Böcek hiç susmadı. “Kırık demir parçasını sanki hiç unutma” uyarısı gibi duyuluyordu. Aralıksız duyduğu sese Rıskul da eşlik etti:
“Dünya eğri yoldur kıvrılan,
Bahtı kapandığında ere devlet 32 olmayan,
Gününe doksan dokuz türlü bela bulsan,
Hiçbir zaman umut kesme Allah’tan…”
diye mırıldandı.
Sabaha doğru uykuya dalmıştı, derken birden irkilerek uyandı. Kızıl Cebe kişneyerek, hücresinin kapısını tekmeliyordu. Rıskul gerçek ile rüyanın farkına varamadığı için şaşkındı.
“Hey mübarek! Atların da ruhu olurmuş demek. Kambar Ata’dır belki. Kızıl atın kanı benim boynumda değildi ki?! Neden beni gözetliyor. Ben çalmış olsam da, çaldırtan, kanını akıtıp boğazlatan Samasay değil miydi? Gözünü seveyim, Kambar Ata! Benim kabahatim varsa bağışla! Fakat benim bir suçum yok. Allah şahidim olsun! Eğer görmemişse, Tanrı’nın gözü çıksın! Kızıl atın boğazlanmasına, ihanete razı gelmediğim için araya girdim, haksız yere suçlandım, Kambar Ata!”.
Rıskul atın ruhuna münâcât33 ederken kapısının önünden nöbetçi geçti. Onu çizmesinin sesinden tanıdı.
O zaman kendini toparlayarak, az evvel gördüğü düşün hikmetini anladı. Kapıyı tekmeleyen Kızıl Cebe değil, kara kilidin takılı olup olmadığını gıcırdatarak kontrol eden nöbetçinin gürültüsüydü. Dolayısıyla aklına bir fikir geldi. Yerinden fırlayıp kapıya vurmaya başladı. Nöbetçinin geri dönüp, hızlı adımlarla yaklaştığını duydu.
– Ne istiyorsun? diye azarladı nöbetçi.
– Karnım çok ağrıyor, çabuk kapıyı aç beyim, diye yalvardı mahkum.
– Ölmezsin, dayan biraz! Hala tan atmadı, hala karanlık, diyerek, nöbetçi geri çekilmişti ki, Rıskul kapıyı tekrar yumrukladı.
– Beyim, dayanamayacağım! Tan atmasını, güneşin batmasını bekleyecek taş değil ki. İshal olmuşsam, benim suçum mu?
Nöbetçi söylenip küfür ederek, kapıyı açtı. Sinirden gözleri büyümüştü. Bir gömlek, yalın ayak, şapkasız Rıskul’u tüfeğin namlusuyla dürterek, önüne kattı:
– Beni aldatırsan, acımam, diye uyardı.
Bozaran tan ağarmaya başlamıştı. Koğuştan sonra serin hava tutuklunun boğuk bağrına vurdu, sert soluktan boğulacak gibi oldu.
“Tan ağarmayıp, karanlık biraz daha süreydi” diye diledi Rıskul. Ağustos böceği adeta yorulmuş gibi ses seda yok. Kara kenevirin yanından geçerken, yalın ayağıyla yeri süpürerek, demiri aradı. Sol ayağının ucu koca, sert bir şeye değdiğinde iki parmağının arasına aldı. Yerinden çıkararak yürümeye devam etti. Soğuk sert demir ayak tabanına batmaya başladı. Eskisi gibi hızlı yürüyemedi. Bir ayağını sürükleyerek yavaşladı. Durumu kendince yorumlayan nöbetçi:
– Bas ayağını! Üşümeye başladıysa, acele etmeyecek misin? diye asabileşti.
– Ah, karnım, diye Rıskul iki büklüm ayağını sürüyerek yürüyordu. Aklında “Parmaklarımın arasından çıkmasaydı” diye parmaklarını sımsıkı tutmaya çalışıyordu. Sıktıkça demirin sivri ucu etine saplanıyordu. “Kan damlarsa, her şeyi anlayacaklar” diye korktu.
Yakındaki tuvalete kadar olan on, on beş metrelik kısa mesafe cehennem yolundan yüz kat daha ağır geldi. Er ya da geç gelecek bir ölüm vardı elbet. Öteki dünyada Rıskul cehennem ateşine düşmez herhalde. Allah varsa, gerçek dünyanın borcunu Rıskul’un bu dünyada yüz kat fazlasıyla yerine getirdiğini görmüş olmalı elbet.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.
1
kargir ev. Taş tuğla veya betondan yapılmış temel üzerine kurulu olan yapı, saz ve balçıkla sıvanmış ev.
2
bolıs (болыс): Sovyetler döneminde büyük köylerin, yurtların yöneticisi, beyi.
3
Tav-Şilmembet. Tülkibas’ın Aksu-Jabağılı bölgesinden gelerek, Almatı’nın dağlık bölgelerini yurt edinen Kazak boyu.
4
Şımır. Kazaklarda bir boy adı.
5
ular. Kafkas kekliği.
6
aşık kemiği. Koyun ve keçilerin arka bacaklarında bulunan dört yüzlü kemik.
7
baybişe. Çok eşli erkeğin ilk hanımı.
8
argımak. Asil ve hızlı koşan at.
9
edelweiss. Alplerde yetişen Alp yıldızı adlı çiçek.
10
akonit/
СКАЧАТЬ
32 devlet. Mutluluk ve refah içinde olan anlamında kullanılmıştır. 33 münâcât. “Yakarma, dilekte bulunma” anlamı taşır.