Özbek Edebiyatı Yazıları. Karakaş Şuayip
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Özbek Edebiyatı Yazıları - Karakaş Şuayip страница 42

Название: Özbek Edebiyatı Yazıları

Автор: Karakaş Şuayip

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6494-95-4

isbn:

СКАЧАТЬ binlerce nizamî mektebin, eskiden yayımlanan ve hâlâ yayın faaliyetlerine devam eden yüzlerce İslâmî gazete ve derginin bütün yazar ve müdürleri, bu zâtın öğrencileridir. Aynı şekilde bugün Rusya Müslümanları arasından çıkan her gazeteci, her muallim, her Usûl-i Savtiyye mektebi öğrencisi ve her gazete yazarı, merhumun dolaylı olarak öğrencileri sayılırlar. Yani, büyük üstadın bugün Rusya Müsümanları arasından ulemâ, yazar, muallim ve okuyuculardan ibaret milyonlarca öğrencisi vardır. Hem de nasıl öğrenci!? Bunlar otuz seneden beri daima ondan ders okuyan öğrencilerdir. Bu öğrenciler, ömürlerinin sonuna kadar üstadın mukaddes nefesi sebebiyle ilelebed câri yüce fikirlerinden ders ve feyz alacaklardır. Kısacası İsmail Bey Hazretleri, otuz seneden fazla süren eğitim devresinde, milyonlarca Müslümana ders verdi. Şimdi onun fikirleri ve ruhu sayısız ve sonsuz Müslümana irfan dersi vermektedir… Rusya Müslümanları arasından böyle başka bir zât çıkmamıştır. İşte bu emsâlsiz insan, bu sene 5 Zilkâde (12 Eylül)’de bu fâni âlemden göç ederek Müslüman dünyasının bütün irfan sahiplerini elem ve kedere gark etti. Allah’ın engin rahmeti onun üzerine olsun.” (B. Kâsımov, Mahmudhoca Behbudiy, s. 162-164.)

      14

      S. Mirveliyev, age., s. 12.

      15

      Begali Kâsımov, “Cedidçilik, Ayrım Mülâhazalar”, Milliy Uyganış ve Özbek Filologiyası Meseleleri, s. 20.

      16

      Özbekistan Sovyet Ensiklopediyası-II, Taşkent, 1972, s. 203.

      17

      Hürriyet, 26 Ocak 1918, yay. Narmurad Avazov, Fen ve Turmuş, 11-1991, s. 13.

      18

      Abdurauf Fıtrat, Çin Seviş, Taşkent, 1996, s. 33.

      19

      Çolpan, Yene Aldım Sazımnı, Taşkent, 1991, s. 401.

      20

      Begali Kâsımov, Ceditçilerin tiyatroya olan ilgilerini izah ederken bu dönemin temsilcilerinden Abdullah Avlânî’nin 1924 tarihli Tercime-i Hâl’inden şu ifadeleri nakletmektedir: “1913 yılından başlayarak halkın gözünü açmak ve medeniyete yakınlaştırmak için tiyatro işlerine girişip Taşkent’te birkaç temsil verdikten sonra bütün Fergana’yı dolaşıp her şehirde temsiller verdik. Bu sırada bizim maksadımız, zâhirde tiyatro ise de, bâtında Türkistan gençlerini siyasî bakımdan birleştirmek ve inkılâba hazırlamaktı.” “Ceditçilik-Ayrım Mülâhazalar”, Milliy Uyganış ve Özbek Filologiyası Meseleleri, s. 21.

      21

      Şühret Rızayev, Cedid Draması, Taşkent, 1997, s. 49.

      22

      İsmail Tölek Andicâniy, XX Asr Özbek Edebiyatı, Andican 1993, s. 36; Pederküş piyesinin Türkiye Türkçesindeki neşri için bk.: Şuayip Karakaş, “Türkistan’da İlk Tiyatro Faaliyetleri ve Pederküş Piyesi”, Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi / Manas Universiteti Koomduk İlimder Curnalı, Sayı: 2, s. 162-186.

      23

      Ş. Rızayev, age., s. 53.

      24

      Ş. Rızayev, age., s. 55.

      25

      Ş. Rızayev, age., s. 57.

      26

      Ş. Rızayev, age., s. 59.

