak kabul edilmezler. Lug’un gizemli bir evde ölümlü bir ev sahibi olarak görüldüğü Cúchulainn’in doğumu ve Merlin’in babasıyla ilgili hikâyede bunun örnekleri bulunur (annesi dışında hiç kimseye görünmez ve daha sonra insan şeklini alır). Bazen bir kılığa girilir. Oengus ve Midir, Rib ve Eochaid’e, yularlı bir yük atıyla şövalye şeklinde görünür ve onlara gitmelerini söyler. Tanrılar ayrıca, Midir’in Etain’e sevgilisi Ailill olarak göründüğü veya Manannan’ın ikincisinin karısına Fiachna olarak göründüğü veya Pwyll ve Arawn’ın şekil değiştirdiği zaman olduğu gibi bazı fanilerin suretine bürünüyorlardı.

      Hayvan biçimlerine girdiklerine de rastlanır. Bunlardan en sevileni kuş şekliydi. Morrígan, Cúchulainn’e bir kuş olarak görünür. Kahramana âşık olan Devorgilla ve hizmetçisi de öyle. Llew bir kartal şeklini alır. Bude, âşığını ziyaret etmek istediğinde üvey kardeşiyle birlikte kuş şeklini almıştır ve aşığının kocası Nár, onları öldürmüştür. Midir ile Etain, Fand ile Liban birbirine bağlı kuşlar olarak görülüyordu. Tanrılar veya síde, bir hikâyede geyik olarak görünür. Yine, “Dönüşüm Savaşı”nın ünlü halk masalında ifade edilen ilahi şekil değiştirme fikri, Galler ve İrlanda masallarındaki Keltlerin yeniden doğuş fikriyle birleştirilir. Hanes Taliesin isimli bir on altıncı yüzyıl Galler hikâyesi, bu fikrin yeniden doğuş olayının önüne eklendiği daha önceki şiirlere dayanmaktadır. Şekil değiştirmenin Taliesin’e atfedilmesi o kadar yaygındır ki bu fikrin, Yunan Proteus mitinde ve Vikram ditya’nın Hindu hikâyesinde olduğu gibi, onun hikâyesine eklenmesi şaşırtıcı değildir. Şiirde Taliesin, onun dönüşümlerini tasvir eder ve ekler:

      “Keşfedilen bir tahıl oldum

      Bir tepe üzerinde yetiştim…

      Bir tavuk kızıl pençeleri ve tarağıyla

      Aldı beni.

      Dokuz gece dinlendim

      Karnında bir çocuk.”

      Hanes Taliesin, kahraman ve Cerridwen hakkında daha önceki mitleri temsil eder, ikincisi bir Brython tanrıçasıdır. Bir gölün altında yaşayan Cerridwen, oğlu için planladığı ilhamı aldığı için Gwion Bach’a düşman olmuştur. Tanrıça onu takip eder ama o kendini bir tavşana dönüştürür ve kadın bir tazı şeklini alır. Ardından çift art arda balık ve su samuru, kuş ve şahin, buğday tanesi ve tavuk olur. Cerridwen, tavuk olup tahılı yutar. Güzel bir çocuk doğurup onu denize atar. Ancak çocuk Elphin tarafından kurtarılır ve Taliesin adını alır.

      Dönüşüm savaşının çoğu versiyonunda rakipler erkektir. Bu nedenle biri diğerini doğuramaz. Ama Táin Bó Cúalnge için bir giriş hikâyesi olan İki Domuz Çobanı (Cophur in dá muccida) adlı İrlanda mitinin derleyicisi ustaca bir yöntemle bu zorluğun üstesinden gelmiştir. Domuz çobanları ikincil tanrılardı (Munster síd kralı tanrı Bodb’un çobanı Friuch ve Connaught síd kralı Ochall Oichni’nin çobanı Rucht). Bunlar her şekle girebilirlerdi ve aralarında dostluk vardı. Münster’de meşe palamudu olduğunda, Rucht domuzunu orada besliyordu ve Friuch da aynı şekilde sürüsünü Connaught’a getiriyordu. Ancak insanların arasında bir tartışma çıktı ve Friuch, Munster’in palamudunu yememeleri için Rucht’un domuzuna büyü yaptı, Rucht da Friuch’un domuzlarına aynısını yaptı. Domuzlar zayıfladığında, tanrılar görevlerini çobanlardan aldılar ve Friuch ile Rucht’u kuzguna dönüştürdüler. İkisi birer yıl boyunca Connaught’ta ve Munster’da kavgaya tutuştular. Kendi hallerine geri dönerek daha çok ceset olacağını ve onlar yüzünden feryatlar duyulacağını ilan ettiler. Şimdi su canavarları şeklini aldılar ve bir yıl boyunca Su-ir’de ve diğer bir yıl boyunca da Shannon’da görüldüler. Birbirlerini yiyip bitirdiler ve tepeler kadar büyük göründüler. Sonunda insan olarak karaya çıktılar ve Ochall’a güçlerini sınamak için başka şekiller almaları gerektiğini söylediler. Şövalyeye dönüşüp üç gün üç gece savaştılar. Birbirlerini öyle yaraladılar ki ciğerleri dışarı çıktı. Sonra iblise dönüştüler. İnsanların üçte biri onları görünce korkudan ölüyordu. Başka bir yorumdaysa geyiklere СКАЧАТЬ