Bir nefeste 20. yüzyıl. Okakura Kakuzo
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Bir nefeste 20. yüzyıl - Okakura Kakuzo страница 7

Название: Bir nefeste 20. yüzyıl

Автор: Okakura Kakuzo

Издательство: Maya Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-8068-12-2

isbn:

СКАЧАТЬ style="font-size:15px;">      GÖRSEL 3. Avrupa’nın Birinci Dünya Savaşı (1914–18) sırasındaki askeri müttefikleri

Ülkenin Sana İhtiyacı Var!

      Erkekler kendi ülkeleri için savaşmak üzere askerliğe akın ettiler ve profesyonel ordular hızla büyüdü. Fransa, Almanya, Rusya ve Avusturya-Macaristan’ın aksine İngiltere, zorunlu askerlik emri çıkartmadı ve bu konuda gönüllülere güvendi. “Ülkenin SANA İhtiyacı Var!” İngiltere Savaş Bakanı Lord Kitchener’in ünlü posterde yer alan sloganıydı ve bununla bir milyondan fazla hevesli genç erkeği İngiltere’nin seferi kuvvetlerine katılmaya teşvik etti. Bunların pek çoğu savaş için hazırlıksızdı ve arkadaşlarla komşuların doluştuğu bu “Ahbap” taburları, yüksek kayıplar verdiler. Askere alınma hedeflerini korumak için İngiltere, 1916’da on sekiz ile kırk bir yaş arası erkekler için (savaşın son aylarında elli bir yaşa kadar çıktı) zorunlu askerlik hizmeti başlattı.

      Fransız ve İngiliz imparatorlukları Müttefikler adına savaşmaları için Afrikalıları ve Hintlileri askere aldılar; İngiliz sömürgeleri olan Avustralya, Kanada, Yeni Zelanda ve Güney Afrika, Müttefikleri desteklemek için kendi askeri güçlerini silah altına aldılar. 1917’de ABD Başkanı Woodrow Wilson, Birleşik Devletler’de zorunlu askerliği tekrar devreye soktu.

      Zorunlu askerlik sadece erkeklere uygulanıyordu; fakat pek çok kadın, gönüllü hemşire, ambulans şoförü ve savaş doktoru olarak orduya katıldı. Evdeki kadınlar, erkeklerden boşalan işleri veya cephane fabrikalarındaki yeni işleri üstlendiler; diğerleri savaş uğraşlarını hayır işleriyle desteklediler.

Batı Cephesi

      Tarihin gidişatını belirleyecek olan mücadele birçok cephede, ancak özellikle Batı Cephesi’ni oluşturan Fransa ve Kuzey Belçika’da (Flanders) yapıldı. Bu ana savaş sahnesi, çatışmanın ilk birkaç ayında kuruldu.

      Belçika üzerinden ilerleyen Alman birlikleri sert bir direnişle karşılaştılar ve Fransız sınırına doğru savaşarak ilerlerken 6.000’den fazla Belçikalı sivili vahşice öldürdüler. İlerleyen Alman orduları için her sivil potansiyel bir tehditti; köyler yakıldı ve Almanya’nın düşmanlarına korku salmak için sivillerin ve rahiplerin katledilmesi emredildi.

      Almanlar, Müttefiklerle ilk defa 23 Ağustos 1914’te karşı karşıya geldiler, bunlar Belçika’nın Fransız sınırına yakın Mons şehrindeki İngiliz Seferi Kuvvetleri’ydi. Sayısal olarak üstün olan Alman ordusu, İngilizleri Paris’in doğusundaki Marne Nehri’ne çekilmeye zorladı.

Marne Muharebesi

      Almanlar, Fransız Hükümeti’ni başkenti terk etmeye zorlamak için Paris’in 50 kilometre kadar yakınına geldiler. Fransız keşif pilotları, Alman General Alexander von Kluck’ün, Marne Nehri’ne doğru geri çekilmekte olan Müttefik Kuvvetlerin peşinden giderken Schlieffen Planı’nı terk ederek Paris’in batı tarafı yerine doğusuna doğru giden birliklerini gördüler. Almanya’nın birinci ve ikinci orduları arasında bir boşluk oluşmuştu ve Fransız komutan Joseph Joffre, 5 Eylül 1914’te onlara Müttefiklerin altıncı ordusuyla bir karşı saldırı yapma şansı yakalayarak von Kluck kuvvetlerinin sağ kanadını vurdu. Lorraine’deki doğu cephesinde bulunan Fransız yedek kuvvetleri altıncı orduyu desteklemek ve Almanları kuzeye doğru sürmeye yardım etmek için demiryoluyla Paris’e, sonra da arabalarla cepheye gönderildiler. Bir hafta süren şiddetli çarpışmaların ardından Almanlar, Aisne Nehri’nin çevresinde siper kazarak mevzilendiler.

