Kızıl Odanın Rüyası II. Cilt. Сюэцинь Цао
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kızıl Odanın Rüyası II. Cilt - Сюэцинь Цао страница 6

Название: Kızıl Odanın Rüyası II. Cilt

Автор: Сюэцинь Цао

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6862-35-7

isbn:

СКАЧАТЬ birkaç dakika bağırıp, kapıyı sarsacak derecede yumruklamak zorunda kaldı ancak o zaman içeriden duydular. Xiren onun bu kadar erken dönmesini beklemiyordu.

      “Acaba bu saatte kim geldi?” dedi. “Birisi gidip kapıyı açar mı?”

      “Benim!” diye bağırdı Baoyu.

      “Bayan Baochai mi o?” dedi Sheyue.

      “Yok canım!” dedi Qingwen. “O bu saatte gelmez.”

      “Şu aralıktan bir bakayım.” dedi Xiren. “Uygun görürsem alırım içeri. Bu yağmurda kimseyi geri çevirmek istemeyiz.”

      Üstü kapalı koridordan kapıya doğru yürüdü, iki kapı arasındaki aralıktan bakıp Baoyu’nün üzerinden sular damlayarak, perişan bir tavuk gibi orada durduğunu görünce hem dehşete kapıldı hem de gülmeden edemedi. Hemen kapıyı açtı ve ellerini çırparak gülmekten iki büklüm oldu.

      “Efendi Bao! Senin olduğun hiç aklıma gelmedi! Bu yağmurda neden geldin?”

      Baoyu çok sinirliydi ve kapıyı açan kim olursa olsun haddini bildirmeye kararlıydı. Kapı açılır açılmaz, kim diye bakmadan tekmeyi savuruverdi. Kapıyı genç hizmetçilerden birinin açacağını sanmıştı. Xiren kaburgalarına gelen tekmeyle acı içinde çığlık attı.

      “Alçak yaratıklar!” diye bağırdı Baoyu. “Size hep iyi davrandığım için her şeyi yapabileceğinizi sanıyor, saygı duygusunu kaybediyorsunuz! İyice maskaranız oldum!”

      O anda başını eğip bakınca, ağlayan Xiren’i gördü ve yanlış kişiyi tekmelediğini anladı.

      “Ay! Sen miydin? Nerene vurdum?”

      O ana kadar Xiren, Baoyu’den hiç böyle kötü sözler duymamıştı. Yediği tekme ve onca insanın içinde işittiği azar yüzünden hissettiği utanç, öfke ve acı karışımı duygu katlanılacak gibi değildi. Yine de dayanmaya çalıştı çünkü yaygara koparmak, Baoyu’nün kendisine vurmak istediğini kabullenmek demekti; hâlbuki durumun kesinlikle öyle olmadığını biliyordu.

      “Vurmadın. Bana isabet etmedi.” dedi. “Gel içeri de üstünü değiştir.”

      Baoyu içeri girip kıyafetlerini çıkarırken, “Bunca yıldır ilk kez birisine öfkeyle vuruyorum. Bunun da sana rastlamış olması çok kötü!” dedi şakayla karışık.

      Xiren dayanmak için çaba gösterdiği acısına rağmen Baoyu’nün üstünü değiştirmesine yardım ediyordu. Onun bu sözleri üzerine güldü.

      “Her şeyi yapmaya hep benimle başlıyorsun zaten.” dedi. “Büyük ya da küçük, hoş ya da nahoş her şeyi ilk önce bende denemen çok doğal. Ama bu seferki farklı, umarım bundan sonra herkesi tekmeleyerek dolaşmazsın.”

      “Biliyorsun sana vurmak istemedim!” dedi Baoyu.

      “İstedin diyen oldu mu?” dedi Xiren. “Normalde kapıyı daha küçükler açıyor ama son zamanlarda o kadar küstahlaştılar ki herkesi çileden çıkarıyorlar. Onlardan birini tekmeleyip içlerine Tanrı korkusu soksaydın, çok iyi olurdu. Ama yok, hata bende. Kendim açacağıma onlara açtırmalıydım kapıyı.”

