100 büyük düşünür. Sabri Kaliç
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу 100 büyük düşünür - Sabri Kaliç страница 6

Название: 100 büyük düşünür

Автор: Sabri Kaliç

Издательство: Maya Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-8068-42-9

isbn:

СКАЧАТЬ milletle, felsefeyle ve politikayla bağlantılı olmadığını özellikle belirterek dünyanın çeşitli yerlerinde insanları kendilerini keşfe çağıran konuşmalar yapmaya başladı. Konuşmaları ve yazıları herhangi bir dinle bağlantılı değildi. Kendisine mesihlik yakıştırılmış olmasına rağmen bunu kesinlikle reddetmişti. Bütün dünyada geniş bir dinleyici kitlesine ulaşmış olmasına rağmen çevresindekiler tarafından oluşturulan örgütü kendisi dağıtmıştı. Hiçbir zaman kendisini bir otorite olarak görmedi ve çevresinde müridlerin oluşmasını istemedi. Her zaman bir insanla, başka bir insan olarak konuşmayı tercih etti. Konuşmalarının hemen tamamı kitap olarak basılan Krishnamurti 17 Şubat 1986’da California’da, pankreas kanserinden ölene dek gezilerini ve konuşmalarını sürdürdü. Vasiyeti üzerine, cesedi yakıldı ve külleri hayatını geçirdiği üç ülke olan Hindistan, Britanya ve ABD’de çeşitli yerlere serpildi. Konuşmalarında gerçeğin “yolları olmayan bir ülke” olduğunu ve bireyin ancak sessiz/dingin bir farkındalıkla ve tüm yaşam ile bütünleşerek yaşaması halinde gerçeğin kendiliğinden geleceğini söylemiştir. Ölüm ile yaşamın bir ve tekliği, yaşamın durağan olamayacağı, korku, özgürlük, şiddet, doğa ve çevre gibi konular üzerine konuşmalar yapmıştır.

      Krishnamurti insanlığa özgü sorunların çözümünü kelimelerde ya da felsefî kavramlarda aramaz. Tam tersine ona göre, dünyada sorunlarımızı yaratan, kelimeler ve kavramlarla koşullanmış düşüncenin kendisidir. Gelecekte kullanılacak ideal bir çözüm de önermez, çünkü yalnızca “olan” vardır, “olması gereken” yoktur. Bu bölünme çatışmaya neden olmaktadır. Krishnamurti’nin önerisi, “olan”ın imgesiz ve kelimesiz gözleminden başka bir şey değildir. Sokrates’ten sonra (özellikle Aristo ve sonrası) deneyimsel bilgi, sezgi, keşif gibi bilgelik çalışmaları felsefenin dışında bırakılmıştır. Krishnamurti’nin insan sorunlarının nedenleri ve çözümlerine ilişkin yaklaşımı, Aristo sonrası felsefenin tam karşıtıdır. Krishnamurti düşüncenin sorunları oluşturduğunu ve çoğalttığını belirtir. Önerdiği yöntem ise, Sokrates’in sohbetlerindeki gibi, bilgelik yaşantısıyla yaşamın kavranmasıdır. Benzer izler Anadolu sohbet geleneğinde de vardır.

      Krishnamurti’nin bilincinin yöneldiği nesneler de; ben, ben merkezi, kendi, benlik, zihin, düşünce, öğrenme, bilgi, bellek, koşullanma, özgürlük, zeka vb.’dir. Krishnamurti’nin imgesiz bakışı, Husserl’in “indirgeme yöntemi”ne benzerlik gösterir. Krishnamurti’de bakışın kendisi geçmişin tortularından arındırılırken, Husserl’de indirgeme yöntemiyle insanın bilincinde nesnenin özü olan düşüncelerden başka her şey paranteze alınır. Diğer yandan Krishnamurti’de nesnelerin özünün insanın bilincinde oluşturulması söz konusu değildir. Aksine bilincin tüm düşüncelerden saflaştığı bir düşüncesiz farkındalık konumundaki bakış söz konusudur.

      Krişnamurti’nin konuşmalarından derlenen kitapların çoğu Türkçeye de çevrilmiştir.

      İLKÇAĞ DÜŞÜNÜRLERİ

      11

      THALES

M.Ö. 624? – M.Ö. 546?

      Sadece yaşadığı dönemde değil, günümüzde bile değerini yitirmeyen düşünürlerden biri de Thales’tir. Yaşamın kaynağının “su” olduğunu söylemesiyle, modern bilimin bulgularına en yaklaşan filozof olan Thales Eski Yunan’ın “Yedi Bilge”sinden de biridir.