      Savaşın bu ilk büyük muharebesi Almanya’nın ilerleyişini durdurmuş ve Paris’i kurtarmıştı; ancak savaşta daha önce görülmemiş sayıda, 300.000’den fazla kişinin can kaybına yol açmıştı. Sonraki iki ay içinde her iki taraf da birbirine üstünlük sağlamak için Kuzey Denizi’ne gitgide daha da yaklaşarak bir dizi muharebeye girdiler. Bu “Denize Doğru Yarış”, Flanders kıyısı ile (tarafsız) İsviçre arasında, çatışmayı Batı Cephesi’nde dört yıllık bir çıkmaza sokacak olan 640 kilometrelik bir savunma siper ağı yarattı.

Flanders Tarlaları

      “Denize Doğru Yarış”, 19 Ekim ve 22 Kasım 1914 tarihleri arasında Batı Flanders’de (Kuzeybatı Belçika) yıkıcı Birinci Ypres Muharebesi’nde doruğa ulaştı. Her iki taraf da kendilerine, birbirine bakan, dikenli tellerle ve dar bir tarafsız bölge şeridiyle ayrılmış olan siperler kazdılar. Askerler saldırılarla kendi pozisyonlarını koruyor; çamur, bit, sıçan, dondurucu havaların korkunç şartları ve keskin nişancı ateşi, top mermileri ve siper saldırılarının tehlikesi altında yemek yiyor ve uyuyorlardı. Topçu ateşi ve makineli tüfeklerin hâkim olduğu, ölülerle dolu savaş alanında her iki taraf da diğerini geçerek ilerlemeye çalışıyordu. İngiliz, Fransız ve Belçikalı birlikler, sayısal üstünlüğe sahip olmasalar da, Almanya’nın, savaş sırasında Fransa ve Belçika’ya mühimmat sağlamak için hayati önem taşıyan Manş Denizi limanlarına doğru ilerlemesini durdurmayı başardılar.

      Kasım 1914’te bütün ordular moralini yitirmişti. Girilen çıkmazın sona ermemesi, herkesin umduğu gibi savaşın Noel’de sona ermeyeceği anlamına geliyordu. Kısa bir erteleme yapıldı: Noel Günü’nde, her iki tarafta bulunan Batı Cephesi askerleri kendi kendilerine ateşkes yaptılar, siperlerinden çıkıp futbol oynadılar ve savaşın vahşi ortamında sosyalleştiler.

      Ypres sürekli savaşların merkezi haline geldi. İkinci Ypres Muharebesi (22 Nisan-25 Mayıs 1915) sırasında Almanlar, Fransız sömürge ve Kanada birliklerine karşı zehirli klor gazı kullandılar. Rüzgâr tarafından yayılan ve siperlere nüfuz eden gaz, tahrip edici bir etkiye sahipti ve Müttefikleri kendi kimyasal silahlarını ve gaz maskelerini geliştirmeye teşvik etti.

      Temmuz ile Kasım 1917 arasındaki Üçüncü Ypres Muharebesi (Passchendaele Muharebesi) Almanların daha da fazla ölümcül hardal gazı kullanmaları nedeniyle, şiddetli ağustos yağışlarının neden olduğu bir çamur batağında devam eden Flanders muharebelerinin en uzunu ve can kaybı açısından en yüksek bedel ödeneni oldu. İngiliz kumandan Douglas Haig’in komutası altındaki İngiliz ve Kanada kuvvetleri Ypres yakınlarındaki yıkılmış Passchendaele köyünü işgal ettiler, her iki tarafın vermiş olduğu 850.000’den fazla can kaybına karşılık, çok küçük bir kazanımdı bu.

      Bir Kanadalı asker-şair John McCrae (1872-1918) şunları yazmıştı:

      Gelincikler açar Flanders tarlalarında,

      Yattığımız yeri işaret ederler,

      Sıra sıra dizili haçlar arasında,

      Ve tarla kuşları uçar gökyüzünde, hâlâ cesurca şarkı söyleyerek,

      Aşağıdaki top sesleri arasında zorla duyulan.

Doğu ve Güney Cepheleri

      Batı Cephesi’nin aksine Doğu Cephesi’ndeki savaş, durağan siper savaşı gibi açmaza girmemişti. Ruslar, 17 Ağustos 1914’te Alman sınırından Doğu Prusya’ya geçerek Tannenberg’de daha küçük bir Alman ordusu ile karşılaştılar. Yetenekli Alman birlikleri 26 Ağustos’ta Rus İkinci Ordusu’nu neredeyse tamamen yok etti, ardından 90.000 Rus askeri teslim alındı ve Rus General Alexander Samsonov intihar etti; bu sonuç Almanların moralini yerine getirdi.

      Daha güneyde, Galiçya’da, Avusturya kuvvetlerini 3 Eylül’de ezen Ruslar daha iyi durumdaydılar. Almanlar gibi Ruslar da sivillere yönelik şiddetli saldırılarla tanınır hale gelmişlerdi ve onların birlikleri yaklaşırken sivillerin pek çoğu kaçtı. Galiçya’daki büyük СКАЧАТЬ