Название: Hawaii Mitleri
Автор: William D. Westervelt
Издательство: Maya Kitap
isbn: 9786057605559
isbn:
Adam en sonunda sihirli değneğini kaldırıp kalan son yiyeceği içinden çıkarttı. Sonra da tanrıların kendisine verdiği lavın bir kısmını etrafa saçtı. Lav, Ölüler Diyarı’nın kuru zeminine düştü. Alevler, etraftaki ağaçları ve çalıları sardı. Yangından dolayı yerde çukurlar açıldı, içlerinden lavlar fışkırmaya başladı.
Hayalet kalabalığı geri çekilmeye başladı. Baba, oğlunun ruhunu, boşalan sihirli değneğine hızla koyarak alelacele evine koşturdu. Oğlunun ruhunu, evde boylu boyunca uzanan bedene getirerek ait olduğu yere dönmesini sağladı.
Her şeyin ardından baba ve oğlu, tanrıların sunağına yemek götürmeye, hayatları boyunca onlara en içten ve sadık bir şekilde dua etmeye devam etti.
III
Bir Dev ve Bir Kaya
Oahu Adası’nın kuzeybatı kısmındaki bir bölge, “Kaena Burnu” anlamına gelen Ka-lae-o-Kaena ismiyle bilinir.
Okyanusun, bu burundan çok da uzak olmayan açıklarında Pohaku-o-Kauai, yani Kauai kayası adını taşıyan büyük bir kaya bulunur. Kauai, Oahu’nun kuzeybatısında bulunan büyük bir adadır. Kauai kayası ise küçük bir ev büyüklüğündedir.
Oahu Adası’nda, burna ve kayaya verilen isimlerin neden nesiller boyunca birbiriyle ilişkilendirildiğini açıklayan ilginç bir efsane vardır. Anlatılana göre çok uzun yıllar önce Kauai Adası’nda Hau-pu adında çok güçlü bir adam yaşarmış. Doğduğunda evinin üzerinde ve etrafında onun yarı tanrı olduğuna dair işaretler varmış. Gökyüzünde şimşekler çakmış, gök gürültüleri dağın yamaçlarında yankılanmış.
Gök gürültüsü ve şimşek Hawaii Adaları’nda çok nadir görülen hava olaylarıydı. Bu olaylar, biri doğduğunda, öldüğünde veya bir şefin hayatında olağandışı durumlar yaşandığında gerçekleşirdi.
Çok şiddetli yağmurlar yağmış, dağın yamaçlarında dereler akmış. Yağmur, vadiye öylesine çok kızıl toprak taşımış ki ırmaklar ve şelaleler kırmızı akmış. Yerliler de buna kanlı yağmur demeye başlamış.
Fırtına esnasında ve hatta güneş ışığı vadiyi doldurduktan sonra bile genç şefin doğduğu evin üzerinde gökkuşağı duruyormuş. Bu gökkuşağının, etrafındaki güneşten dolayı değil de kendiliğinden pırıl pırıl parlayan yeni doğan çocuğun olağanüstü güçlerinden ortaya çıktığı düşünülmüş. Yüzlerce yıllık Hawaii efsanelerinde, birçok şefin hayatları boyunca etraflarında bu gökkuşağını taşıdığı söylenegelmiştir.
Hau-pu, çocukluğunda çok güçlüydü, büyüdüğünde ise büyük bir savaşçı olarak ün saldı. Düşman ordularına kimsenin yardımını almadan saldırır, onları yenerdi. Kullandığı mızrak o kadar kuvvetli bir silahtı ki bazen düşmanlardan oluşan kalabalığı deler geçerdi, bazen ise Hau-pu onu düşman saflarına sapladığında hepsini bir kenara savururdu.
Eğer mızrağını fırlattıysa ve çıplak ellerle savaşmak düşmanlarını mağlup etmeye yetmediyse dağın yamacına doğru atlayıp bir ağaç bulup kökünden sökerdi. Sonra da sanki devasa bir süpürge tutuyormuş gibi önündekileri silip süpürürdü. Hawaii Adaları’nın tümünde bilinirdi, herkes ondan korkardı. Çok çabuk sinirlenir, sinirlenince de düşünmeden hareket ederdi.
