Anadolu'nun Sırları. Kerim Kuvetli
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Anadolu'nun Sırları - Kerim Kuvetli страница 5

Название: Anadolu'nun Sırları

Автор: Kerim Kuvetli

Издательство: Maya Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-605-7605-73-3

isbn:

СКАЧАТЬ Hindistan’da koyun yününden daha beyaz bir yün yapan ağaçlardan yani pamuktan, İllirya yani Arnavutluk’ta güzel kızların pazarda açık artırma usulü satılarak evlendirilip bu para ile çirkin kızlara çeyiz yapıldığından bahseder. Skyth’leri (İskit) “hayalet atlılar’’ olarak tanımlar ve kısraklarını nasıl sağdığından, Amazonlardan ve nasıl ortaya çıktıklarından bahseder. Bizlere bu ve buna benzer ilginç, önemli ve detay sayılacak bilgiler verir kitabında. Günümüze bu eserinin tamamı eksiksiz ulaşmıştır. Bu eserinden başka yazmış olduğu bir kitabı yoktur. Eserinin bir yerinde “Asur Hikâyeleri” adlı bir eser yazdığından söz eder ama bu eserden hiçbir iz yoktur, belki de hiç yazılmamıştır. Historia, yazılışından yüzyıllar sonra dokuz kitapta toplanmıştır. Bu dokuz kitap üçerli bölümlere ayrılmıştır. Her kitap, Musalar’ın isimleriyle başlamaktadır. Musalar Zeus ile bellek tanrıçası Mnemosyne’in kızlarıdır ve ilham perileridir. Kitaplara birinci kitaptan başlayarak sırasıyla; Klio, Euterpe, Thalia, Melpomene, Terpsikhore, Erato, Polymnia, Urania ve Kalliope isimleri verilmiştir.

      Herodot Heykeli, Bodrum

      Herodot’un eseri, zaman içerisinde pek çok tarih bilimcinin çeşitli eleştirilerine maruz kalsa da ölümsüz bir başyapıttır. Nitekim tarih bilimi de esasen bu kitapla doğmuştur. Kitabının adı olan “Historia” günümüzde “Tarih” kelimesinin karşılığı olarak kullanılmaktadır. Bu eser Türkçe Herodotos Tarih ya da Herodot Tarihi isimleriyle basılmaktadır. Fakat esasen Herodot’un eserine verdiği isim olan “Historia” sözcüğü “araştırma, inceleme, bilgi edinme” anlamındadır. Bu sözcüğün yüzyıllar içerisinde “tarih” anlamını kazanması ve koca bir sosyal bilimler dalı haline gelmesinin “Tarihin Babası” olarak kabul edilen Herodot’un yazdığı eser sayesinde olduğu kuşku götürmez bir gerçektir. Onun kitabından esinlenen pek çok yeni tarihçi olmuştur.

      Ege kıyılarının bilgi ve uygarlık denizinden çıkmış, Halikarnaslı Herodot büyük bir gezgin, anlatıcı, yaratıcı ve yazardır. Günümüze kadar etkileri süregelmiş insan uygarlığının gelenek, görenek ve kültürünün kavranmasında büyük kolaylık sağlamış bu büyük yazarın kitabı, her çağda aydın kesimler tarafından okunmuş olsa da yeterince öğrenilememiş ve öneminin anlaşılamamış olması affedilmez bir hatadır. Onun eseri genel kültür bilgisini artırmak amacıyla okunması gereken temel eserler arasında olmalıdır. Çünkü Anadolu tarihi, Herodot tarihi ile başlar.

      Thales ve Milet Okulu

      Milet (Miletos), Ege Bölgesi’nde Aydın’ın Didim ilçesinde klasik dönemde adı Meander olan Büyük Menderes Nehri’nin hemen ağzında kurulmuş bir liman kentidir. Antik Miletos şehrinin bulunma efsanesine göre şehrin ilk yaşayanları Girit üzerinden gelmiştir. Strabon da bunu doğrulamaktadır. Anadolu’da on iki İon şehrinin kurmuş olduğu “Ionia Birliği” üyelerinden biridir.

      Yunanlılar, esas itibarıyla üç kabileden meydana gelmişlerdi. Eolialılar, Dorialılar, İonialılar. Bu kabilelerden ilki, köylülerden meydana geliyordu. Dorialılar ise, daha çok asker bir kabileydiler. Nitekim bu kabileden olan Spartalılar, savaş hedeflerine göre düzenlenmiş sert bir devlet kurmuşlar, lüksten, eğlenceden ve ruh eğitiminden uzak, sert bir devlet rejimi ortaya koymuşlardı. Bu kabilelerin, düşünce tarihi bakımından, en önemli olanı İonialılardır. Felsefeyi, denizci ve tüccar bir millet olan bu İonialılar yaratmıştır. İonialıların kurmuş olduğu Antik Yunan Dünyası ilmin beşiği olmuştur. Bilgiyi, başka hiçbir çıkar gözetmeksizin, yalnız bilmek için elde etmek isteyen manevi çaba, ilkin, İonialıların yurdunda doğmuştur. 4