      Onlar konuşurlarken yağmur durdu. Baoguan ve Yuguan gittiler. Xiren’in yan tarafındaki acı o kadar fazlaydı ki midesi bulandığından akşam yemeği yiyemedi. Yatma zamanı geldiğinde üstünü çıkarınca, göğsünün yan tarafına yayılan tas büyüklüğünde bir morluk gördü. Çok korktu ama kendine hâkim olup bağırmadı. Yattıktan sonra da acısı devam etti ve uykusunda inledi. Baoyu onu bilerek tekmelememişti ama Xiren’in hareket ederken ne kadar acı çektiğini görünce rahatsızlık duydu; çok sert vurduğunun farkındaydı. Yatağından kalktı, parmak uçlarına basarak bir lamba alıp bakmak istedi. Yatağının ayakucuna geldiğinde Xiren’in iki kere öksürdüğünü ve balgam tükürdüğünü gördü. Kız nefesi kesilerek gözlerini açınca Baoyu’yü karşısında buldu.

      “Ne yapıyorsun?” diye sordu, irkilerek.

      “Uykunda inliyordun. Canını çok yaktım galiba. Bir bakayım.”

      “Başım dönüyor.” dedi Xiren. “Ağzımda acı bir tat var. Yere bir baksana.”

      Baoyu lambayı yere doğru tuttu. Yatağın yanında, Xiren’in tükürdüğü yerde parlak kırmızı kan lekesi görünce dehşete kapıldı.

      “Ne korkunç!” diye bağırdı.

      Xiren de baktı ve kanı görünce içi fena oldu.

      Sonra olanlar gelecek bölümde.

      31. BÖLÜM

      Parçalanan bir yelpaze gümüş bir kahkaha değerindedir.

      Kayıp bir Tekboynuz mutlu bir evliliğin işaretidir.

      Kanı göre Xiren fenalaştı çünkü hep insanların, “Gençken kan tükürürsen, erken ölürsün ya da hayatını hastalıklı olarak geçirirsin.” dediklerini duyardı. Şimdi bunu hatırlayıp geleceğe dair bütün parlak ve tutkulu umutlarının boşa gittiğini hissetti. Acı acı gözyaşı döktü. Bunu gören Baoyu’nün de yüreği sızladı.

      “Ne oldu?” diye sordu.

      “Yok bir şey.” dedi Xiren zoraki gülümseyerek. “İyiyim.”

      Baoyu hizmetçilerden birini çağırıp biraz pirinç şarabı ısıtmasını ve keçi kanı hapı getirmesini isteyecekti ama Xiren gözyaşlarının arasından gülümseyerek elini tutup onu durdurdu.

      “Eğer velvele koparırsan, herkes buraya doluşur ve caka satıyorum diye beni suçlar. Hem zaten kimse bir şeyin farkında değilken, dikkatleri üzerimize çekmemiz ikimiz için de iyi olmaz. Yapacağın en mantıklı şey, yarın çocuklardan birini Dr. Wang’a gönderip ilaç aldırman. Kimse anlamadan, birkaç dozdan sonra iyileşirim herhâlde. En iyisi bu, değil mi?”

      Baoyu ona hak verdi ve başkalarını ayağa kaldırma fikrinden vazgeçti. Masanın üzerindeki çaydanlıktan bir fincan çay koyup, ağzını çalkalaması için Xiren’e verdi. Xiren efendisinin başında beklemesinden rahatsız oldu ama yardımını geri çevirirse herkesi ayaklandıracağından korkarak, yatağına yatıp delikanlının üzerine titremesine izin verdi.

      Ertesi gün, şafak sökerken, Baoyu kıyafetlerini üstüne geçirdi, yıkanıp taranmayı bile beklemeden Bahçe’den çıktı, konağın ön tarafındaki çalışma odasına gitti. Doktor Wang Jiren’i çağırtıp soru yağmuruna tuttu. Doktor söz konusu kanamanın tekmeden kaynaklandığını öğrenince, durumu fazla ciddiye almadı; sadece bazı hapların adını verip lapanın içine katılmasını söyledi. Baoyu onun talimatlarını not etti ve yerine getirmek için Bahçe’ye döndü. Ama burası bizim hikâyemizin bir parçası değil.

***

      Festival günü gelmişti. Eğir otları ve pelinler kapılara asılmış, herkes giysisine kaplan muskası takmıştı. Öğlen Wang Hanım küçük bir parti verdi, Xue teyze ve Baochai de davetliler arasındaydı. Baoyu kızın tavırlarının СКАЧАТЬ