Название: Antikacı Dükkânı
Автор: Чарльз Диккенс
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6865-24-2
isbn:
Kit, bundan sonra söylenecek sözlerden iyicene korkarak:
– Saçma! diye annesinin sözünü kesti.
– Ama, mutlaka söyleyeceklerdir. Kimisi senin kıza aşık olduğunu söyleyecektir… Biliyorum, mutlaka diyeceklerdir bunu.
Kit bu sözlere, utanç içinde elini, “Dışarı çık” der gibilerden sallamakla karşılık verdi, sonra kollarıyla, bacaklarıyla havada garip şekiller çizerek oyalanmaya çalıştı.
Bunlar da onu aradığı rahatlığa kavuşturamayınca, ekmekle etten kocaman bir lokma ısırdı, içkisinden de acele bir yudum içti. Böylece yapma yardımlar sayesinde duygularını boğdu, konuyu değiştirmeye çabaladı.
Bir süre sonra annesi yine aynı konuya dönerek:
– Doğrusunu söylemek gerekirse, dedi. Şaka bir yana, bu davranışın pek yerinde, pek düşünceli; tam senden beklenen bir davranış. Hiç kimseye de bundan söz etme. Yalnız, inşallah günün birinde Nelly bunu öğrenir, çünkü o zaman sana minnet duyacaktır. Sevgili yavrucağı orada kapalı tutmak zalimce bir iş. Yaşlı adamın bunu senden gizlemek istemesine de şaşmam.
– O yaptığını zalimce bir iş olarak görmüyor ki; böyle davranmayı da istemiyor, bilse yapmaz. Yeryüzünün bütün altınlarını, gümüşlerini ona verseler de bunu yapmaz bence, anne. Hayır, hayır, yapmaz! Bunu bilecek kadar tanıyorum ben onu.
Bn. Nubbles:
– Öyleyse niye yapıyor, senden de niye böyle titizlikle saklıyor? diye sordu.
Oğlu:
– İşte onu bilmiyorum, dedi. Yalnız, benden böyle titizlikle saklamaya çalışmasaydı ben de durumu hiç öğrenemeyecektim, çünkü beni geceleri eskisinden çok erken eve göndermek istemesi merakımın uyanmasına yol açtı. Hişt! Bu da ne?
– Dışarıda biri var besbelli.
Kit sesi dinlemek üzere ayağa kalktı.
– Buraya gelmek üzere karşıdan karşıya geçen biri bu, dedi. Hem de pek hızlı geliyor. Ben geldikten sonra oda dışarı çıkmışsa, ev yanıyorsa, anne!
Oğlan içindeki korkunun etkisiyle, yerinden kıpırdama gücünü bulamayıp olduğu yerde kalmıştı. Ayak sesleri yaklaşıyordu. Kapıyı telaşlı bir el açtı, çocukcağızın kendisi solgun, soluğu kesilmiş, telaşla bir iki giyeceğe yalapşap sarınmış bir hâlde aceleyle odadan içeri girdi.
Anayla oğul birlikte:
– Ne oldu, Nelly? diye bağırdılar.
Kız:
– Bir dakika bile kalamam, dedi. Dedem çok hasta. Yerde tepinir buldum…
Kit, kenarsız şapkayı kavrayarak:
– Ben doktora koşayım, dedi. Hemen oraya gelirim, şey ederim…
Nell:
– Hayır, hayır! diye bağırdı. Orada birisi var, seni istemiyor. Sen… Sen bir daha bizim yanımıza yaklaşmayacakmışsın.
Kit:
– Ne! diye kükredi.
Kız:
– Bir daha hiç gelmeyeceksin, dedi. Neden diye sorma bana, çünkü ben de bilmiyorum. Yalvarırım, sorma. N’olur, üzülme! Yalvarırım, bana da kızma. Benim hiçbir suçum yok!
Kit, gözleri fal taşı gibi açılmış, kıza baktı, birçok kereler ağzını açıp kapadı ama ağzından bir tek kelime çıkmadı.
