Gurur ve Ön Yargı. Джейн Остин
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Gurur ve Ön Yargı - Джейн Остин страница 5

Название: Gurur ve Ön Yargı

Автор: Джейн Остин

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6485-35-8

isbn:

СКАЧАТЬ hoş tavırları, Bayan Hurst ve genç Bayan Bingley’nin büyük beğenisini kazanıyordu ve anneleri; çekilmez, küçük kız kardeşlerle de -konuşmaya değmeyecek insanlar olarak lanse edilseler bile- tanışmalarını istediklerini en büyük iki kardeşe doğrudan söylemişlerdi. Jane bu ilgiyi büyük bir zevkle karşılamıştı ancak Elizabeth bu kadınların insanlara davranışlarını -ablasını bile zar zor kabul etmişlerdi-ve kendini beğenmişliklerini bir kez daha görmüş, onlara bir türlü ısınamamıştı; gerçi erkek kardeşlerinin ona hayranlığının da etkisiyle Jane’e gösterdikleri gitgide artan inceliğin bir değeri vardı. Bu, genellikle her karşılaşmalarında belli oluyordu, adam kıza hayrandı ve Elizabeth’e göre aynı oranda belli olan bir şey daha vardı: Jane daha ilk dakikadan Bay Bingley için verdiği karara boyun eğiyordu ve ona ileri derecede âşık olmak üzereydi. Ama ablası bu gerçeği herkesin fark etmeyeceği kanaatindeydi ve bu onu mutlu ediyordu. Çünkü Jane güçlü duygularının etkisinde kalan, iyi huylu, her davranışından neşe fışkıran bir yapıya sahipti ve bütün bunlar da küstah insanların kuşku duymasına engel olacaktı. Elizabeth bu düşüncelerinden arkadaşı Charlotte’a bahsetmişti.

      “Böyle durumlarda herkesi aldatabilmek hoş bir şey olabilir.” dedi Charlotte, “Ama duygularını bu kadar saklamak bazen insanın zararınadır. Bir kadın duygularını hoşlandığı adamdan da aynı beceriyle gizlerse onu kendine bağlama fırsatını kaçırabilir, o zaman hiç kimsenin bir şey sezmediğini düşünmek pek acıklı bir avuntu olur. Her sevgide minnetin veya kibrin o kadar büyük rolü vardır ki yeni doğmuş bir sevgiyi başıboş bırakmaya gelmez. Başta hepimiz özgürüzdür. Ufak bir gönül kayması kadar doğal ne olabilir ki? Ancak karşısındakinden cesaret almadan gerçekten âşık olabilecek kadar pişkinlik gösterebilen azdır. Bingley, kardeşinden kuşkusuz hoşlanıyor ama Jane ona cesaret vermezse duyguları hoşlanmadan ileri gidemez.”

      “Ama doğasının izin verdiği kadar cesaret veriyor ona. Ben bile ona bambaşka baktığını görebiliyorsam, adamın görememesi için ahmak olması gerek.”

      “Unutma Eliza, o Jane’in huyunu senin kadar iyi bilmiyor.”

      “Ama bir kadın, bir erkekten hoşlanıyorsa ve bunu saklamak için çaba sarf etmiyorsa erkek bunu fark eder.”

      “Kadını yeterince görüyorsa evet, ama Jane ve Bingley yeterince sık görüşüyor olsalar da asla birlikte uzun saatler geçirmiyorlar ve birbirlerini hep büyük, karmaşık topluluklar içinde gördükleri için birlikte oldukları her zamanı iyice tanışıp anlaştıklarına yormak yanlış olur. Jane bu yüzden onun dikkatini çekebileceği en ufak zaman dilimini bile en iyi biçimde değerlendirmeli. Onu avcuna aldığı zaman âşık olmak için istediği kadar zamanı olacak.”

      “Planın güzel…” diye karşılık verdi Elizabeth, “İyi bir evlilik yapma arzusu dışında bir şey söz konusu değilse tabii… Benim zengin koca veya herhangi bir koca bulma niyetim olsaydı kesinlikle bunu uygulardım. Ama Jane’in hissettikleri böyle şeyler değil, plana göre davranmıyor ki! Olayın mantığını geçtim, o şimdi kendi duygularından bile emin olamaz. Adamı yalnızca iki haftadır tanıyor. Meryton’da dört kez dans ettiler, onu bir sabah kendi evinde gördü, o zamandan bu yana da dört kez yanlarında birileri varken yemek yediler. Karakterini anlamak için hiç de yeterli değil.”

      “Öyle değil. Yalnızca yemek yemiş olsalardı, iyi bir damak zevki var mı yok mu ancak bunu anlardı. Ama unutma ki birlikte geçirilmiş bir dört akşam var ortada ve dört akşam da çok şey demek olabilir.”

