Название: Gülümseyen Adam
Автор: Хеннинг Манкелль
Издательство: Ayrıksı Kitap
Серия: Kurt Wallander
isbn: 978-605-71714-5-0
isbn:
Wallander bunu onun için kolaylaştırmalıyım, diye düşündü. Ne olduğunu anlayamayacak, ben de öyle.
“Elbette daha iyi olduğunu duyduğumuz için sevindik,” diyerek konuşmaya başladı Björk. “Bununla birlikte ayrılman yerine görevine geri dönmeni tercih ederiz. Sana ihtiyacımız var.” Kâğıtlarla dolu masayı işaret etti. “Bugün yeni tasarlanan polis üniformalarıyla ilgili önerilere ve ilçe polis teşkilatıyla polis müdürleri arasındaki ilişkiyi düzenleyen sistemde değişiklik yapan anlaşılmaz bir tasarıya yanıt vermem gerekiyor. Bunlardan haberin var mıydı?”
Wallander hayır dercesine kafasını salladı.
“Nereye gidiyoruz böyle?” dedi Björk suratını asarak. “Eğer yeni üniformalar bu şekilde hazırlanırsa, bence gelecekteki polisler marangozla biletçi karışımı bir şeye benzeyecekler.”
Wallander’e bakarak bir şey söylemesini bekledi ama Wallander ağzını açmadı.
“Polis teşkilatı 1960’larda merkezileştirildi,” diye devam etti Björk. “Şimdi her şeyi yeniden yapacaklar. Meclis, yerel polis teşkilatlarını ortadan kaldırarak tamamen yeni bir şey oluşturmak ve buna Ulusal Polis Gücü adını vermek istiyor. Ama polis zaten hep ulusal bir güç olmuştur. Başka ne olabilir ki? Bağımsız eyaletlerin egemen sistemleri Orta Çağ’da kaldı. Nasıl olur da çığ gibi karman çorman bilgi notlarının altında kalmış birisinin günlük işlerini yürütebileceğini düşünebilirler? Bütün bunlar yetmezmiş gibi bir de vize alamayan yabancıların otobüslere ve feribotlara doldurulup herhangi bir karışıklık veya itiraz olmadan sınır dışı edilmesi için yapılacak işlemlerle ilgili ‘ülkeye girişin engellenmesi teknikleri’ dedikleri tamamen gereksiz bir konferans için hazırlık yapmalıyım.”
“Ne kadar meşgul olduğunu tahmin edebiliyorum,” dedi Wallander, Björk’ün zerre değişmeyeceğini düşünerek. Polis şefi olarak görevini kontrolü altına asla alamamıştı. Aksine görevi onu hapsetmişti.
“Bütün evraklar burada,” diye devam etti Björk. “Tek eksik olan imzan, onu da hallettin mi artık eski bir polis olacaksın. Kararından memnun olmasam da talebini kabul etmek zorundayım. Bu arada umarım mahzuru yoktur ama saat dokuzda senin için bir basın toplantısı ayarladım. Son birkaç yılda ünlü bir polis olmuştun, Kurt. Zaman zaman aykırı davranışların olsa da itibarımızın yükselmesi için yaptıkların inkâr edilemez. Senden ilham aldığını söyleyen polis öğrencileri olduğundan bahsediliyor.”
“Bunun doğru olmadığına eminim,” dedi Wallander. “Ve sen de basın toplantısını iptal edebilirsin.”
Sözlerinin Björk’ü rahatsız ettiğini görebiliyordu.
“Söz konusu bile olamaz,” dedi Björk. “En azından iş arkadaşların için bunu yapmalısın. Ayrıca Svensk Polis dergisi de seninle ilgili bir yazı yayınlayacak.”
Wallander, Björk’ün masasına doğru yürüdü.
“Görevi bırakmıyorum,” dedi. “Buraya tekrar çalışmaya başlamak için geldim.”
Björk şaşkınlıkla baktı.
“Basın toplantısı olmayacak,” diye ekledi Wallander. “Şu andan itibaren tekrar işe başlıyorum. İyi olduğumu gösteren bir doktor raporu getireceğim. Kendimi iyi hissediyorum. Ve çalışmak istiyorum.”
“Benimle dalga geçmiyorsundur umarım,” dedi Björk huzursuzca.
“Hayır. Bir şeyler fikrimi değiştirdi.”
“Bu çok ani oldu.”
“Benim için de öyle. Dürüst olmak gerekirse düşüncemi değiştireli sadece bir saat oluyor. Fakat tek şartım var. Daha çok bir istek…”
Björk söylemesini bekledi.
“Sten Torstensson soruşturmasının başında olmak istiyorum,” dedi Wallander. “Şu anda soruşturmadan kim sorumlu?”
“Herkes olayın içinde, Svedberg ve Martinson benimle birlikte asıl ekipteler. Åkeson ise sorumlu savcı.”
“Sten Torstensson arkadaşımdı.”
Björk başıyla onayladı ve ayağa kalktı. “Bu doğru mu?” diye sordu. “Gerçekten fikrini değiştirdin mi?”
“Ne dediğimi duydun.”
Björk masanın etrafını dolaşıp Wallander’le yüz yüze geldi. “Bu, uzun zamandır duyduğum en iyi haber,” dedi. “Hadi şu istifa belgelerini yok edelim. Herkes çok şaşıracak.”
“Eski odamı kim aldı?”
“Hansson.”
“Mümkünse geri almak istiyorum.”
“Tabii ki. Hansson bu hafta Halmstad’da kursta. Hemen kullanmaya başlayabilirsin.”
Wallander’in eski odasına kadar koridorda birlikte yürüdüler. Tabeladaki ismi kaldırılmıştı. Bu bir anlığına onu afallattı.
“Biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var,” dedi Wallander.
“Sekiz buçukta Torstensson cinayetiyle ilgili toplantı yapacağız,” dedi Björk. “Küçük toplantı odasında… Bu konuda ciddi olduğuna emin misin?”
“Neden olmayayım?”
Björk konuşmaya devam etmeden önce tereddüt etti. “Biraz, öngörülemeyen, hatta mantıksız biri olarak biliniyorsun,” dedi. “Unutma, bu kararından geri dönüş yok.”
“Sen de basın toplantısını iptal etmeyi unutma.”
Björk elini uzattı ve “Yeniden hoş geldin,” dedi.
“Teşekkürler.”
Wallander, Björk’ün ardından kapıyı kapattı ve hemen ahizeyi kaldırarak telefonu meşgule aldı. Odaya göz gezdirdi. Masa yenilenmişti. Hansson kendisininkini getirmişti. Fakat sandalye Wallander’in eski sandalyesiydi.
Ceketini çıkarıp oturdu.
Aynı eski koku, diye düşündü. Aynı mobilya cilası, aynı kuru hava ve bu binada içtiği yüzlerce fincan kahvenin belli belirsiz eskimeyen kokusu.
Uzun süre hareketsiz oturdu.
Bir yıldan fazladır kendisine ve geleceğine dair doğru olanı bulmak için ıstırap çekiyordu. Sonunda tereddütlerinden kurtulup yavaş yavaş şekillenen bir karar vermişti. Fakat bu sabah okuduğu gazete her şeyi değiştirmişti.
Uzun zamandır ilk defa içi huzurla doldu.
Şimdi doğru olup olmadığını henüz söyleyemeyeceği yeni bir karar vermişti. Fakat bu artık önemli değildi.
Bir kâğıt СКАЧАТЬ