Nell:
– Senden şikâyet ediyor, sövüp sayıyor, dedi. Ne yaptın, bilmiyorum ama, umarım ki çok kötü bir şey değildir.
Kit:
– Ben mi yapmışım? diye kükredi.
Çocuk yaşlı gözlerle:
– Çektiklerinin hep senin yüzünden olduğunu bağıra bağıra söylüyor. Avaz avaz haykırıp seni çağırdı. Dediler ki onun yanına bir daha yaklaşmamalıymışsın, yoksa ölürmüş. Bir daha bizim yanımıza dönmemeliymişsin. Bunu sana haber vermeye geldim. Bir yabancı yerine benim gelmem daha doğru olur diye düşündüm. Ah, Kit, ne yaptın sen? Sana o kadar da güvenmiştim. Hemen hemen tek arkadaşım sendin.
Zavallı Kit genç hanımına gittikçe daha büyüyen gözlerle bakıyordu ama, hiç kımıldamıyor, hiç konuşmuyordu. Kızcağız, kadına bakıp:
– Kit’in haftalık ücretini getirdim, dedi. Parayı masanın üzerine bıraktı. Biraz da fazla getirdim, çünkü o bana karşı her zaman iyi, şefkatli davranıyordu. İnşallah yaptıklarına pişman olur da başka yerde daha iyi çalışır, bundan dolayı da pek üzülmez. Ondan bu biçim ayrılmak beni pek üzüyor ama, başka çaremiz de yok. Ayrılmak zorundayız. İyi geceler!
Çocukcağız, gözyaşları yüzünden aşağı sel gibi akarak, arkada bıraktığı sahnenin verdiği acıyla, geçirdiği sarsıntının, biraz önce yerine getirdiği görevin ağırlığıyla, bin bir acı, şefkat duygularının etkisiyle nazik vücudu tir tir titreyerek, telaşla kapıya doğru gitti, geldiği gibi çarçabuk gözden kayboldu.
Zavallı kadıncağız oğlundan kuşkulanmak için ortada hiçbir neden göremiyordu; tam tersine, onun dürüst, doğru bir çocuk olduğuna her bakımdan inanıyordu. Onun için, oğlunun kendini korumak için bir tek söz bile söylememesi yüzünden şaşkına dönmüştü. Zihninde kabadayılık, haydutluk, soygunculuk sahneleri canlandı. Oğlan geceleri evde bulunmamasını pek acayip bir şekilde açıklamaya kalkışıyordu. Kadının aklına bunları kanun dışı işlere bağlamak gibi düşünceler gelmişti; onun için, oğlunu sorguya çekmekten korkuyordu. Kadıncağız, bir sandalyeye oturdu, ellerini ovuşturup acı acı ağlayarak sallanmaya başladı. Kit annesini avutmak için hiçbir harekette bulunmadan, iyicene sersemlemiş bir hâlde kalakaldı. Beşikteki bebek uyanıp ağladı; çamaşır sepetindeki oğlan sırtüstü düştü, sepetin altında kaldı, görünmez oldu; anne gittikçe daha şiddetli ağlayarak daha hızlı sallanmaya koyuldu; Kit ise bütün bu gürültü patırtının farkında bile değildi, iyicene aptallaşmış bir hâldeydi.
11
Çocuğu barındıran çatının altında artık sessizliğin, yalnızlığın aralıksız hüküm sürmesine imkân kalmaması mukadderdi. Ertesi sabah yaşlı adama şiddetli ateşle birlikte nöbet geldi; bu düzensizliğin etkisi altında daha da güçten düşen adamcağız haftalarca hayatının en tehlikeli günlerini yaşadı. Gerektiği kadar bakım vardı ama, bu, biraz da, hasta bakımını kârlı bir iş hâline getiren, hasta bakımının dışındaki zamanlarını bir araya gelip neşe içinde yiyip içerek eğlenen yabancıların bakımıydı; böyleleri için hastalık, ölüm artık aileden olmuş tanrılardı.
Yine СКАЧАТЬ