Dramalar I. Mar Bayciev
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Dramalar I - Mar Bayciev страница 8

Название: Dramalar I

Автор: Mar Bayciev

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6981-47-8

isbn:

СКАЧАТЬ Hepsini bir şişeye koydum. Ağzını sıkıca kapattım ve gömdüm. Evliliğimizin ellinci yıl dönümünde açacağız.

      Gülsün: (Mutlulukla tebessüm eder ve kafasını Erkin’in göğsüne yaslar.) Biliyor musun şu an ne düşünüyorum?

      Erkin: Ben de diyorum ne zaman bozulacak bu an! Ne düşünüyorsun söyle de ağlayalım!

      Gülsün: Bir iki saat sonra düğünümüz başlayacak. Hayatlarımız birleşecek. Kaderlerimiz ortak olacak. Resmî olarak karı koca olacağız… Diyorum ki ant içelim…

      Erkin: (Güler.) Ne? Ant mı?

      Gülsün: Evet, ant!

      Erkin: Ne diyeceğiz?

      Gülsün: Sonsuza kadar dost olarak kalacağımızı yeminle bağlayacağız!

      Erkin: Kendi karımla, dost?

      Gülsün: (Ciddi) Evet, ne var bunda şaşıracak!

      Erkin: Beraber yaşayıp da dost olmamanın imkânı var mı?

      Gülsün: Dost! Yani birbirimizden hiçbir şey saklamayacağız, beraber sevinip beraber üzüleceğiz. Beraberce endişeleneceğiz.

      Erkin: Şimdi anladım! Beni affet meleğim. (Tiyatroda oynuyormuşçasına kadının önünde diz çöker, elini sunar.)

      Gülsün: (Elini çocuksu bir küskünlükle Erkin’e uzatır.) Şaka yapmasana canım!

      Erkin: Tamam! Hangi ahvalde, hangi zamanda olursam olayım hep beraber olacağımıza, senden hiçbir zaman bir şey saklamayacağıma, kaygını, üzüntünü, sevincini ve mutluluğunu her zaman seninle paylaşacağıma ant içiyorum! Hadi bakalım sıra sende!

      Gülsün: Ben de ant içiyorum! (Biraz durur.) Mutlu olacağımıza inanıyor musun Erkin?

      Erkin: İnanıyorum, ya sen?

      Gülsün: (Endişeyle) Ben de inanıyorum!

      Erkin: Hem… Gözlerin hiç de öyle demiyor! Sesinde inanmayan bir ton var!

      Gülsün: Hayır, inanıyorum ama nedendir içimden bir ses yanlış bir şeyler var diyor!

      Erkin: (Şakayla) Gülsün, bırak şu batıl inanışları, ben ateistim!

      Gülsün: Karşılaşmamız ve beraber olmamız sihirli bir masal gibi olmadı mı? Mutluğu ve huzuru aniden bulunca… Hâlâ inanamıyorum. Sana taşındıktan sonra da olana bitene bir türlü inanamadım. Benim kocam olduğuna, burasının benim evim olduğuna alışamadım. Sabahları gözümü açıp uyanmak istemiyorum. Ya bu benim gerçek hayatım değil de bir rüyaysa ne yaparım diye korkuyorum.

      Erkin: Seni çok seviyorum ve her gün seni sevmeye, daha çok sevmeye devam edeceğim. (Hayal kurar gibi…) Mutlu olman için elimden gelen her şeyi yapacağım. Bizim mutlu bir ocağımız, sağlıklı ve güzel çocuklarımız olacak. Fakat bir şartım var. Utanmadan, sıkılmadan ne kadar doğurabilirsen o kadar doğur! Anlaştık mı?

      Gülsün: (Güler.) Anlaştık.

      Erkin: On yıl sonra öğrencilerim büyüdüğünde burada bir müzik okulu açtıracağım ve ilk müdürü ben olacağım. Kendi öğrencilerimden bir senfoni orkestrası kuracağım. Bizim minik şehrimizin insanları Baha, Bethoven, Şostakoviç’in müziklerini dinleyecek. Ben de beste yapacağım. Orkestrama şeflik yaptığımda sen o güzelim siyah gece elbisenle en önde oturacaksın, yanında da çocuklarımız oturacak. Ve ben sahnede senin o heyecanlı nefes alışverişini duyacağım!

      (Arkasını dönüp sanki bir orkestra varmış gibi ellerini orkestra şefi edasıyla hareket ettirmeye başlar. Görünmeyen orkestra Bethoven’ın beşinci senfonisini çalmaya başlar.)

      Gülsün: (Gözlerini kapatıp hayal eder.) Ne kadar güzel! (Bu sırada telefon çalar ve hayali yarım kalır.)

      Erkin: (Ahizeyi alır.) Efendim! Evet, Oo! Ne kadar dedin? On iki mi? Hepsi de beyaz! Ne zaman? Bir saat sonra! Ya hu, bir dursana durduğun yerde! (Ahizeyi aceleyle eliyle kapatıp) Bak sen şuna! Senin şu serseri kardeşin başımıza yine iş çıkardı. On iki tane beyaz Jiguli34 bulmuş nereden bulduysa. Hacı muratları süslemiş, güllerle çiçeklerle donatmış, dört tane de kırmızı motosiklet bulmuş. Motorlara dört tane de zurnacı oturtmuş. Şehirde turlayacak, sonra ikimizi Dostluk kafeye bırakacaklarmış.

      Gülsün: Of, bu oğlanın sürprizleri bitmez ki! Ne yapacağız şimdi?

      Erkin: Ne yapacağız, dediklerini yapmaktan başka çare yok. Gençleri küstürmeyelim. Arabalar birazdan evin önüne geleceklermiş. (Ahizeyi kulağına götürür.) Teşekkürler kayınço! Ablan çok sevindi. Orkestrada durum nedir? Davulcu mu yok? Tamamdır. Onu ben hâllederim. (Ahizeyi yerine koyar.) Davulcunun başı ağrıyormuş. Bir başkasını bulmam lazım.

      Gülsün: Orkestranın ne gereği vardı? Hem çok pahalı.

      Erkin: Hanım, ben müzik adamıyım. Düğünümde orkestra olmasın mı? Gören, duyan da her yıl evlendiğimi sanır. Orkestra bir tarafa televizyondan bile geleceklermiş.

      Gülsün: A…a! Kim çağırdı onları?

      Конец ознакомительного фрагмента.

      Текст предоставлен ООО «Литрес».

      Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

      Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

      1

      Narozya, A. (2015). Mar Bayciev Dramaturjisinde Melodram Türünün Poetikası, Teke, 4/2. s. 667-683.

      2

      Cigitov, СКАЧАТЬ



<p>34</p>

Murat 124 marka otomobillerle ayırt edilemeyecek kadar benzer Rus yapımı otomobil.