      İonialıların bir koloni olarak kurdukları şehirlerinin anavatan Yunanistan’dan daha ileri düzeye ulaşan bu gelişimleri bir tesadüf değildir. Burada etkili olan beslendikleri kaynaklarıdır yani Anadolu coğrafyası. Kendilerinden evvel birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bu kadim topraklarda büyük bir bilgi hazinesiyle karşılaşırlar. Denizci ve tüccar bir topluluk olmalarının da etkisiyle Mezopotamya ve Mısır ticaret yollarındaki etkileşimde bulundukları ulusları yakından ve detaylı gözlemlemiş, onların sahip oldukları birikimlerden faydalanmışlardır.

      İşte bu İonialıların Grek kolonicilerinin gelip yerleştiği Anadolu’da kurdukları şehirlerinden olan Miletos, İonya halkı şehirlerinin merkezi olmuş ve klasik Yunanistan henüz daha yeni gelişmekte iken, sanat, ilim ve felsefe merkezi olarak parlamıştır. Doğal olarak burada önemli isimler doğmuştur. Bu isimlerin başında ise yedi bilgeler arasında olan ünlü felsefeci Thales gelir.

      MÖ 6. yüzyılda Batı Anadolu’nun Miletos kentinde Thales tarafından kurulan Milet Okulu’nda felsefenin ilk adımları atılır. Başka bir deyişle felsefenin kurucusu Miletli Thales’tir diyebiliriz. Milet Okulu’nda Thales’in öğrencisi Anaximandros ve onun öğrencisi olan Anaximenes yetişir.

      Thales

      Bu Sokrates öncesi felsefeciler gözlemlerini dinden ayırıp, doğaya çevirirler. O güne kadar tüm doğa olayları mitoslara dayandırılarak açıklanmaya çalışılıyordu. Thales ve öğrencileri çevrelerinde olup bitenleri, doğa olaylarını kavramak ve içinde yaşadıkları toplumda sorulan sorulara cevaplar bulmak için mitolojik olan inançsal açıklamalara değil, deneysel ve gözlemsel yani daha bilimsel kavramlara yönelirler. Böylelikle kendilerinden sonra gelen Sokrates, Platon ve Aristo gibi felsefecilere öncülük etmişlerdir.

      Bir anlamda Thales’le beraber mitolojiden felsefeye ve fiziğe geçilir. Thales ve öğrencileri bugün akıl dışı olarak görülen çok tanrılı olan eski Yunan dininin kurgusal tabularını yıkarak insan zekâsını ön plana çıkarmış ve ilmi yöntemlerle tabiat olgularını çözümleme çabasında olmuşlardır.

      Thales’e göre her şey sudan çıkmıştır. Hayatın kaynağı, sudur. Su, canlı hayatı için şarttır. Her şey su ile ürün verir. Canlıyı meydana getiren tohumlar onun içinde gelişir. Thales suyu canlı varlıkların kaynağı (arche) olarak gösterir. Matematik ve geometri alanlarında da önemli çalışmalar yapmış ve kendi adıyla bilinen “Thales Teoremini” bulmuştur. Yunanlıları geometriyle tanıştıran kişidir.

      Thales, astronomi ile ilgilenmiş ve gündönümlerini hesaplama yöntemlerine girişmiştir. MÖ 585 yılı 28 Mayıs günü gerçekleşen güneş tutulmasını bir yıl öncesinden hesaplayıp haber vermiştir. Böyle bir hesabın yapılabilmesi, ancak yüzyıllardan beri bilginin birikmiş olmasıyla mümkündü. Bu bilgi başka yerde değil Anadolu’da birikmişti ve Doğu’dan gelmişti.5

      Onun ardından öğrencisi Anaximandros gelir. Anaximandros için realitenin gerçek prensibi sonsuzluktur. Ona göre, her şeyin başlangıcında bulunan, her şeyi harekete geçiren, her şeyi kuşatan bu sonsuzluk, bitmek tükenmek bilmeyen bu sınırsız şey, “Apeiron”dur. Apeiron’un kendisi belirli bir şey değildir. Çünkü her belirli olan şey, zıddının da varlığını şart koşar. Bundan dolayı, başlangıçta hiç belirlenmeye gelmeyen ve her çeşit sıfattan yoksun olan bir şey vardır. Bu belirli olmayan şeyden sonradan, zıtlar şeklinde ayrılarak bütün varlıklar ortaya çıkmıştır. İlkin, sıcak soğuk olan nitelikler, yani karanlık ve soğuk olan toprakla, aydınlık ve sıcak olan hava yahut ateş, birbirinden ayrılmıştır. СКАЧАТЬ



<p>4</p>

Doç. Dr. Kamıran Birand, İlk çağ Felsefesi Tarihi, s. 7

<p>5</p>

Halikarnas Balıkçısı, Anadolu’nun Sesi, s. 57