Bir gece, dağın komşu ada Oahu’ya bakan yamacında bulunan evinde uyuyordu. İki ada arasında 50 km uzunlukta geniş bir kanal vardı. Bulutlar, okyanusun üzerini kapladığında bu iki ada birbirini görmez, fakat bulutlar gidince adanın birinde yer alan dağların engebeli vadileri, diğer adadan rahatlıkla görülebilirdi. Ayışığında bile gölgeleri belli olurdu.
O gece, bu kuvvetli adam uykusunda kımıldanmaya başladı. Evinin etrafını belli belirsiz sesler sarmış gibiydi. Adam, diğer yanına dönüp yeniden uykuya daldı.
Çok geçmeden ikinci kez uyandı, bu sefer birkaç adamın çok uzaklardan gelen bağrışmalarını duydu. Dalgaların uğultusuna karışan sesler yükseldi ve adam, seslerin okyanustan geldiğini anladı. Bunun üzerine kendini ayağa kalkmaya zorlayarak sendeleye sendeleye kapıya doğru gitti.
Oahu’ya doğru baktı. Uykulu gözlerle okyanusun üzerinde birçok defa şimşek çaktığını gördü. Bir sürü farklı sesin az işitilen mırıltısı dans ediyormuş gibi duran ışıkların olduğu yerden geliyordu. En sonunda bunların Oahu’dan, halkına saldırmaya gelen bir düşman ordusu olduğunu anladı.
Hızla, karanlıkta hiçbir şey göremeden, kanalı yukarıdan gören yüksek bir uçurumun kenarına gitti. Aşağıya bakınca birçok geminin ve insanın okyanustan geldiğini gördü.
Güldü, öne eğilip yerden büyük bir kaya parçası kopardı. Kendi olağanüstü gücünü de katarak iyice hızlanmasını sağlayana kadar kayayı öne arkaya sallamaya başladı ve sonra okyanusa doğru fırlattı. Kaya, sanki kuvvetli bir rüzgâr uçuruyormuşçasına kocaman bir bulut gibi gökyüzünde yükseldi ve hızlandı.
Oahu kıyılarında ise Kaena adındaki şef, halkını o gece balık tutmaya çağırmıştı. İnsanlar, kıyının her bir köşesinden küçüklü büyüklü kanolarla geldi. Sayısızca meşale yakılarak kanolara yerleştirildi. En büyük balık ağlarını da yanlarında getirmişlerdi.
Sessiz kalmaya gerek yoktu. Ağlar, okyanusun en iyi kısımlarına atılmıştı. Her türden balık oraya gelip ağlara takılıyordu. Meşaleden gelen ışıklar, okyanusa girip çıkan kürekler ve yüzlerce insanın gürültüsü ağların etrafında yankılanıyordu.
Kanolar, gittikçe merkeze yaklaşmaya başladı. Bağrışmalar arttı. İnsanlardan gelen neşeli sesler, dalgaların uğultusunu bastırdı.
Kanalın diğer tarafında, Kauai dağlarının tepesinde balık tutanların sesi yayılıyordu. Uykulu Hau-pu, bu sesleri gittikçe daha fazla duyuyordu. Coşkulu balıkçıların, yaptıklarının Kauai’de nasıl bir etki bırakacağından haberleri yoktu.
Hau-pu’nun fırlattığı büyük kaya parçası gelince kanolar parçalanıp sular altında kaldı.
Şef Kaena ve kanosu, bu enkazın tam ortasındaydı. Kendisiyle birlikte birçok insan orada yaşamını yitirdi.
Dalgalar, uzun bir kara parçası oluşana kadar kumları kıyıya sürükledi. Ölen şefin sağ kalan halkı o bölgeye “Kaena” adını verdi.
Hau-pu tarafından fırlatılan kaya, okyanusun derinliklerine gömüldü. Fakat ucu, şiddetli fırtınalar kocaman dalgalarla kendisine vurduğunda bile suyun üzerinden görünecek şekilde dışarıda kaldı. Yerliler, bu ölümcül kayaya “Kauai Kayası” adını verdi.
Böylece dev kadar güçlü olan bu adamın yaptığı şey ve burun ile kayanın isimlerini nereden aldığı Oahu’da nesillerce anlatılageldi.
IV
Ürkek Gölevez Kalo-Eke-Eke
Mitler, СКАЧАТЬ