Название: Kızıl Odanın Rüyası IV. Cilt
Автор: Сюэцинь Цао
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6862-37-1
isbn:
On Bir: Li Wan
Li soyadı erik demektir. Li Wan, Baoyu’nün küçük yeğeni Jia Lan’ın annesidir; onun adı orkide anlamındadır. Jia Lan, ailenin talihinin enkazından yüksek bir memur olmak üzere çıkar ve törenlerde annesine saray kıyafetleri giymeye hak kazandırır.
On İki: Qin Keqing
Görünüşe göre, çok güzel ve cilveli bir kadındır ve 7. Bölüm’de Jiao Da’nın iddia ettiği gibi kayınpederi ile ilişkisi vardır.
Yatak odası, şehvet düşkünü bir kadına yakışır paha biçilmez eserlerle doludur. Baoyu, onun yatağında uyurken rüyasında Büyük Boşluk Hayalî Diyarı’na gider ve hem Xue Baochai hem de Lin Daiyu’yü temsil eden, Keqing ile beraber olur.
Ölüm nedeni belirgin bir şekilde ifade edilemese de intihar ettiği ima edilir.
Öte yandan, Ningguo Konağı’ndaki şaşkınlık doğuran olayların asıl suçlusu, ailenin reisi olarak sorumluluk üstlenmeyi reddeden Jia Jing’dir.
85. BÖLÜM
Jia Zheng, bakan yardımcılığına terfi eder.
Xue Pan, bir başka adam öldürme işine karışır.
Odalık Zhao odasından dışarıdaki Jia Huan’a ateş püskürürken, Huan da oradan bağırıyordu.
“Alt tarafı tencereyi devirdim, biraz ilaç döküldü! Çocuğunu öldürmedim ya! Sizin böyle bağırıp, bana iftira ederek adımı lekelediğinizi duyan da çocuğa bir şey yaptığımı sanır! Bir gün gerçekten işini bitireceğim! O zaman dersinizi alacaksınız! Ayaklarını denk alsınlar!”
Odalık Zhao hışımla dışarı çıkıp Huan’ın ağzına bir tokat patlattı.
“Böyle korkunç şeyler söyleyerek aranıyorsun! Boynunu kırarlarsa görürsün!” dedi.
Bir süre böyle bağırıştılar. Jia Huan, Xifeng’ın iğneleyici sözlerini annesine iletince, kadın daha da çileden çıktı. Artık birisini gönderip özür dilemesi söz konusu değildi ve birkaç gün sonra Qiaojie iyileşse de bu olay ailenin iki tarafındaki kini daha da derinleştirdi.
Bir gün Lin Zhixiao, Jia Zheng’a Pekin Prensi’nin yaş günü olduğunu haber verdi.
“Özel bir talimatınız var mı, beyefendi?”
“Her zaman gönderdiklerimizi gönderelim.” dedi Jia Zheng. “Ama önce Sör She’ya haber ver.”
“Tamam, efendim.” dedi Lin ve gerekli ayarlamaları yapmak üzere gitti. Kısa bir süre sonra, Jia She kardeşiyle ziyaretin ayrıntılarını konuşmak için geldi. Kuzen Zhen, Jia Lian ve Baoyu’yü de yanlarından götürmeye karar verdiler. Dört beyefendi için bu sadece sosyal bir yükümlülük olsa da Baoyu için uzun zamandır beklenen bir fırsattı. Yoldaki duraklama esnasında karşılaşmalarından beri prensin yakışıklılığı ve zarif duruşuna büyük bir hayranlık duyuyordu. Hevesle en şık kıyafetlerini giydi ve diğerlerine katıldı.
Saray’a vardıklarında, Jia She ve Jia Zheng kartlarını verdiler; çok geçmeden Saray’ın başharem ağası tespih çekerek dışarı çıkıp tiz bir kahkahayla onları selamladı.
“Umarım hepiniz iyisinizdir.”
Karşılıklı hâl hatır sormalardan sonra üç genç Jia öne çıkıp selam verdi.
“Majesteleri sizi kabul etmekten memnuniyet duyuyor.” diyerek onları içeri aldı başharem ağası. İki kapıdan ve bir avludan geçip prensin evinin iç kapısına geldiler. Orada bir kere daha durup harem ağasının içeriye haber vermesini beklediler; bu arada kapıda görevli küçük hadımlar onları oyaladılar. Kısa bir bekleyişten sonra başharem ağası geri geldi.
“Bu taraftan lütfen.” dedi.
Ciddiyetle yollarına devam ettiler. Tören kıyafetleri içindeki prens, girişten ana salona uzanan üzeri kapalı yolda onları karşılayıp, geldikleri için iltifatlarda bulundu. İki kardeş öne atılıp, saygılarını sunduktan sonra kıdem sırasına göre Kuzen Zhen, Jia Lian ve Baoyu de aynı şeyi yaptılar. Prens, Baoyu’nün elinden tuttu.
“Son karşılaştığımızdan bu yana uzun zaman geçti. Hep aklımdasın.” dedi gülümseyerek. “Söylesene, yeşim taşını muhafaza ediyor musun?”
Baoyu eğilip tek dizini büktü.
“Majestelerinin lütuflarıyla talihsizliklerden korunuyoruz.” dedi.
“Bugün size ikram edeceğim çok özel şeyler yok.” diye devam etti Prens hoş bir şekilde. “Ama en azından sohbet ederek zaman geçirebiliriz.”
Hadımlar kapı perdesini kaldırdılar ve Prens sevimli bir hareketle misafirlerine içeri girmelerini işaret edip önden gitti. Jialar da saygıyla hafifçe eğilerek onu izlediler ve içeri girdiklerinde, ilk önce Jia She yaş gününü kutladı. Prens tevazuyla karşıladı. Sör She diz çöktü, diğerleri de aynı şeyi yaptılar.
Detaylarını anlatmaya gerek duymadığımız bu formaliteler tamamlandıktan sonra, Jialar saygılı bir şekilde izin istediler. Prens hadımlara dönüp, kendi ailesi ve diğer bazı seçkin misafirleri için verilen bir resepsiyona götürülmelerini emretti: Sohbet etmek için Baoyu’nün kalmasını söyledi.
“Otursana.” dedi, diğerleri gidince.
Baoyu kendisine bahşedilen bu şeref için secde ederek teşekkür etti; kapının yanındaki üstü kafes işi, porselen tabureye ilişti. Bir süre okuldaki çalışmalarından, yazdığı kompozisyonlardan ve benzeri şeylerden söz ederken, Prens sevgiyle dinledi. Genç misafirine her zamankinden daha büyük bir ilgi gösteriyor gibiydi. Çay ikram etti ki bu da büyük bir şerefti.
“Vali Wu Ekselansları, dün Majesteleriyle resmî bir görüşme için buradaydı. Babanın Eğitim Müfettişi olarak son görevinde titiz bir tarafsızlık gösterdiğini ve imtihan yaptığı bütün adayların saygılarını kazandığını söyledi. Resmî görüşme sırasına Majesteleri sorduğunda, Wu baban için övgüler yağdırdı. Bu çok hayra alamet bir şey.”
“Bize büyük bir lütuf gösteriyorsunuz, Ekselansları; Vali Wu da çok nazik.”
O konuşurken küçük bir hadım kabul salonundaki resepsiyondan, birçok lort ve beyefendinin ziyafet için teşekkür mesajlarını, şükran kartlarını ve iyi günler dileklerini getirdi. Prens mesajlara bir göz gezdirip lütufkâr bir gülümsemeyle geri verirken, kabulünü bildiren bir şeyler söyledi.
СКАЧАТЬ