Kırgız Şiirinde Akan Su. Mustafa Kundakçı
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kırgız Şiirinde Akan Su - Mustafa Kundakçı страница 5

Название: Kırgız Şiirinde Akan Su

Автор: Mustafa Kundakçı

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-99795-8-8

isbn:

СКАЧАТЬ bir özünö urmat kıluu

      Cerde, köktö kün körgöndün egesi

      Saga caşoo, ömür bergen dagı özü

      Tirüülörgö aç koyboston kam köröt

      Ceerine aş içeerine suu beret

      Canlıların tamamından Huda ulu

      Layıktır bir kendine hürmet etmek

      Yerde, gökte gün geçirenin sahibi

      Sana hayat, ömür veren de kendisidir

      Canlıları aç bırakmadan hazırlık yapar

      Yemesi için aş, içmesi için su verir.

(Obozkanov, 2006: 185)

      Kırgız edebiyatında ‘akan su’ teması, kâinatın her türlü donanımı ile yaratılışında ve bu yaratılma sonrasında hayatın devamını sağlayan denge unsurlarından biri olması hususiyetiyle şairler tarafından özellikle XIX. yüzyılın ikinci yarısında başlayıp yakın zamana kadar yoğun olarak kullanılır. Bir şiir akımı olarak da değerlendirilebilecek bu şiir anlayışında su metaforu şairler tarafından temiz, saf ve güzel olanın arayışında bir araç olarak değerlendirilir. Bu bakımdan bir tür felsefî şiir örneği de sayılabilecek bu tarz şiirlerde redif olarak kullanılan ‘akan su’, yeryüzünü bezeyen bir unsur olmasının yanı sıra insanların hayatı algılama ve yaşama biçimi olarak da işlenir (http://arch.kyrlibnet.kg/uploads/KNUZHAAN-BAEVAK.2015-6.pdf, Erişim Tarihi: 16.10.2019).

      Kırgız akınlarından Esenaman Calgaş uulu (1833-1913), Ceñicok Kökö uulu (1860-1919), Togolok Moldo (1860-1942), Toktogul Satılganov (1864-1933), Barpı Alıkulov (1884-1949) gibi akınlar ‘akan su’ redifli şiirler yazan şairlerden bazılarıdır. Bu şiirlerde suyun hareket halinde verilmesi de dikkate değerdir. Daha çok ihtiyarların, hizmetlerine karşılık gençlere ettiği “Agın suuday ömürün uzun bolsun.” (Akan su gibi ömrün uzun olsun.) duasından hareketle ‘akan su’ kullanımının berekete karşılık geldiğini söylemek mümkündür. Nehirler, ırmaklar suyun hareketli halinin farklı görünüşleri olmaları bakımından ‘akan su’ temasına karşılık gelen yerlerdir. Bu tür sulardan atsız şekilde geçmek zorunda olan göçebe Kırgızlar, başlarına bir şey gelmesinden korkar. Çünkü nehirler, ırmaklar gücün sembolüdür. Bu sebeple Kırgızlar nehirlerden, ırmaklardan geçmek için özel dualar okurlar (İşcanoğlu, 2017; 298-299).

      Şiirlerde ‘akan su’ ideal bir varlığı, mekânı ve durumu ifade edecek şekilde kullanılır. Buna karşılık ‘akan su’ şiir akımın yaygınlık kazandığı dönemde Kırgız Türkleri oldukça zor durumdadır. XVIII. yüzyılın başlarında Hokand Hanlığına bağlı olan Kırgızlar, 1852 yılından başlayarak Çarlık Rusya’sının etkisine girer ve 24 yıllık bir sürecin sonunda 1876 yılında Hokand Hanlığının yine bu devlet tarafından ortadan kaldırılmasıyla Rus hâkimiyetine geçer. Çarlık Rusya özellikle 1860’lı yıllarda Rusya içlerinde yaptığı toprak reformundan sonra birçok Rus çiftçisini Türkistan coğrafyasına yönlendirir. Bu göçler sebebiyle Kırgız Türklerinin yaşadığı vatan coğrafyası da Rus çiftçiler tarafından işgal edilir. Ağırlıklı olarak hayvancılıkla uğraşan göçebe Kırgızlar, gün geçtikçe verimli otlaklarını da kaybeder. Hayat düzenleri bozulur. Rusların işgal ve asimile politikaları neticesinde her şeylerini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalırlar (Roux, 2014; 407).

