Название: Gurur ve Ön Yargı
Автор: Джейн Остин
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6485-35-8
isbn:
Aldığı cevap, “Aslında onu kötü buldum.” olmuştu, “Yerinden kalkamayacak kadar hasta. Bay Jones, onu yerinden kımıldatmayı aklımızdan bile geçirmememiz gerektiğini söylüyor. Yüksek müsaadenizle size biraz daha zahmet vereceğiz.”
“Kımıldatmak mı!” diye bağırdı Bingley, “Lafını bile ettirmem. Ablam da eminim ki kımıldamanın k’sini bile duymak istemeyecektir.”
“Bundan emin olabilirsiniz hanımefendi.” dedi Bayan Bingley soğuk bir nezaketle, “Bayan Bennet bizimle kaldığı sürece olabilecek en iyi bakımı görecektir.”
Bayan Bennet teşekkür etti ve ekledi:
“Kuşkusuz çevresinde bu kadar iyi dostları olmasaydı ne yapardı bilmiyorum, gerçekten çok hasta ve çok acı çekiyor; ama yine de büyük sabır gösteriyor, zaten her zaman öyledir, tartışmasız gördüğüm en tatlı mizaca sahiptir. Diğer kızlarıma sürekli onun yanında bir hiç olduklarını söylüyorum. Çok güzel bir odanız var Bay Bingley, ayrıca o çakıl taşı döşeli yürüyüş yolunun harika manzarasını görüyor. Ülkede Netherfield gibi bir yer daha yok. Umuyorum ki çabuk ayrılmayı düşünmüyorsunuzdur, gerçi kira kontratınız kısa ama…”
Bingley, “Her şeyi çok çabuk yaparım ben.” diye cevap verdi, “Bu yüzden de eğer Netherfield’dan ayrılma niyetim olsaydı beş dakika bile durmazdım. Ama şu anda kendimi buraya ait hissediyorum.”
“Ben de öyle tahmin ediyordum.” dedi Elizabeth.
“Sonunda beni anlamaya başladınız, değil mi?” dedi Bingley yüksek sesle, ona doğru dönerek.
“Ah! Evet, sizi çok iyi anlıyorum.”
“Bunu bir iltifat olarak almayı çok isterdim ama korkarım içi dışı bu kadar bir olmak oldukça acınası.”
“Öyle olabilir ama bundan, sizden daha derin ve anlaşılması güç bir kişinin, daha az veya daha çok saygın olduğu anlamı çıkarılamaz.”
“Lizzy!” diye bağırdı annesi, “Nerede olduğunu unutma ve evde çekmek zorunda kaldığımız o sert tavrını burada da takınmaya kalkışma!”
“Karakter tahlili yaptığınızı bilmiyordum.” diye devam etti Bingley hemen, “Eğlenceli bir uğraş olsa gerek.”
“Evet ama karmaşık karakterler kadar eğlencelisi yok. En azından bu işe yarıyorlar.”
“Taşra böyle bir uğraş için az malzeme çıkartır. Kırsal kesimde karşılaşacağınız insanlar çok sınırlı ve aynı tipte olacaktır.” dedi Darcy.
“Ama insanların kendileri sık sık değişir, öyle ki daima gözlemleyecek yeni bir şeyleri olur.”
“Evet…” diye hayıflandı Bayan Bennet, Darcy’nin taşradan bahsederkenki tavrından alınmış bir biçimde, “Aslında sizi temin ederim ki kırsal alanda da şehirdeki kadar çok şey olup biter.”
Herkes şaşırmıştı, Darcy de bir an kadına baktıktan sonra sessizce kafasını çevirdi. Ona karşı mutlak bir zafer elde ettiğini düşünen Bayan Bennet, galibiyetini perçinledi:
“Kanaatimce Londra’nın dükkânlar ve halka açık yerler dışında taşraya oranla pek de bir üstünlüğü yok. Taşra çok daha hoştur, öyle değil mi Bay Bingley?”
Bingley, “Ben taşraya geldiğimde hiç ayrılmak istemiyorum, şehirde olduğum zaman da aynen öyle. İkisinin de kendilerine göre avantajları var, ben her ikisinde de mutlu olabiliyorum.” diye cevap verdi.
