Название: Hint masalları
Автор: Joseph Jacobs
Издательство: Maya Kitap
isbn: 978-625-8068-14-6
isbn:
Ama karım ev işlerine daldığından beni duymazdı. Sonra ayağa kalkıp bir tekme atardım kadına.” Bunları düşünürken havaya bir tekme attı ve duvardaki çanağı kırdı. Çanaktaki bütün pirinç üzerine savruldu, her yanı bembeyaz oldu. İşte bu yüzden beni iyi dinleyin: “Kim geleceğe dair aptalca planlar yaparsa, Somasarman’ın babası gibi bembeyaz oluverir.”
Sihirli Keman
Bir zamanlar yedi erkek kardeş ve bir kız kardeş yaşardı. Erkeklerin hepsi evliydi ama karıları yemek pişirmezdi. Bütün aile için yemek pişirme işini kız kardeş yapardı. Bu nedenle yengeleri, görümcelerine karşı öyle kin besliyordu ki günün birinde toplanıp kızcağızı yemek pişirme görevinden uzaklaştırmaya karar verdiler. Böylece evle ilgilenenler onlar olacaktı. Dediler ki: “Tarlada çalışmaya gitmiyor, bütün gün evde ama yine de yemekleri zamanında hazırlamamış.” Sonra Bonga’ya6 seslenip ondan iyi niyet ve yardım sözü aldılar ve dediler ki: “Gün ortasında, görümcemiz su getirmeye gittiğinde onun çömleğini gören su, ortadan kaybolacak, sonra tekrar ortaya çıkacak. Böylece gecikmiş olacak. Su, görümcemizin çömleğine akmasın. Bunun karşılığında kız senindir. Onu dilediğin gibi kullan.”
Öğle vakti kız, su almaya gittiğinde sular, gözlerinin önünde ortadan kayboldu. Kızcağız ağlamaya başladı. Bir süre sonra sular tekrar yükseldi. Ayak bileklerine kadar yükselince kız çömleği doldurmaya çalıştı fakat su bir türlü çömleğe girmiyordu. Kız, korkuyla ağlayıp ağabeyine seslendi:
“Ağabey! Su bileklerime kadar geldi ama çömlek dolmuyor, yardım et bana!”
Sular kızın dizlerine ulaşana dek yükseldi, kız yine ağlamaya başladı:
“Ağabey! Su dizlerime kadar geldi ama çömlek dolmuyor, yardım et bana!”
Sular, yükselmeye devam etti. Beline ulaştığında kız yine ağlayıp bağırdı:
“Ağabey! Su belime kadar geldi ama çömlek dolmuyor, yardım et bana!”
Sular hâlâ yükseliyordu, öyle ki artık kızın boynuna ulaşmıştı:
“Ağabey! Sular, boynuma kadar yükseldi ama çömlek dolmuyor, yardım et bana!”
Zamanla sular öyle yükseldi ki kızcağız boğulacağını düşündü, acı içinde bağırdı:
“Ah, ağabeyciğim! Sular artık insan boyuna yetişti. Şimdi çömlek dolmaya başladı.”
Çömlek suyla doldu. Bu esnada kız suya battı ve boğuldu. Tam o anda Bonga kendi şekline büründü ve kızı alıp götürdü.
Bir süre sonra kız, boğulduğu su kaynağının kenarında biten bir bambu ağacı şeklinde tekrar göründü. Bambu devasa bir boyuta ulaştı. İşte o zaman sık sık oradan geçen bir Yogi, ağacı görüp kendi kendine dedi ki: “Bu ağaçtan harika bir keman olur.” Bunun üzerine, bir gün baltasını getirip ağacı kesmek istedi ama tam başlamak üzereyken bambu seslendi: “Kökümü kesme, üst kısımları kes.” Ağacın üst kısımlarını kesmek için baltasını kaldırdığında ise bambu, “Tepeden kesme, kök kısmını kes,” dedi. Yogi ağacın istediği gibi kökü kesmek üzere bir kez daha hazırlandığında, bambu dedi ki: “Kökü kesme, yukarısını kes.” Yine üst kısımları kesmek istediğinde ise “Yukarıdan kesme, kökü kes,” dedi. Yogi, bir Bonga’nın onu korkutmaya çalıştığını anladı. İyice öfkelenip bambuyu kökten kesip keman yapmak üzere evine götürdü. Enstrümanın muhteşem bir sesi vardı, dinleyen herkes mest oluyordu. Yogi, dilenmeye gittiğinde bile kemanını yanından ayırmıyordu. Hoş müziğin etkisiyle her akşam evine tıka basa dolu bir cüzdanla dönüyordu.