      Bir tür tabiat güzellemesi biçiminde Kırgız edebiyatında ‘akan su’ temalı şiirlere XIX. yüzyılın sonu XX. yüzyılın başından itibaren rastlanılmaktadır. Bu şiir akımı içerisinde yer alan birçok şair, dönemlerinde yaşanan zulümlere karşı da kayıtsız kalmazlar. Buna karşılık ‘akan su’ şiirlerinin görünen yönüyle Kırgızların o dönemde başına gelenlere hiç değinmeden sadece tabiat güzellemesi yaptığını düşünmek mümkün değildir. ‘Akan su’ akımı çevresinde oluşturulan şiirlerin, eserlerin daha çok el yazması biçiminde çoğaltıldığı ve aynı zamanda aydın kimliği de bulunan şair ve yazarlara yönelik sansürün arttığı bir dönemde, bu tür zorlukları aşma hesabıyla söylenmiş olması kuvvetle muhtemeldir. (Kundakcı, 2019: 203-218) Kırgızlarda edebî bir akım olarak ortaya çıkan ‘akan su’ motifini kullanan şairleri hayatları ve edebî kişilikleri yönüyle değerlendirmek bu motifin Kırgız kültüründe tam olarak nerede durduğunu anlamak açısından önemlidir. Ayrıca bu motifin kullanıldığı bir şiir formunun tamamını görmek de bu akımı doğru değerlendirmek açısından oldukça gereklidir

      Kırgız Şiirinde ‘Akan Su’ Şairleri ve Şiirleri

      ESENAMAN CALGAŞ UULU (1833-1913)

      Hayatı ve Kişiliği

      Yaşadığı dönemdeki önemli söz ustalarından biri olan Esenaman Calgaş Uulu’nun hayatı hakkında yazılı kaynaklarda kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Şairin hayatına dair bilgiler daha çok sözlü kaynaklarda yer alan rivayetlerden ibarettir ve bu rivayetler de birbirinden farklılık gösterir. Bu rivayetler arasında en çok kabul gören Kuşçu boyunun Kırcı soyundan olan Esenaman’ın Talas’ın ‘Çatbazar’ ilçesinde 1833 yılında dünyaya geldiği ve Kara-Kol bölgesinin Kızıl-Korgon şehrinde hayatını sürdürüp 1913 yılında 80 yaşında vefat ettiği şeklindedir (Akmataliyev, 2015: 213).

      Fakir bir ailede dünyaya gelen Esenaman, küçük yaşta hem annesini hem de babasını kaybeder. Dönemin pek çok şairi gibi annesiz ve babasız bir çocuk olmanın zorluklarını çeken Esenaman, Isık-Köl’de yaşayan Sarıbagış boyuna mensup dayılarının elinde büyür. Yetişkinlik döneminde Çüy bölgesine gelen Esenaman, halk arasında şair olarak tanınmaya başlayınca Talas bölgesine gider. Vefat ettiği Kızıl-Korgan bölgesine ise ömrünün son döneminde gider. Uzun bir süre aynı yerde kalmayan Çüy, Isık-Köl, Talas ve Kızıl-Korgan arasında gidip gelen şairin şiirlerinin birçoğu da bu sebeple bugüne ulaşamaz. Araştırmalardan anlaşıldığı kadarıyla Kuzey ve Güney Kırgızistan topraklarını gezerek sanatını icra eden şair, döneminin birçok itibarlı insanının karşısında şiir söyler. Bu durumu, oğlu Ümütaalı’nın babası hakkında söylediği şiirlerden anlamak mümkündür:

      Baytikke barıp ırdagan

      Kurmancan Datka sıylagan

      Cantay menen Cankaraç

      Aytsa sözün kıybagan

      Baytik’e varıp şarkı söyleyen

      Kurmancan Datka ödüllendiren

      Cantay ile Cankaraç

      Dese sözünü kesmeyen

(Akmataliyev, 2012: 215)

      Şairin ve eşinin vefatından sonra ardında kalan oğlu Ümötaalı bir akrabası tarafından Talas’a götürülür. Orada amcasının dul eşi tarafından yetiştirilen Ümötaalı, sevdiği yetim bir kızla evlendirilir. Fakat önce eşi daha sonra da Ümötaalı genç yaşta henüz çocukları olmadan ölür.

      Edebî Şahsiyeti

      Balık, Çoñdu, Sartbay ve Naymanbay adlı akınlarla aynı dönemde yaşayan Esenaman Calgaş Uulu zamanının güçlü şairlerindendir. Kırgız şiirinin önemli ismi Arstanbek’i cenaze ve düğün merasimlerinde şiir söylerken dinleme fırsatı bulan Esenaman, akınlık sanatına dair incelikleri usta çırak ilişkisi içerisinde СКАЧАТЬ