      27

      Behbûdî Efendi, “Teyatr Nedür?” (Ayna, 1914, nu. 29, s. 550-553) adlı yazısında, tiyatrodan ne anladığını şu şekilde ortaya koymaktadır: “Tiyatro nedir? Tiyatro ibret alınan yerdir, tiyatro dinî nasihat edilen yerdir, tiyatro terbiye yeridir. Tiyatro öyle bir aynadır ki, somut bir şekilde ve açıkça sergilediği genel durumdan görmeyenler işiterek, sağırlar görerek etkilenir. Kısacası tiyatro, nasihat ve ikaz edici, ayrıca zararlı örf ve âdetlerin çirkinliklerini ve zararlarını açıkça göstermektedir. Hiç kimseye boyun eğmeden doğruyu söyleyen ve açık hakikati bildirendir. Aynı zamanda bir temâşâ yeridir, gönül eğlendirendir, millî ve edebî cemiyetlerin esasıdır. İlerlemiş olan milletler, tiyatrolarını terbiye ve ibret mektebi olarak adlandırıyorlar. İlerlemenin en önemli sebeplerinden birisinin de tiyatro olduğunu söylüyorlar. Tiyatroların, güzel ve çirkin âdetlerin sarraf ve tenkitçisi olduğunu bildiriyorlar. İnsanları etkilemek sûretiyle daha çok iyilik etmelerine sebep olmak için âdetlerin fayda ve zararlarından hâsıl olan neticeleri, tiyatro salonunda olduğu gibi gösteriyorlar. Her devrin kendine göre bir hesaplaşma usûlü vardır. Bu devirde tiyatro salonları, kötü ve zararlı âdetleri hesaba çekerek ve tenkit ederek kötü ve çirkin taraflarını halka gösteren nasihat edici bir mekândır. Tiyatro sahnelerinde sergilenen trajik, komik veya dramatik hadiseler, halka tasvir edilerek gösterilir. Tiyatroda tasvir edilen hadiselerdeki kötülük veya iyiliğin ortaya çıkış şeklini ve sebeplerini idrâk edip ibret almak, kötülükten uzaklaşarak iyiliğe yönelmeye sebep olur.

      (.....) Kısaca tiyatro, bir çeşit mektep hükmündedir. İlerlemiş olan milletler arasında tiyatro o kadar gelişmiştir ki, her gün bir yeni eser yazılarak sahneye konulur. (.....) Sahneye konulan eserin eksik veya fazla taraflarını, millî hayatın dışında kalan kısımlarını yazarlar, gazeteler vasıtasıyla tenkit etmektedirler. Halkın hoşuna gitmesi veya gitmemesi hâlinde eserin yazarı da memnun veya mahzun olur. Eser güzel olursa, herkes yazarını tebrik eder, onun da şöhreti artar. Bu durum, diğer yazarları da harekete geçirir, güzel eserlerin yazılmasına vesile olur. Bir tiyatro eseri için yazarın nasıl iyi düşünebilen, zarif ve nazik biri olması icap ederse, oyuncuların da güçlü, temsil kabiliyetleri yüksek ve her şeyi âdeta kendi nefislerine mâl ederek gösterme gayreti içersinde ve nüktedan olmaları gerekir. Avrupalılar, farklı bir sanat olan oyunculuk için de ayrı bir mektep açmışlardır.

      Sözün kısası, tiyatro salonları, maskaralık edilen değil, bilâkis ibret alınan bir yerdir. Oradaki oyuncular da ‘maskara’ değil, ahlâk öğretmenidirler. İlerlemiş olan toplumlarda oyuncular kibar ve itibar sahibi insanlardır. Bilhassa kendi şahsî menfaati için değil de mektep ve millet menfaatine oyunculuk edenlerin değeri iki kat fazladır. (.....) Bazı vatan ehli olan kalem sahiplerinin tiyatro eseri yazmakla meşgûl oldukları işitilmektedir. Onların eserlerini dört gözle bekliyoruz.” (B. Kâsımov, Mahmudhoca Behbudiy, s. 150-152.)

      28

      Ş. Rızayev, age., s. 25; Hemdem Sâdıkov, Rüstembek Şemsütdinov, Pâyan Revşenov, Kameriddin Usmanov, Özbekistannıŋ Yeŋi Tarihi-Birinçi Kitab-Türkistan Çar Rassiyası Müstemlekeçiligi Devride, Taşkent, 2000, s. 277.

СКАЧАТЬ