Büyük evin küçük hanımefendisi. Джек Лондон
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Büyük evin küçük hanımefendisi - Джек Лондон страница 10

Название: Büyük evin küçük hanımefendisi

Автор: Джек Лондон

Издательство: Maya Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-8068-22-1

isbn:

СКАЧАТЬ belirgin bir şekilde konuyu değiştirerek, “Mal varlığımın değerinin ne kadar olduğunu söylemiştiniz?” diye sordu.

      Bay Crockett hemen, “Yirmi milyon –en ihtiyatlı yaklaşımla– yaklaşık bu kadar ediyor,” diye cevap verdi.

      “Diyelim ki şu anda yüz dolar istediğimi söylesem,” diye devam etti Dick.

      “Şey… Iıhh… Ehem…” Bay Slocum yardım almak amacıyla etrafına bakındı.

      “Bu parayı neden istediğini sormak durumunda kalırdık,” diye cevap verdi Bay Crockett.

      Dick, Bay Crockett’ın gözlerinin içine bakarak, çok yavaş bir şekilde, “Peki, diyelim ki, çok özür dilerim ama ne için istediğimi söylemeyi düşünmüyorum dedim?”

      Bay Crockett o kadar hızlı bir şekilde, “O zaman alamazsın,” dedi ki, tavrında hafif bir tersleme ve aksilik vardı.

      Dick bu bilgiyi sindirmeye çalışırmışçasına başını salladı.

      “Ama tabii, oğlum,” diye araya girdi Bay Slocum hemen, “daha para işleriyle uğraşamayacak kadar genç olduğunu anlıyorsun. Buna senin adına biz karar vermeliyiz.”

      “Yani sizin izniniz olmadan bir kuruşuna bile dokunamaz mıyım?”

      “Bir kuruşuna bile,” diye tersledi Bay Crockett.

      Dick düşünceli bir tavırla başını salladı ve “Ha, anlıyorum,” diye mırıldandı.

      “Tabii ki, kişisel harcamaların için biraz harçlığın olacak,” dedi Bay Davidson. “Örneğin, haftada bir veya belki iki dolar. Büyüdükçe harçlığın artacak. Yirmi bir yaşına geldiğin zaman, kuşkusuz –tavsiyeyle– kendi işlerini idare edebilecek yeteneğe sahip olacaksın.”

      “Ama yirmi bir yaşıma gelinceye kadar, yirmi milyonumdan istediğimi yapabileceğim yüz doları alamayacağım, öyle mi?” diye sorguladı Dick çok sakin bir sesle.

      Bay Davidson sakinleştirici kelimeler söylemeye başladı ama Dick elini sallayarak onu susturdu ve şöyle devam etti:

      “Anladığım kadarıyla elime geçecek her türlü para konusunda dördümüzün anlaşmaya varması gerekiyor, öyle mi?”

      Vasiler Kurulu başlarını salladı.

      “Yani ne kadarda anlaşırsak verecek misiniz?”

      Kurul yine başını salladı.

      “O halde, şimdi yüz dolar istiyorum,” diye açıkladı Dick.

      “Ne için?” diye sordu Bay Crockett sert bir sesle.

      Genç Dick sakin bir şekilde, “Size söylemekte sakınca görmüyorum,” diye cevap verdi. “Seyahate gitmek için.”

      Bay Crockett, “Bu gece saat sekiz buçukta yatacaksın,” diye tersledi. “Ve yüz dolar alamazsın. Sana bahsettiğimiz hanım altıdan önce gelecek. Sana açıkladığımız gibi, gün ve saat bazında senden sorumlu olacak. Saat altı buçukta, her zamanki gibi, yemek yiyeceksin. O da seninle yiyecek ve sonra seni yatıracak. Sana anlattığımız gibi sana annelik yapacak, kulaklarının temiz, boynunun yıkanmış olmasını sağlayacak.”

      “Ve Cumartesi akşamı banyomu yaptıracak,” dedi Dick süklüm püklüm.

      “Aynen öyle.”

      Dick her zamanki tavrı haline gelen ve okul arkadaşlarıyla öğretmenlerinin kendi zararlarına öğrendiği umursamaz, rahatsız edici, “Bu hanıma hizmetlerine karşılık ne kadar para ödüyorsunuz –ödüyorum–?”