      Miletli Thales (okunuşu: Tales) Sokrates öncesi dönemde yaşamış olan Anadolulu bir düşünürdür. Doğum yeri Milet, Menderes nehri deltasında olup bugünkü Aydın ilimiz sınırları içindedir. Adı net olarak bilinen ilk filozof olduğu için felsefenin ve bilimin öncüsü olarak adlandırılır. Eski Yunan’ın Yedi Bilgesi’nin ilkidir. Ticaretle uğraşmış ve bu nedenle Mısır’da da bulunmuştur. Elimize ulaşmış hiçbir yazılı metni yoktur. Yaşadığı döneme ait kaynaklarda da adına rastlanmaz ancak hakkındaki bilgiler Herodot ve Diogenes Laertios gibi antik yazarlardan edinilir. Bertrand Russell’ın “Batı Felsefesi Tarihi” adlı kitabına göre: “felsefe Thales’le başlamıştır.”

      Thales’den önce Yunanlılar doğayı ve dünyanın temel maddesini mitoloji, tanrılar ve kahramanlarla açıklıyorlardı. Yeryüzündeki doğa olayları, (depremler, rüzgar vb.) tanrılarla bağdaştırılıyordu. Thales hem suyu ana madde olarak düşünmesi, hem de doğayı olguları birleştirerek açıklamaya çalışması bakımından çok önemli olmuştur. Doğa olaylarının nedenlerini insan biçimli tanrılardan çok, doğanın içinde aramıştır. Mitolojik açıklamalar ile akılcı açıklamalar arasında sağlam bir köprü kurmuştur. Thales’den sonra öğrencileri Anaksimandros ve Anaksimenes de aynı çizgide ilerlemiştir.

      Thales’e kadar yeryüzünde olup biten her şeyi göksel tanrılarla açıklama alışkanlığı vardı. Thales ise hayatın özünün göklerde değil yerde olduğunu ve hayatın kökünün sulardan geldiğini söylemesi açısından bugün bile çok önemli bir düşünürdür. Tanrısal gücü mıknatıs taşındaki çekme kuvveti gibi bir hayat gücü (ruh) olarak yorumlamıştır. Bazı araştırmacılara göre, ruhun ölümsüz olduğunu söyleyen ilk kişi de odur. Thales maddenin ilk öğesi (arkhe) olarak suyu ileri sürmüştür. İlk öğe olduğundan dolayı toprağın suyun üzerinde bulunduğunu ve dünyanın su tarafından taşındığını söylemiştir.

      Herodot’a ve Eudemos’a göre, Thales (28 Mayıs MÖ 585’te gerçekleştiği kabul edilen) güneş tutulmasını önceden hesaplayıp haber vermiştir. Astronomi ile uğraşan ve gündönümlerini önceden hesaplayan biri olarak ilk astronom olmuştur. Ayın son gününe “30. gün” adını ilk o vermiştir. Yılın içindeki mevsimleri de o bulmuş, bir yılı 365 güne bölmüştür. Gölgemizin bizimle aynı uzunlukta olduğu zamanı gözleyip piramitlerin boyunu gölgelerine bakarak ölçmüştür. Aynı zamanda Nil nehrinin yükselmesinin rüzgara bağlı olduğunu bulmuştur. Bu olayları doğru olarak çözümlemesine rağmen getirdiği açıklamalarda bugünkü bilimsel bulguların değil, o zamanın inançlarının yer alması mantık açısından kabul edilmesi gereken bir durumdur.

      Matematik alanında da çığırlar açmış birisidir. Eski Yunan bilginlerinden Kallimakhos’un aktardığı bir düşünceye göre denizcilere kuzey takımyıldızlarından Büyükayı yerine Küçükayı’ya bakarak yön bulmalarını öğütlemiştir. Aynı zamanda Mısırlılardan geometriyi öğrenip Yunanlılara tanıtmıştır. “Thales teoremi” başta olmak üzere geometri alanında önemli teoremler bulmuştur. Kendi adına bir teorem bulunan ilk insan olması açısından matematiğin ve genelde bilimin de babası olarak kabul edilmektedir.

      12

      PYTHAGORAS

M.Ö. 570? – M.Ö. 495?

      Düşünür olmanın aynı zamanda bilim insanı olmak anlamına geldiği günlerin filozofu olan Pythagoras matematik derslerinde öğretilen “Pisagor kuramı”nın da isim babasıdır.

      Sokrates öncesi filozoflar içinde çok önemli diğer bir isim Mile-tos okulunun en güçlü rakiplerinden biri olarak bilinen Pythagoras’dır (Pisagor). Aslında çok önemli bir biliminsanı olmasına karşın, ruhun ölümsüzlüğü ile insan yaşamını düzenleyen СКАЧАТЬ