Dolanmaya çıktığı zamanlarda Bonga kızın erkek kardeşlerinin evine uğrardı. Ev halkı, Yogi’nin kemanının sesinden çok etkilenirdi. İçlerinde ağlamaklı olanı bile vardı, zira keman acılar içinde kıvranıyor gibiydi. Kızın ağabeyleri kemanı satın almak istedi. Bu muhteşem enstrümandan ayrılmayı kabul ettiği takdirde Yogi’ye bir sene boyunca destek olmayı önerdi. Fakat kemanın kıymetini bilen Yogi, bu teklifi reddetti.
Bir zaman sonra Yogi, bir köyün reisinin evine gitti. Kemanıyla güzel ezgiler çaldıktan sonra, yiyecek bir şeyler rica etti. Yogi’ye, kemanını satması karşılığında büyük miktarda para teklif ettiler. Ama adam bu teklifi de reddetti ve kemanını satmadı. Çünkü kemanı, onun ekmek teknesi olmuştu, geçimini onunla sağlıyordu. Fikrini değiştiremeyeceklerini görünce ona yemek ve bol bol içki verdiler. Öyle çok içti ki sonunda zil zurna sarhoş oldu. O bu hâldeyken ev sahipleri kemanını alıp yerine eski kemanlarını koydular. Yogi, kendine gelince kemanını merak etti. Çalınmış olabileceğinden şüphelenerek geri istedi kemanını. Ev sahipleri bu suçlamayı reddedince Yogi, kemanını orada bırakıp gitmek zorunda kaldı. Şefin müzisyen oğlu, Yogi’nin kemanını çalmaya başladı. Onun hünerli ellerinde bu enstrüman, duyan bütün kulakları kendinden geçirecek güzellikte bir müzik yayıyordu.
Bütün ev halkı, tarlada çalıştığı sırada Bonga kız, kemanın içinden çıkıp aileye yemek hazırlardı. Kendi payını yedikten sonra şefin oğlunun yemeğini yatağının altına koyup toz olmasın diye üzerini örter, sonra da kemana geri girerdi. Her gün aynı şey yaşanınca ev halkı, tanıdıkları bir genç kızın delikanlıdan hoşlandığını ve ona olan ilgisini bu şekilde gösterdiğini düşündü. Bu yüzden, yemeğin nereden geldiğini araştırmakla uğraşmadılar. Fakat köy reisinin oğlu, rahatını bu kadar düşünen kızın kim olduğunu anlamak için nöbet tutmaya karar verdi. İçinden şöyle diyordu: “Bugün onu yakalayacağım ve güzelce pataklayacağım. Beni, bütün ailemin önünde rezil ediyor.” Ardından bir odun yığını arasına saklandı. Kısa süre sonra kız, bambu kemandan dışarı çıktı. Saçlarını tarayıp hazırlandıktan sonra her zamanki gibi pirinç pişirdi, biraz yiyip genç adamın payını yatağının altına koydu. Yine kemana girmek üzereyken delikanlı saklandığı yerden çıkıp kızı yakaladı. Bonga kız bağırdı: “Aman! Aman! Bir Dom, bir Hadi ya da evlenemeyeceğim bir kasta ait biri olabilirsin.” Genç adam dedi ki: “Hayır. Ama bugünden itibaren, ikimiz biriz artık.” Bunun üzerine tatlı bir muhabbete koyuldular. Akşam vakti diğerleri eve dönünce, kızın hem insan hem de Bonga olduğunu görüp çok sevindiler.
Zaman içinde Bonga kızın kendi ailesi çok yoksullaşmıştı. Bir keresinde, ağabeyleri köy reisinin evini ziyaret etti. Bonga kız onları hemen tanıdı ama onlar kızın kim olduğunu bilmiyorlardı. Kız onlara hemen su getirdi. Ardından pirinç pişirdi. Sonra yanlarına oturup yengelerinin yaptığı kötülükleri ağlamaklı bir sesle anlattı, ağabeylerini azarladı. Nihayet dedi ki: “Hepiniz bütün bunların farkındaydınız ama beni kurtarmak için hiçbir şey yapmadınız.” İşte, intikamını böylece almış oldu.
Zalim Turna Oyuna Gelir
Evvel СКАЧАТЬ
6
Kötü ruhları kullanarak insanların dileklerini bazı talepler karşılığında yaptığına inanılan bir çeşit cadı. (e.n.)