Yabancı. Dinis Bülekov
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Yabancı - Dinis Bülekov страница 18

Название: Yabancı

Автор: Dinis Bülekov

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6981-92-8

isbn:

СКАЧАТЬ Sokağı’nın en yüksek yerinde, Nurihanov’un evi. O büyük, geniş yapılmış. Ondan sonra şehirdeki okulun müdürü yer almış, parti komitesi sekreteri Kutlubayev’in evi. Ondan sonra mağaza müdürününki. Hatta başkanın şoförü olan delikanlı Zöfer’e de yer ayrılmış. Mağaza müdürünün yanına, traktörle sürükleyerek, ağaç getirip bırakmış. Yontup hazırlamak gerek. İşte bu Zöfer’den başlıyor gençler sokağı. Zöfer’e kadar Kolhoz Sokağı tek taraflı, başkanların karşısında oturan yok. Sonrasında, güzel evler iki taraflı dizilip gidiyor.

      Zöfer boş vaktinde işte bu kendine ayrılmış olan yere gelerek arabasını durdurup, içinden de planlar yapıp, ağaçlarına bakıyor. Yerini de enine boyuna kaç kez adımlayıp ölçmüştür. Hatta daha yakına giden biri ev için belirlenen yere kısa direkler çakıldığını da fark eder. Ancak, bu Gilman Ağabey’i yani. Bırakmıyor ki. Haydi, ben çalışırken baş göz edeyim, sen benim öz kardeşim gibisin, diyor.

      Zöfer patronunu ilçe merkezinden alıp dönünce onu idare karşısında indirdi ve buraya gelmek için acele etti. Arabası kaldı. Gilman Ağabey’i şuna alışmış: Zöfer gerekli olduğu zaman çıkıyor ve sinyal veriyor. E, şimdi Zöfer böyle bir zamanda ortadan kaybolamaz. Hemen gelip yetişir. Çok dikkatli bir kulak o. Bir gün de şöyle; tekeri değiştirirken anahtar sıkışıp baş parmağını sıyırdı. Sardırayım diye sağlık ocağına girdi. Hemşire kızcağız ilgileniyor; parmağını alkol ile mazottan temizleyip tentürdiyotla silmeye başlamıştı ki, arabanın kornası duyuldu. Bir uzun korna, sonraki çok kısa… Hemşireyi şaşırtarak, onun bantla bağlamasını da beklemeden çıkıp gitti Zöfer.

      – Hey, sabırsız, dalkavuk!… – diye haykırdı hemşire. Haydi birileri için o dalkavuk olsun, lakin Gilman Ağabey’i onu işte böyle hızlı, zeki, verilen işi tam yerine getirmeyi bildiği için beğeniyor. Zöfer öğrenmişti. Eğer iş acil olmasa, Gilman Ağabey’i uzun olarak bir kez kornaya basıyor, dizgini daha kısa tutması gerekse iki uzun korna. Bu uzun kornaya kısası eklense – alarm! Göz açıp kapayıncaya kadar gelip yetişmek gerek.

      Başkanın huyunu, kabul odasında sadece birkaç aydır çalışmakta olan Nefise de öğrenmişti. Onun zekiliğine pek çok kez Zöfer de hayret ediyor. Galiba, başkanlara sekreter olmak için özel siparişle mi doğmuş ne. Üstü başı, boyu posu, konuşması, gelen kişiyle kendine çekebilmesi! Vay vay, Gilman Ağabey’i bu özellikleri de önceden görebiliyor. Böyle güzele karşı söz de söyleyemiyordur giren kişi. Daha önce başkanlar kapı önüne dana büyüklüğünde it tutmuş. Patronu izin vermezse, o, uzattığı ön ayaklarının üzerine başını koyup odada ne olduğunu gözetleyerek yatar sadece. Onun bütün işi bu yatma. Çünkü herkes, gerektiği anda itin ite dönüşeceğini iyi biliyor. Bunun için itle de, patronuyla da dalaşmayı gereksiz görüyor. Galiba bu moda geçmiş, eskimiş. Zamaneler değişiyor işte. Şimdiki başkanlar kabul odalarında böyle güzel hanımları oturtuyor, hatta bir kötülük düşünüp, değil ağzını açmayı, gözlerini kaldırıp bakmayı bile uygun bulmuyorsun bazen. Patronunu gezdirirken böylelerini ilçe merkezinde de gördü o.

