Название: Grimm Masalları
Автор: Братья Гримм
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6862-83-8
isbn:
Çok geçmeden kapıya başka bir talip gelmiş. Bunun iki kuyruğu varmış fakat sonu, ilkinden pek de farklı olmamış. Sonra gelenlerin hepsinin, bir öncekinden bir tane daha fazla kuyruğu varmış; birbiri ardına birçok tilki gelmiş fakat hepsi de kovulmuş. Ta ki yaşlı Bay Tilki gibi dokuz kuyruklu bir tanesi çıkıp gelene kadar! Bayan Tilki bunu duyunca neşeyle kediye şöyle bağırmış: “Kapıyı ve pencereyi sonuna kadar aç. Yaşlı Bay Tilki’yi de dışarı at.”
Fakat o sırada yaşlı Bay Tilki tezgâhın altından fırlamış, Bayan Tilki’yle beraber hepsini döverek dışarı atmış.
Yaşlı Tilki gerçekten öldüğünde Bayan Tilki’ye talip olarak bir kurt gelmiş ve kapıyı çalmış, uşak kapıyı açınca kurt öne doğru eğilerek selam vermiş ve demiş ki: “İyi günler, Bayan Kedi. Nasıl oldu da yalnız kaldınız burada? Bugün ne pişiyorsunuz?”
Kedi cevaplamış: “Bembeyaz ekmek ve tatlı mı tatlı süt. İçeri buyurup yemez miydiniz?”
“Çok teşekkürler, Bayan Kedi.” diye cevaplamış kurt. “Bayan Tilki evde mi?”
Kedi:
Acılı hanımım yukarıda,
Hapsetti kendini odasına.
Bay Tilki artık yok diye,
Durmuyor ağlaması da, diye cevap vermiş.
Kurt cevaplamış:
Başka bir koca istemiyor mu,
Kendisini ve evini korumak için?
Kedi pıt pıt yukarı çıkmış, pat pat kapıyı çalmış.
“Bayan Tilki, orada mısınız?” diye seslenmiş.
“Evet, evet kedicik!”
“Aşağıda bir talibiniz var. Gitmesini mi söyleyeyim?”
Bayan Tilki: “Beyefendinin kırmızı kuyrukları ve keskin bir burnu var mı?” diye sormuş.
“Hayır.” diye cevaplamış Bayan Kedi.
“O zaman onu istemiyorum.” demiş Bayan Tilki. Kurt gittikten sonra bir köpek, bir geyik, bir yaban tavşanı, bir ayı, bir aslan ve birkaç tane daha vahşi hayvan gelmiş. Fakat hiçbirinde de merhum Bay Tilki’deki gibi iyi özellikler yokmuş. Bu yüzden de uşak, hepsini reddetmek zorunda kalmış. Sonunda genç bir tilki gelmiş, Bayan Tilki kırmızı kuyrukları ve keskin bir burnu olup olmadığını sormuş.
“Evet, var.” demiş Bayan Kedi. “O zaman onunla evleneceğim.” demiş Bayan Tilki ve uşağına düğün hazırlıklarına başlamasını emretmiş.
Haydi Bayan Kedi; koş, süpür bütün evi
Pencereleri aç, çıkart evden Bay Tilki’yi.
Sonra ye, canının çektiği her şeyi
Hatta git, yakala bulduğun her fareyi.
Bayan Tilki danslar eşliğinde ve eğlenerek genç tilki beyefendiyle evlenmiş, duyduğum kadarıyla hâlâ dans ediyor bile olabilirler.
Tilki ve Kazlar
Bir zamanlar bir tilki, bir sürü şişman kazın bulunduğu bir çayıra gelmiş. Gülümseyerek: “Tam zamanında gelmişim! Sizi art arda yiyebileyim diye, ne de güzel beraberce oturuyorsunuz öyle.” demiş. Kazlar korkuyla gıdaklamış, sıçramış; tilkiye, hayatlarını bağışlaması için zavallı bir şekilde ağlamaya ve yalvarmaya başlamışlar. Fakat tilki hiçbir şey dinlememiş ve demiş ki: “Merhamet diye bir şey yok. Öleceksiniz.”
