Название: Kayıp İtfaiye Arabası
Автор: Пер Валё
Издательство: Ayrıksı Kitap
Серия: Martin Beck
isbn: 978-625-99813-9-0
isbn:
Odada birçok kişi vardı.
Örneğin Västberga’daki Cinayet Masası’ndan çağırılmış Martin Beck, Kollberg ve amirleri olan, en son bilgiye göre soruşturmadan sorumlu sayılan Evald Hammar. Hammar iri yarı, yapılı bir adamdı ve yele gibi gür saçları görevinden dolayı neredeyse ağarmıştı. Emekliliğe gün saymaya başlamıştı ve her ciddi şiddet suçunu, kendine karşı işlenmiş bir dava olarak algılardı.
“Diğerleri nerede?” diye sordu Martin Beck.
Her zamanki gibi kapıya oldukça yakın bir kenarda durmuş, sağ dirseğini dosya dolabına yaslamıştı.
“Hangi diğerleri?” diye sordu Hammar, soruşturma ekibini oluşturmanın kendi işi olduğunun bilincindeydi. Teşkilatta istediği ve birlikte çalışmaya alışkın olduğu her kim varsa çağıracak kadar etkiliydi.
“Rönn ve Melander,” dedi Martin Beck kısa ve öz.
“Rönn, Güney Hastanesi’nde ve Melander olay yerinde,” dedi Hammar kısaca.
Akşam gazeteleri masanın üstünde Gunvald Larsson’un önünde açık duruyordu ve Larsson bandajlı elleriyle, sinirli sinirli sayfaları karıştırıyordu.
“Kahrolası kolaycılar,” dedi, gazetelerden birini Martin Beck’e doğru itip. “Şu resme baksana.”
Resim üç kolonu kaplamıştı ve trençkotlu, dar kenarlı şapkalı bir genç adamı gösteriyordu. Yüzünde sıkıntılı bir ifadeyle Sköld Caddesi’ndeki evin dumanı tüten yıkıntılarını bir bastonla dürtüyordu. Adamın çaprazlama arkasındaysa, resmin sol köşesinde, Gunvald Larsson, saf saf objektife bakarak dikiliyordu.
“Belki de hiç haber değerin yok,” dedi Martin Beck. “Şu bastonlu adam kimmiş?”
“Adı Zachrisson. İkinci Bölge’den bir çaylak. Tam bir geri zekâlı. Resmin altındaki yazıyı oku.”
Martin Beck kısa yorumu okudu.
Günün kahramanı Komiser Gunwald Larsson dün geceki yangında kahramanca hareket ederek pek çok insanın hayatını kurtardı. Burada da tamamen yıkılan evden kalanları incelerken görülüyor.
“Lanet olasıca beceriksizler sağı solu karıştırmakla kalmamış,” diye mırıldandı Gunvald Larsson, “bir de…”
Başka bir şey demedi ama Martin Beck ne demek istediğini kavramıştı ve düşünceli bir hâlde başını salladı. İsim de yanlış yazılmıştı. Gunvald Larsson fotoğrafa iğrenerek baktı ve gazeteyi koluyla öteye itti.
“Hem de moron gibi çıkmışım,” dedi.
“Meşhur olmanın cilveleri işte,” dedi Martin Beck. Gunvald Larsson’dan hazzetmeyen Kollberg, isteği dışında etrafa saçılmış gazetelere gözlerini kısarak baktı. Bütün fotoğraflar yanlış yönlendiriyordu ve her ön sayfa, şaşaalı manşetlerin altındaki Gunvald Larsson’un dimdik bakan gözleriyle bezeliydi.
Kahramansı işler, kahramanlar ve kim bilir daha neler neler, diye düşündü Kollberg, bezgince iç geçirerek. Bir sandalyede kamburunu çıkarmış, şişko ve çuval gibi oturuyordu, dirsekleri çalışma masasındaydı.
“O hâlde ne olduğunu bilmediğimiz garip bir konumdayız yine?” dedi Hammar ciddi bir şekilde.
“Hiç garip değil,” dedi Kollberg. “Şahsen benim ne olduğundan haberim bile yok.”
Hammar ona eleştirir gibi bakıp şöyle dedi:
“Yani yangın kundaklama mıydı, değil miydi bilmiyoruz.”
“Neden kundaklama olsun ki?” diye sordu Kollberg.
“İyimser işte,” dedi Martin Beck.
“Tabii ki bal gibi kundaklamaydı,” dedi Gunvald Larsson. “Ev resmen gözümün önünde infilak etti.”
“Yani yangının, Malm denen adamın odasında başladığından eminsin?”
“Evet. Adım gibi.”
“Evi ne kadar süredir izliyordun?”
“Yaklaşık yarım saat. Şahsen. Ondan önce, o kalın kafalı Zachrisson oradaydı. Sorular da ahiret sorusuna döndü bu arada.”
Martin Beck sağ elinin baş ve işaret parmağıyla burun kemerini ovaladı. Sonra konuştu:
“O zaman zarfında kimsenin içeri girmediğinden veya dışarı çıkmadığından eminsin yani?”
“Evet, kalıbımı basarım. Ben oraya gitmeden önce neler oldu, bilmem. Zachrisson üç kişinin içeri girdiğini, kimsenin de çıkmadığını söyledi.”
“Buna güvenebilir miyiz?”
“Sanmıyorum. Adam olağan dışı bir gerzekliğe sahip gibi.”
“Bunda ciddi değilsin, değil mi?”
Gunvald Larsson kızarak baktı:
“Tüm bunların altından ne çıkacak ha? Ben orada dikilmişim ve zavallı evi alevler almış. On bir kişi içeride mahsur kalmış ve sekizini dışarı çıkarmışım.”
“Evet, fark ettim,” dedi Kollberg, gazeteye yandan bir bakış fırlatırken.
“Yani yangında sadece üç kişinin can verdiği yüzde yüz kesin mi?” diye sordu Hammar.
Martin Beck iç cebinden birtakım kâğıtlar çıkarıp inceledi. Sonra şöyle dedi:
“Öyle görünüyor. Malm denen şu adam, Malm’ın bir üst katında oturan Kenneth Roth denen diğeri ve tavan arasında odası olan Kristina Modig, daha on dört yaşındaydı.”
“Neden tavan arasında yaşıyordu?” diye sordu Ham-mar.
“Bilmiyorum,” dedi Martin Beck. “Öğrenmemiz gerek.”
“Daha öğrenmemiz gereken bir dolu başka şey var,” dedi Kollberg.
“Ölenler sırf bu üçü müydü, daha onu bile bilmiyoruz. Ayrıca, on bir kişi dediğimiz sayı bir tahminden ibaret, değil mi Bay Larsson?”
“O hâlde dışarı çıkabilenler kimlerdi?” dedi Hammar.
“İlk olarak şunu netleştirelim; dışarı çıkmadılar,” dedi Gunvald Larsson. “Ben onları dışarı çıkardım. Eğer ben tesadüfen orada dikiliyor olmasaydım, içlerinden biri bile kurtulamazdı. İkincisi, isimlerini bir yere yazmadım. O sırada başka işlerim vardı.”
Martin Beck, bandajlar içindeki iri adama bakarken düşünceliydi. Gunvald Larsson genelde kötü davranışlar sergilerdi ancak Hammar’a hakaret derecesinde çıkışmak ya megalomanidendi ya da beyin felci geçiriyordu. СКАЧАТЬ