Название: Beyaz Kelebekler
Автор: Rahimcan Otarbayev
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6494-52-7
isbn:
“Guguk!”
“Say bakalım, ölüme ne kadar kaldı?”
Dilini çiğneyerek dala vurdu. Vur, vur! Ne kadar yaşayacağımı ben de bilirim.
Öbür tarafta yeşillikle atışan yetim tay kafasını kaldırıp kişnedi. Kader! Sen guguk değilsin… Doydu. Karnı doyduktan sonra anasının bulunduğu tepeye bakmadı.
“Kim var orda? Tekne getir bakalım, tekne!”
Güneş batıya doğru dörtnala koştu. O ise, ümidini kesmiş hâlde sağ avucuyla nehir suyundan içti. Aslında susamış değildi. Sadece ciğerini yakan bir kor vardı. Sakarmeke civcivleriyle birlikte uzun kamışların arasına girerek saklandı. Küçük örtü takan beyaz tenli kadının, güzel yüzü titremiş gibi oldu. Şehirdeki bahçeli evini özledi. Yıkanmayan çamaşırlarını, kış için hazırladığı reçelini aklına getirdi. Oğlu ise, hayalen Issık gölde yüzüyordu o anda. Tepelerin yakasında biten meşe ağaçları da ne güzel! Hayaline bindirmiş gibi yelkenleri açan beyaz gemiler de hiç eksik değildi. Geri dönmeyen hayallerini zar zor durdurabildi. Kalıptan kalıba değişerek akan hayırsız nehre bakarak öfkelendi.
“Köpeğin bile sabredemediği, zincirine bağlanıp öleceği yerde doğdum ya…”
Kalın siyah saçlı, iri gözlü kız kardeşi, Kırım›ın kumlu yakasını özlemişti. Taşa dönüşen salyangozların kabuğunu toplamıştı kızcağız suyun dibinden… Nehir kenarındaki kamışlarla yosunlara tutunarak yüzmek kadar iğrenç birşey mi var?
Babası da çok enteresan!
“Annem beni uçurumun dibinde doğmuştu. Ben de hep uçurumların kenarında dolaşırım.”
Kendi kendine konuştuğu anda yalnız duran evin kapısı gıcırdayarak açıldı. Kapıdaki ip epey zamandan beri eskimiş, etrafını kaplayan deri kumaş ise kırk yamalıydı. İçeriden bir kadın çıktı. Kafasına kırmızı örtü takmış. Geçit vermeyen Şora Nehrine göz atarak onların hâllerine baka kaldı. Sonra nehrin yakasına doğru koştu. Teknenin yanına yaklaştı.
“Uykuya dalmışım. Melek uyutmuştur.” dedi kırmızı örtülü kadın, utandığını belirterek. Kadının yüzünden renk kaçmıştı. Sivri burnu, sanki sağ tarafındaki altın küpeye doğru çekilmişti. Gözleri buğulaşmış biraz. Zavallı, kocasından çok erken ayrıldı.
“Genç yaşımda dul kaldım. Bir tek ev, dul kadın, yetim tay… E geçiniyoruz işte. Şükrü esirgemeyen millet değil miyiz?” dedi.
Özlem ile gurbetini yansıtan yüz çizgileri birdenbire kayboldu. Çocuklar tebessüm gamzettiler. Suya ayaklarıyla dikili duran kamışların keçeli kafaları sallandı.
“Buyrun bakalım. Akşam oldu zaten.”
Elindekilerini nehrin kıyısına bırakıvermişti. Sonra tekneye atlayarak karşı yakaya doğru hareket etti.
“Dünyaya ikiz olarak doğan tek sen değilsin,” diye söylemek istedi. “Şu bayağı balaban gibiler mezarlığın bekçileri olmuşlar… Sonra…” O anda tekne sallanınca devrilir diye korktu.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.