Название: Kardeş Sesler 2019
Автор: Анонимный автор
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6852-45-7
isbn:
Belki birkaç yüzyıl sonra üzüm yetiştirmek imkânsız olacak. Yıllar sonra belki de terk ettiğimiz bağları özlerken, İzmir, Manisa, Arapkir ve Ankara’nın bağlarının hayali içimiz de buruk hatırası gözümüzde canlanırken tadı damağımızda, kokusu burnumuzda, dilimizde bir türkü, pencere kenarında bir saksıda üzüm çiçeğini büyütmeğe çalışırken bulacağız kendimizi.
(AYB Edebiyat Akademisi, Deneme Atölyesi 2018)
SORGU
Evdeyim. Küçük mütevazi mutfağım da masamda oturuyorum. Gün sonu yorgunluğumu üzerimde eve girince çıkardığım kabanım gibi askıya asabilmek ve dinlenmek istiyorum. Burası benim alanım olduğunun rahatlığıyla yaslandığım sandalyem önümde çay fincanım bırakmayı hiç düşünmediğim sigaram. Çayımı yudumlarken bir an gözümde canlanan soğuk bir adliye koridoru, ve içimde konuşan kendi sesimdi.
Bugün ve yaşadığım her günün sonunda kendimi ikinci bir ben karşımdaymış gibi sorguluyorum. Bunu neden yapıyordum gün içi yaşadığım olaylarda kontrol edemediğim ya da yeterli olamadığımı düşünüyor olabilirdim bilinçli yaptığımı söyleyemem. Bir öz güven eksikliği olabilir mi, ya da psikolojik, beni iç benliğime götüren bir rahatlama iç güdüsü demeli miyim?Çocukluğuma gidiyorum bir an. Beni bu sorguya götüren bir travma arıyorum. Umutla bir sebep bulmak için biraz gençliğimde dolaşıyorum. Sonra hatıramda ki daha belirgin yıllara geliyorum. Acaba sorgu muhakemem de kendime yalancı şahitlik etmiş olabilir miyim? Neden yaptıklarım ya da yapamadıklarım önemliydi. Önce mi? şimdi mi? Onayladığım ya da eleştirdiklerim mi daha çoktu? Eğer öyleyse şimdi neden kim adına muhakeme yapıyorum. Kim için sorgu sahnesindeyim, ben sıradan bir hayat sürüyordum.
Yoksa bilinç altı oyunum kendimi içimdeki beni önemsediği için mi gün sonu mahkemelerim oturuma açılıyor ve kürsü de 1.ben hakim 2.ben savcı 3.ben sanık sandelyem de oturum başlıyor du. Kendi adalet sarayım da iyi hal gözlemlemesi yapıp gün içi eylemlerime destek ifadeleri veriyorum. Aldığım sorumlulukların yorgunluğu beni mutlu ya da mutsuz ediyordu. Bu yükümlülük isteyerek mi? ya da insan olmanın gereği rollerim olabilirmi? Sorular soruyorum kendime yine cevaplar üretiyordum kendimce.
Gözlemlerim beni küçük bir dünyaya hapsedilmiş ihtimaline yöneltiyor. Neden? Kendi hayatımı yaşamıyor muydum ki bende ki benler birbirini bazen açık bazen gizli gözetliyordu. Hayır, bunların hiç biri değildi. Kavramları ruhumda tam olarak yerli yerine oturtmamış olmalıyım. Peki hangi kavram kargaşaya sebep oldu ya da beni rahatsız eden geleneklerin oluşturduğu benimsemek istemediğim kurallar mıydı veya farkındalığın farkına mı varmıştım?
Bulunduğum yer zaman zemin belki dünyada ki rolüm hafızamda bütünüyle dolduramadığım bir boşluk olabilirdi. Bana ait sadece kişisel tercihlerimi yerleştireceğim özel bir alan. İşte bu alana kendimce tepkisel davranışlarımdı içimdeki mahkemelerim. Gün sonu zihnimde canlandırdığım, sorguladığım ben de ki ben bunu istiyor olmalı.
Hakim yanım davranışlarımı analiz ederken savcı yanım suçluluk psikolojim de gün içi davranışlarım dan beni sorumlu tutuyordu. En cesur ve en sevdiğim ben sanık sandelyem de otururken yüzsüz bir taleple bir kahve molası istedi. Sıcacık fincanım da tüten mis kokulu kahvemi yudumlarken rahat bir tavırla son savunmamı yaptım. Gün içi davranışlarımdan ben sorumluydum ve ben insanım yanlışım doğrularım bana ait, kimseyi mutlu etme mecburiyetim olmadığı gibi hayatımı renklendiren benimle hayatı paylaşan insanları sevdiklerimi incitme bilerek bilmeyerek zarar verme hakkımında olmadığını söyleyip duruşmayı bitirdim.
(AYB Edebiyat Akademisi, Deneme Atölyesi 2019)
GECELER
Bir yalvarış geceye ellerim açık.
Masal mı yaşananlar sonu karışık?
Yıldızlara yürüsem, tutar mı ışık.
Araladım umutla eskiyen geceleri.
Geceler ki uzun, derin bir endişe.
Biçare gidiyorum, sonsuz çöküşe.
Kement atsam boş, gökteki son güneşe.
Geçiyorum yarışla, eskiyen geceleri.
Ne ümit buldum eski korkularım da
Ne ben yanıldım yeni yankılarım da
Bir kıyamet ki sessiz uykularım da
Dikiyorum telaşla, eskiyen geceleri
Yüreğimde ki hasret katran karası
Kanatır içimi yalnızlık yarası
Yakılsın artık bu bahtımın çırası
Yıkıyorum fıratta eskiyen geceleri
Yıldızlar toplayıp, saçlarına taksam.
Tel, tel ayırıp, ellerime dolasam.
Sonra çıkıp dışarı, güllere koşsam,
Alıyorum sarışla, eskiyen geceleri.
Bir bana miras kaldı senden yalnızlık.
Dudağım hece, boğazımda hıçkırık.
Yalvarmak nafile, aklım pek karışık.
Geçiyorum karışla, eskiyen geceleri.
Türküler söyledim şiir karaladım.
Ben de sen gibi yürek mi yaraladım.
İçimde ki derde, nefes araladım.
Siliyorum yavaşça eskiyen geceleri.
(AYB Edebiyat Akademisi, Şiir Atölyesi 2018)
GELME
Siyah sütler sağıyorum
Dünyanın gece memelerinden.
İçiriyorum, yalnızlığıma.
Sarılar topluyorum güneşi solduran.
Aşkın acısından yüzüme sürüyorum.
Uzun bekleyişten yaşlanan, ellerimdi.
Bir ölüm yalnızlığı yakıyor yüreğimi.
Denizler sanki bir avuç mavi.
Gözlerinin rengiydi yüzüme sürdüğüm.
Karlar yağdı, beyazdı avuçlarım.
Sensiz, kimsesiz, ağarırdı saçlarım.
Artık gelmeni istemiyorum, gelme.
Toprak alsın, tüm renklerimi,
Bir anne şefkatiyle.
(AYB Edebiyat Akademisi, Şiir Atölyesi 2018)
USTA
Sen baktın ya gözlerime
Yaşanmamış bir bahar geldi usta.
Tuttun ya ellerimden, öyle sıkı
Öyle СКАЧАТЬ