      “Evet, bu dört akşam, ikisinin de yirmibir oyununu, commerce oyununa yeğlediğini ortaya çıkardı ama diğer önemli konularda çok şeyin ortaya çıktığını sanmıyorum.”

      “Eh…” dedi Charlotte, “Her neyse, Jane’e bütün kalbimle başarılar dilerim. Bence ha yarın, ha Jane adamın karakterini bir yıl incelemiş de ondan sonra evlenmişler, hepsi bir. Mutlu olma şansı her iki durumda da yüksek. Evlilikte mutluluk tamamıyla şans işidir. Taraflar birbirlerinin huyunu suyunu ne kadar iyi bilirlerse bilsinler veya birbirlerine ne kadar benzerlerse benzesinler, bunun mutluluklarına zerre kadar katkısı yoktur. Sonraları huyları birbirinden nasıl olsa ayrılır ve birbirlerinin sinirine dokunurlar, o yüzden yaşamını birleştireceğin insanın kusurlarını ne kadar az bilirsen o kadar iyi.”

      “Beni güldürüyorsun Charlotte, mantıklı konuşmuyorsun. Bunun doğru olmadığını biliyorsun ve sen olsan asla böyle bir yol izlemezdin.”

      Bay Bingley’nin, ablasına olan ilgisine kafa yormakla fazlasıyla meşgul olan Elizabeth; kendisinin, Bingley’nin arkadaşının ilgi odağı hâline geldiğinin zerre kadar farkında değildi. İlk başta Bay Darcy onu hiç güzel bulmamış, baloda hiç beğenmemiş ve bir daha karşılaştıklarında ona yalnızca eleştiren gözlerle bakmıştı. Ancak kendisini ve arkadaşlarını kızın yüzünde neredeyse tek bir güzel noktanın bulunmadığına ikna edişinin üzerinden çok geçmemişti ki o koyu renk gözlerdeki güzel ifadeyi olağanüstü zeki bulmaya başladı. Bu keşfi de en az onun kadar sarsıcı olan diğerleri izledi. Eleştirel yanı, kızda kusursuz simetriyi bozan birden çok ayrıntı bulmuş olsa da endamının ince ve hoş olduğunu kabul etmek zorunda kalmış ve her ne kadar hâli tavrı pek yüksek tabakaya uymuyor olsa da rahatlığı ve neşesine tutulmuştu. Ancak Elizabeth bunların hiç farkında değildi, ona göre adam hiçbir yere ayak uyduramayacak ve kendisini de dans edecek kadar çekici bulmamış birinden ibaretti.

      Darcy onu daha yakından tanımak istiyordu. Onunla sohbet etmenin ilk adımı, kızın diğer insanlarla olan konuşmalarına katılmak oldu. Böylelikle ilgisini çekmeyi başardı. Büyük bir topluluğun bir araya geldiği Sör William Lucas’ın evindeydiler.

      Elizabeth, Charlotte’a, “Bay Darcy, Albay Forster’la konuşmamı dinleyerek ne yapmaya çalışıyor?” diye sordu.

      “Bu, yalnızca Bay Darcy’nin cevaplayabileceği bir soru.”

      “Yalnız bunu biraz daha sürdürürse gidip ona niyetinin ne olduğunu anladığımı söyleyeceğim. Çok alaycı bir bakışı var ve küstahlaşmazsam çok yakında ondan korkmaya başlayacağım.”

      Çok geçmeden Darcy’nin yanlarına yaklaştığını görmeleri üzerine Charlotte -Darcy konuşmaya neredeyse hiç niyetli görünmüyor olsa da- arkadaşına böyle bir konu açamayacağını söyleyince Elizabeth derhâl galeyana gelip döndü ve dedi ki:

      “Bay Darcy, sizce de az önce Albay Forster’ın Meryton’da balo vermesi için başının etini yerken kendimi olağanüstü iyi ifade etmedim mi?”

      “Hem de ne enerjiyle… Ama bu konu hanımları her zaman coşturur zaten.”

      “Bizlere karşı çok acımasızsınız.”

      “Başının eti yenme sırası şimdi bizim kıza gelecek.” dedi Charlotte, “Ben piyanoyu açıyorum, sen gerisini biliyorsun.”

      “Ne tuhaf bir arkadaşsın! Herkesten önce benim çalıp söylememi istersin! Müzik yeteneğimle övünecek biri olsam, benim için senden değerlisi olmazdı. Ama şu durumda, en iyi sanatçıları duymaya alışık insanların önünde oturmamayı kesinlikle yeğlerim.”

      Charlotte’ın ısrar etmesi üzerine, “Peki, olacaksa olsun madem.” diye ekledi ve Bay Darcy’ye ölümcül bir bakış atarak, “Buradaki herkesin bildiği, eski, güzel bir söz vardır: ‘Nefesini yemeğini soğutmaya СКАЧАТЬ