Название: Bozkırın Ulu Ozanı Jambıl Jabayev
Автор: Mirzatay Joldasbekov
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6853-38-6
isbn:
Batıda ise, Jambıl’ın çok sevdiği ve şiirlerine de konu olan Kulansaz bölgesi adeta Maytöbe ile kucaklaşarak Suvıktöbe’nin zirvesiyle birleşmektedir.
Suvıktöbe’den sonra Alatav etekleri Korday sırtlarıyla kendini tamamlar. Şapıraştı-Ekeyler boyundan gelen halkı yaz aylarında Kulansaz ve Suvıktöbe yaylalarında sürülerini otlatır, kışı ise Bayğara ve Han Jambıl dağlarının eteklerinde geçirirlerdi.
Sarıbay Biy (Bey) Aydosulı
Kazak bahadırıdır. Çocukluğundan itibaren halkının azatlığı ve ülkesinin bağımsızlığı arzulamıştır. 1860 yılında General Kalpakovskiy ile birlikte Hokand Hanlığının hükümdarı Kudiyar’a karşı savaşmıştır. Dehası ve kabiliyetlerinden dolayı Kazak halkı onu kendine biy (bey) olarak seçmiştir. Herhangi bir anlaşmazlıkta Sarıbay sabrı ve adaletiyle öne çıkmıştır. Kazak halkında yaygın kullanılan “Sözün özü, altındır” şeklinde kullanılan halk sözünün Sarıbay Biy’e ait olduğu ileri sürülür. O gerçek bir söz ustası olmuş, halkı onun sözüne itibar etmiş, beyliğinde hiç kimse onun kararlarına aykırı hareket etmemiştir.
Halk üzülse ezelden
Aklına batur gelir
Yiğit çözer düğümü
Dertlere derman olur
Yağmalanan şaşırır
Başını yerde bulur
Genç yetişkin, bahadır
Halkın hakkını alır
Aslan kalpli Suranşı
Kabrin yücede kalır
Ozan Jambıl 1846 yılının Şubat ayı sonunda tam da Han Jambıl Dağları’nın eteklerinde çetin bir kış soğuğunda dünyaya gelmiştir. Yakın akrabalar geleneklere göre, yeni doğan çocuğa bir isim koymak için toplandıklarında Jambıl’ın dedesi Istıbay onlara şöyle seslenir: ‘Sevgili kardeşlerim, bildiğiniz üzere Şapraştı soyunun insanları iki ayrı bölgede varlıklarını sürdürmüşlerdir. Yazları Kulansaz yaylalarına çıkmışlar, kışları ise kendilerini koruyan Han Jambıl Dağlarını yurt edinmişlerdir.
Halkımızı çatısı altında himaye eden, kötü hava şartlarından, çetin ve acımasız kışın soğuğundan koruyan, düşmandan gizleyen bu dağ, bizim için kutsal bir mekândır. Bu dağın adını torunuma veriyorum, adı Jambıl’dır. O da bu dağ gibi halkının ulu koruyucusu, savunucusu olsun!’diyerek, bu ismi aksakal bebeğin kulağına üç kez ezanla seslenerek, hayırduasını verir.
Jambıl dünyaya gözünü açtığında, Jetisu Hokand Hanının himayesinde idi.
Dünya mazlumların sesine kulak vermez. Bir taraftan zenginler yılan gibi kanlarını emerken, diğer taraftan sinsi ve kurnazlar kargalar gibi halkı gagalayıp soymaktadırlar. Bu baskılara daha fazla dayanamayan Kazak halkı ise ağır haraçlar ödemeyi reddederek atına biner. Savrık, Suranşı, Andas, Sarıbay bahadırlar ordu toplayarak, halkı Hokand Hanın adamı olan Kanatşı’ya karşı mücadeleye çağırırlar. Halkın birlik mücadelesinde bu bahadırlar büyük rol oynamıştır.
Savrık ve Suranşı yakın akraba çocuklarıdır. Savrık yaşça daha büyüktür, Suranşı bir asker olarak yetiştirilmiştir. 60 yaşında Suvıktöbe eteklerinde hayata közlerimi yumar. Suranşı (1815-1864) kahraman kişiliğe, sebatlı ve kararlı yapıya, uzun ve iri bir vücuda sahiptir. Esmer yüzünün sol tarafında çiçek hastalığından kalmış izler, gür sesi ve sivri dilli olmuştur.
Onu göğe çıkaran
Ne ev vardı ne asa
Uçkoñur’a yaz çıkar
Kışta göçer Arıs’a,
Şapıraştı boyuydu
Boyu gökten az kısa
Babası Kaşke idi,
Büyük dede Karasay,
Akrabası Savrık
Hasım görse eder hay!
Soydan gelen yiğitlik
Kesilmeden akan çay
Ulu boydan Kazak’ın
Yelsiz yanı vay ki vay!
Yelli yanı bir saray
Bunun gibi yiğide
Yaddan konuk gelince
Konuğuna bir kap aş
Bulamazdı pek kolay
Halk göç ettiği zaman,
Onun köyü taşıtsız
Dulat, Alban, Bayulı
Giderken alay alay
O kalırdı tepede
Tüfeğiyle kuş vurup,
Kartalla geyik yorup,
Yaşıyordu orada
Bir komşusuz dolunay
Halk özledi baturu
Yatsa bile ırakta
Yakın olsa Suranşı,
Sesi duyup yürekte
Çok diyerek düşmanı
Beklemezdi durakta
Böyle hasmın çoğunu
Birkaç defa yenmişti
Sanki kordu ocakta
Sinip gelen düşmanı
Fark etmedi sıcakta
Halk telaşla çaresiz
Dağda yatan yiğide
Bu haberi demeye
Ulak arar bucakta
Kariboz, kart Bavke
Atlarını terletip
İz görmemiş yamaçta
Dörtnala at sürerek,
Söz taşırlar kucakta
Düz gideyim deseler
Önde düşman nice er,
İli boyuna inip
Korday ile döndüler.
“Suranşı-Savrık Bahadırlar”, A. İskakov
Suranşı Bahadır (Batır)
XIX. asırdaki Kazak bahadırları arasında Suranşı Bahadır’ın yeri ayrıdır. O Şapıraştı boyundan çıkan meşhur Karasay Bahadır’ın neslinden gelmektedir. Jetisu’nun namlı ozanları Süyinbay ve Jambıl onun bahadırlığını “Suranşı Batır” adlı kahramanlık destanıyla anlatmıştır.
Suranşı Batır 1815 yılında Verner Bölgesine bağlı Karğalı köyünde dünyaya gelir. Onun büyükbabası Türkmen ile dedesi Davlet Çongarlar ile savaşta halkını koruyarak, topraklarını düşmanına etmemiş, tanınmış bahadırlar, СКАЧАТЬ