      Bay Crockett ilk kez duraksayarak boğazını temizledi.

      “Ben ödüyorum, öyle değil mi?” diye ısrar etti Dick. “Hani şu yirmi milyondan.”

      Bay Slocum, “Babasının kopyası,” diye mırıldandı.

      “Senin deyiminle hanım, yani Bayan Summerstone yuvarlak hesapla ayda yüz elli, yılda bin sekiz yüz alıyor,” dedi Bay Crockett.

      Dick, “Tamamen boşa harcanan güzel bir para,” diyerek içini çekti. “Ayrıca, yemek ve yatak da veriliyor!”

      Dick ayağa kalktı. Nesillerdir aileden gelen, doğuştan aristokrat değildi, on üç yıldır Nob Hill malikânesinde yetiştirilen bir aristokrattı. Öyle bir edayla kalktı ki, Vasiler Kurulu onunla birlikte deri koltuklarından kalktılar. Fakat Dick, Lord Fauntleroy’un hayatında kalkmadığı gibi kalkmıştı; çünkü sosyal biriydi. İnsan hayatının birçok yüzü ve yeri olduğunu biliyordu. Mona Sanguinetti onu imlâ yarışmasında boşu boşuna yenmemişti. Boşu boşuna Tim Hagan’la tükenene kadar kavga edip, okul bahçesini eşit şartlarla idare etmemişti.

      1849 yılının vahşi altın macerasıyla doğmuştu. Aristokrat olarak yetiştirilmişti ve ilkokul mezunu bir demokrattı. Erken gelişmiş toy haliyle, sosyal sınıf ve avam arasındaki farkı biliyordu. Bunun ötesinde kendine özgü bir iradesi vardı; kendisinin ve kaderinin sorumluluğu verilen ve kendilerini yirmi milyonunu artırmaya ve kendi karmaşık görüntüleriyle, onu adam etmeye adamış üç yaşlı adamın anlayamayacağı şekilde, kendine oldukça güveniyordu.

      “Nezaketiniz için teşekkür ederim,” dedi Dick üçüne birden. “Sanırım iyi anlaşacağız. Tabii, o yirmi milyon benim ve tabii, benim işten hiç anlamadığımı görerek, benim adıma o parayla ilgilenmek zorundasınız…”

      Bay Slocum, “Ve senin adına artıracağız, oğlum, senin adına güvenli, ölçülü yollarla artıracağız,” diye güvence verdi.

      “Spekülasyon yapmak yok,” diye uyardı genç Dick. “Babam çok şanslıydı. Onun, artık devir değişti dediğini ve insanın artık herkesin eskiden girdiği riskleri alamadığını belirttiğini duydum.”

      Buradan, bu olanlardan, hatalı bir şekilde genç Dick’in acımasız ve paragöz biri olduğu düşünülebilir. Aksine, Dick o anda, üç yıldır kumsalı temizleyen sarhoş bir maaşlı denizci gibi, yirmi milyonunu hiç dikkate almayan ve küçümseyen gizli düşünceler ve planlar içindeydi.

      “Ben daha çocuğum,” diye devam etti Dick. “Ama beni henüz iyi tanımıyorsunuz. Zamanla birbirimizi daha iyi tanıyacağız. Size tekrar teşekkür ediyorum.”

      Dick duraksadı, hafifçe ve görkemli bir şekilde, Nob Hill’deki malikânelerde yaşayan lortların genç yaşta öğrendiği gibi ve duraksamanın kalitesine bakıldığında, görüşmenin sona erdiğini belirten bir tavırla selam verdi. Ayrıca vasiler çekilebilirsiniz mesajının etkisini de fark etti. Babasıyla birlikte lort olan vasiler, kafaları karışmış ve şaşkın bir şekilde ayrıldılar. Bay Davidson’la Bay Slocum büyük, taş merdivenlerden inip bekleyen arabaya doğru ilerlerken şaşkınlıklarını öfkeye dönüştürmek üzereydiler ama sinirli ve huysuz olan Bay Crockett çok mutlu bir şekilde, “Piç kurusu! Küçük piç kurusu!” diye mırıldandı.

      Araba onları Pacific Union Kulübü’ne götürdü. Burada bir saat daha ciddi bir şekilde genç Dick Forrest’ın СКАЧАТЬ