      Zöfer işte bu Nefise’ye bakmaya çalışıyor. Kimse görmediğinde şaka yapsa, diğeri:

      – Nu pryam, bu Zöfer’i, – diyor, güzelce gülümseyip. – Çok takılırsan Gilman Semirhanoviç’e söyleyiveririm…

      Korkuyor Zöfer. Söyleyivermesin de. O anda bitti demektir bu. Gilman Ağabey’inin keyifsiz bir anına rast gelsen, hiç de ucuz kurtulamaz. Öğrenirse kovar, çıkarır işten. E, şimdi onun yerini almaya atılıp duran delikanlılar barajı kapatacak kadar. Gilman Ağabey’inin ilçe çevresindeki saygısı akıl almayacak kadar büyük. Nereye gitseler, onları kucak açıp karşılarlar. Patronun değerli olunca şoförüne de bulaşıyor, yani hürmet dedikleri. Başka başkanların şoförleri ona gıpta ederek bakıyor.

      – İşte, Nurihanov’un şoförü…

      – Evet, Zöfer mi adı da?

      – Arabanın yine iyisini almışlar.

      Böyle konuşmaları çok duyuyor Zöfer. Bunun için de arabalarını yenisiyle değiştiriyorlar. Eski UAZ iki yıl bile çalışmadı, onu Kutlubayev’e verdi Gilman Ağabey’i. Kendine de daha iyisini, yenisini aldırdı. Bir zamanlar Zöfer’e bu araba için belgeleri devrederken soru sordular:

      – Niye patronun yeniden yeniye geçiyor, nefsi doymuyor?

      Zöfer düşünmeden:

      – Bizimki çabuk bozuluyor, biz ekin tarlasına, sürülen yere çok gidiyoruz, – diye cevapladı. – Başkaları gibi sadece köyün ucundaki çiftliğe de gitmiyoruz. Bütün ilçeyi doyuruyor Nurihanov…

      Bu haber bir gün Gilman Ağabey’ine de ulaşmış. Rahatlayıp sevinip gülmüş o. Elbette Zöfer’in doğruluğundan kıvanç duymuş tabi. Şimdi ev yapsa, tuğlasını da, sacını da, camını da bulup vermeye hazır. Böyle olunca korkma bakalım Nefise’nin sözlerinden. Bunu kız kendisi de iyi biliyor. Bunun için de rahat rahat gülebiliyor o. Çoğu zaman onu türlü işler dolayısıyla gezdirmek de denk geliyor. Böyle zamanlarda kız çok alışıyor, Zöfer’i yakın görüyor. Bu yakınlığın yalnızca dış görünüş olduğunu da iyi biliyor Zöfer. Çünkü onların ikisi de aynı kişiye hizmet ediyor. Sırları ortak, yaptıkları işler, söyledikleri sözler, hatta sevinçleri de… Bir de şöyle; Gilman Ağabey’i, Nefise’yi ilçe merkezine, annesinin, babasının yanına gidip dönmesi için gönderdi onu. Uzun yol onları yakınlaştırır gibi de olmuştu, çünkü Zöfer daha saf, yoksa o mu böyle hissetti. Bir durduklarında imkân bulup şaka yaparak belinden kucaklamıştı, şak – onun yanağına! Sonra özür de dileyemedi. “Nu pryam” diye o kadar sert söyledi ki, onlar geri dönerlerken konuşmadılar. İşte böyle ağzı yandı onun. Bir taraftan iyi de oldu. Yoksa başka şeyler çıkacaktı. Beladan uzak dur.

      Gilman Ağabey’i güzel kadınların kızların kıymetini biliyor. Nefise onların arasında, Zöfer’in düşüncesine göre, en ön sırada yer alıyor. Genç o, güzel…

      İkisi arasında bu konuya yakın haberler çıkınca Gilman Ağabey’i her zaman tek bir söz söylemeyi seviyor:

      – Ostrovskiy ne demiş, kardeşim? Ömür kişiye bir kez verilir, pişman olunmasın değil mi? – Kalanını genelde hatırlayamaz, manalı bir şekilde göz kırpar.

      Bugün patronunun keyfi çok iyiydi. Oyun mu yani, nişan kadar nişan takıp dönsün de. Onların ilçesinde başka hangi kolhoz başkanının nişan almışlığı var? Yok ki. Sadece birisi. O ise Nurihanov. Şöhretli kişi şimdi. Babası kahraman; kendisi nişan sahibi.

      Bu keyifli anında:

      – Kardeşim ürün toplamaya başlayıncaya kadar evini yapalım – dedi. – Ustalarla kendim konuşurum. Para bakımından ne durumdasın ki?

      – Daha az. Ana baba da yaşlı.

      – Kaygılanma, kredi alırsın. Veririm. Taksitle ödeniyor o. Biraz yardım da ayarlarım. İnşa malzemesini hükümet hakkıyla ayarlamak mümkün. Savaş gazisi diyerek, babana yazdırırız. Gelin bulmak gerek…

      Böyle dedi başkan. Zöfer ev yerini yine gözden geçirdi. Arkasından enini boyunu kat kat ölçtü, kısa direkleri taşıyıp, tekrar tekrar baktı. O geziyor, СКАЧАТЬ