En sonunda biri cesaret bulmuş ve şöyle demiş: “Eğer biz zavallı kazlar, canlarımızı sana vermek zorundaysak bize sadece tek bir iyilik yap. Günah içinde ölmeyelim diye, son bir kez daha dua etmemize izin ver. Sonra da en şişmanımızı seçebilesin diye kendimiz sıraya gireceğiz.”
“Tamam.” demiş tilki. “Mantıklı bir istek. Gidin, duanızı edin, işiniz bitene kadar bekleyeceğim.”
Sonra ilki, uzun bir duaya başlamış:
“Ga! Ga!” ve o bitirmeyince ikincisi sırası gelene kadar beklememiş, o da başlamış: “Ga! Ga!”
Üçüncü ve dördüncü de onları takip etmiş; sonra hepsi, bir ağızdan gıdaklamaya başlamış. Dua etmeyi bitirdiklerinde hikâye de devam edecek fakat hâlâ dua ediyor ve pek duracağa da benzemiyorlar.
Tilki ve At
Bir çiftçinin yaşlanmış ve artık daha fazla iş göremez hâle gelmiş, sadık bir atı varmış; dolayısıyla efendisi artık ona yiyecek bir şey vermiyormuş ve bir gün demiş ki: “Artık senden bana fayda yok ama sana bir şans daha vereceğim eğer hâlâ bana bir aslan getirecek kadar güçlü olduğunu ispatlarsan sana bakmaya devam edeceğim fakat şimdi ahırımdan çık ve git.”
At çok üzülmüş ve soğuk havadan korunmak için kendisine küçük bir sığınak aramaya, ormana gitmiş.
Orada karşılaştığı tilki ona demiş ki: “Neden başını öne eğmiş, tek başına dolaşıyorsun?”
“Ne yazık ki…” diye cevap vermiş at. “Para hırsı ve sadakat aynı çatı altında barınamıyor. Efendim bunca yıldır ona sunduğum hizmetleri unuttu ve artık iyi çift süremediğimden bana bir daha yemek vermeyecek. Beni kapı dışarı etti.”
“Tek bir şans bile vermeden mi?” diye sormuş tilki. “Verdi ama hiç şansım yok. Dedi ki eğer ona bir aslan getirecek kadar güçlü olduğumu kanıtlarsam beni tutarmış fakat bunu yapamayacağımı bal gibi de biliyor.”
Tilki demiş ki: “Ben sana yardım ederim. Yere uzan, ölmüş gibi gerin ve hareket etme.”
At, tilkinin dediklerini yapmış ve tilki, ini pek de uzakta sayılmayan aslanın yanına gidip şöyle demiş: “Şurada ölü bir at uzanıyor, benimle gelirsen güzel bir ziyafet çekebilirsin.”
Aslan, tilkinin peşinden gitmiş. Birlikte atın yanında dururlarken tilki: “Yalnız burası senin için pek de rahat değil. Onu kuyruğundan sana bağlayacağım ki sen de onu mağarana sürükleyip huzur içinde yiyebilesin.” demiş.
Bu tavsiye aslanın pek hoşuna gitmiş. Uzanmış ve tilki, atı hızla ona bağlasın diye sessiz sessiz durmuş. Fakat tilki aslanın ayaklarını atın kuyruğuna bağlamış, dolamış ve o kadar güçlü sıkmış ki hiçbir kuvvet onu bozamazmış.
İşini bitirince atın omuzuna dokunmuş ve demiş ki: “Çek beyaz at, çek!”
Sonra at, bir anda ayağa kalkmış ve aslanı sürüklemiş. Aslan öyle bir kükremiş ki ormandaki tüm kuşlar korku içinde uçuşmuşlar; at, aslanın kükremesine aldırmayarak onu efendisinin kapısına doğru onu sürüklemiş. Efendisi aslanı görünce aklı başına gelmiş ve ata: “Benimle birlikte kalmaya devam edeceksin.” demiş. Ona ölene kadar da bir sürü yemek vermiş.
Tilki СКАЧАТЬ