Bayan Bennet, “Tabii… Bunun nedeni de iyi bir karaktere sahip olmanız.” dedikten sonra Darcy’ye bakarak, “Ama bana öyle geliyor ki bu beyefendinin gözünde taşranın bir değeri yok…”
“Aslında yanılıyorsunuz anne…” dedi Elizabeth utanarak, “Bay Darcy’yi çok yanlış anladınız. O yalnızca şehirde karşılaşılabilecek kadar farklı insanın taşrada bulunamayacağını söyledi ki bunun doğru olduğunu kabul etmelisin.”
“Hiç kuşkusuz canım, zaten kimse de aksini iddia etmedi, ancak bu çevrede fazla insanla karşılaşmamak konusuna değinecek olursak, inanıyorum ki buradan büyük olan çok az yer vardır. Yirmi dört aileyle yemek yediğimizi bilirim ben.”
Elizabeth için endişeleniyor olmasa Bingley kendini tutamayıp gülecekti. Ablası ise o kadar kibar değildi ve anlamlı bir gülümsemeyle bakışlarını Darcy’ye yöneltti. Elizabeth, annesine konuyu unutturmak için kendisi yokken Charlotte Lucas’ın Longbourn’da bulunup bulunmadığını sordu.
“Evet, dün babasıyla uğradılar. Ne ince adam şu Sör William, değil mi Bay Bingley? Ne soylu, ne efendi, ne rahat! Her zaman herkesle oturup iki laf eder. Ben görgü diye buna derim. Kendilerini bir şey zannedip ağızlarını açmaya kira isteyenler görgü konusunda tamamen yanılıyorlar.”
“Charlotte sizinle yemeğe kaldı mı?”
“Yok, o eve gitti. Sanırım börek yapmak için yardımı gerekliydi. Şahsen Bay Bingley, ben her zaman üzerlerine düşen işleri yapmasını bilen hizmetçiler çalıştırırım, kızlarım daha farklı yetiştirilmiştir. Neyse, herkesin kendi bileceği iş, Lucas’lar da çok iyi kızlar, sizi temin ederim. Güzel olmamaları ne kötü! Charlotte’ı o kadar da iddiasız bulmuyorum, gerçi o da bizim yakın arkadaşımız ne de olsa.”
“Çok hoş bir genç hanıma benziyor.” dedi Bingley.
“Ah tabii, orası öyle ancak pek de çekici biri olmadığını kabul etmek gerekiyor. Leydi Lucas bunu kendisi sık sık söylemiş ve Jane’in güzelliğinden dolayı bana imrenmiştir. Kendi evladımla övünmüş gibi olmayayım ama şu da kesin ki Jane’den daha güzelini bulmak zordur. Bunu herkes söylüyor. Kızım diye söylemiyorum. Henüz on beş yaşındayken şehirdeki kardeşim Gardiner’ın orada bir bey vardı, ona öyle âşıktı ki yengem biz gitmeden kızıma evlenme teklif edeceğinden emindi. Ama etmedi. Herhâlde çok genç olduğunu düşündü. Yalnız ona öyle şiirler yazardı ki görmeliydiniz, çok güzeldi!..”
“Sonra da sevgisi sönüverdi.” diye atıldı Elizabeth, “Böylelerini çok gördük, aşkı bu biçimde tükenenleri… Acaba şiirin aşkı tüketmekteki başarısını ilk kim keşfetti!”
“Ben ise şiiri hep aşkın gıdası2 olarak düşünmüşümdür.” dedi Darcy.
“Güzel, güçlü, sağlıklı bir aşkta bu olabilir. Zaten güçlü olan bir aşkı her şey besler ama ufacık, incecik bir meyil ise söz konusu olan, tek bir güzel sone bile eminim ki onu yok etmeye yetecektir.”
Darcy СКАЧАТЬ
2
Burada Shakespeare’in “On İkinci Gece” adlı oyununun “Müzik aşkın gıdası olsa…” biçimindeki açılış dizelerine gönderme yapılmış olması muhtemeldir.