Sovyet Öykü Seçkisi. Анонимный автор
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Sovyet Öykü Seçkisi - Анонимный автор страница 20

Название: Sovyet Öykü Seçkisi

Автор: Анонимный автор

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6494-74-9

isbn:

СКАЧАТЬ güzel, daha tatlı ve daha çalışkan bir kız yoktu.

      Andrey hâlâ karar vermemişti, kızlarla kendini eşit mesafede tutuyordu, ancak Tatyana’ya çekirdek ikram etti ve kucaklaştılar, Tatyana’nın yanına oturdu ve kulağına fısıldadı:

      “Boşver… Evlenelim mi… Resmi nikah40 ister misin?”

      Nastasya’nın etrafında da çok erkek dönerdi.

      Fakat Nastasya yaptığı gözlemelerden ve ev votkasından bir tek Andrey’e ikram etti.

      “Biliyorum… Tatka’yle evleneceksin, evlen, evlen… Kız hamile gözüküyor… Tüm ahali sen ve aptallığın hakkında gülüp dalga geçiyor,” dedi gece Andrey’i uğurlarken.

      Darya Nine bir gün sabah erkenden çantasına sopasını koyup, ağır ağır yürüyerek ormanın içinden geçti ve büyücünün yaşadığı değirmene gitti.

      Çoktan beri köyde Yerofeiç ile ilgili ‘güçlü büyücü’ diye söylentiler çıkmıştı:

      Asker grupları dolaşıp ekmekle başka malları zorla aldıkları zaman büyücüyü bulamamışlardı. Çok aradılar ama bir tek büyücü değil tüm değirmen ortadan kaybolmuştu. Hatta gruptan biri kolera oldu, bir saat içinde geberdi.

      Bir gün önce Darya Nine aziz Peder Semyon’un karısı Yürütme Kurulu Başkanı Olena Mitriyevna ile karşılaştı.

      “Oh, Darya Nine, git, git. Falanca büyücüye git, çok güçlü bir büyücü. Kocam Mikail gününden sonra bir içmeye başladı ki bilemezsin. Tam da o sıralarda şehirden müfettişin gelmesi gerekiyordu, mahkemede bile yargılanabilirdi. Kocama tanrıya tövbe ettiğini bir kağıda yazmasını söyledim: ‘Tanrım bana güç ver de bırakayım içmeyi’ diye yazdırdım, sonra da zarfa koy ki papaz kilisedeki kutsal tahtın altına koysun dedim. Ne demezsin… Başladı saymaya: ‘Boş gezen o! Yalancı, halkı kandıran’, Büyücüye gittim. Bana okunmuş siyah kurt dışkısı verdi. Bakıyorum ki benimki kustu ve iki haftadır içmiyor.”

      Darya Nine, Yerofeiç’e geldi. Büyücü sobanın yanında oturuyordu, havanda kedi ciğeri dövüyordu. İzbenin üzerinde bir karga oturmuş, gaklıyordu.

      “Haçı üzerinden çıkardın mı?”

      “Çıkarttım, koruyucu babamız, çıkarttım. Sen kadına delikanlı bulursun. Delikanlıyı genç kıza aşık et.”

      Büyücü, kadından gümüş ellilik aldı, ona eski saplı bir süpürge verdi ve süpürgeyi nasıl kullanması gerektiğini söyledi.

      Kadıncağız, ertesi gün akşama doğru, mutlu bir şekilde izbesine döndü. Ne varki evin eşiğinde, birden Andryuha belirdi:

      “Size önemli bir iş için geldim. Merhaba!”

      Darya Nine elini kaldırdı ve büyücünün süpürgesiyle Andrey’in sırtına vurdu:

      “Abrakadabra, şazan, kazan!…”

      “Ne diyorsun nine?”diye yüzünü çevirdi, şaşkına dönen Andrey.

      “Abra kadabra, şazan, kazan!…” dedi ve ikinci kez, üç defa Andrey’e vurdu.

      Andrey kahkahayı bastı, yaşlı kocakarının aklını yitirdiğini biliyordu, masaya oturdu ve gülerek Tatyana’nın babasına :

      “İşte, Grigoriy dayı, sizin öz kızınız Tatyana Grigoryevna’ya talibim.”

      “Anne, Tanka’yı çağır,” dedi telaşlı bir şekilde Grigoriy.

      Nine Darya torununa koştu ve sevinçten boğulacak gibi oldu.

      “İşte o, nasıl bir büyücü…

      Amma da güçlü büyücü…”

VI

      Tatyana ve Andrey, Sovyet usülü şahitler önünde nikâh kıyalı ayı aşkın süre geçmişti. Elbette, ne kiliseye, ne de Hıristiyan adetlerine göre nikâh kıymak karıkocanın birlikte yaşaması için yeterli değildi. Yeni evliler, eskiden olduğu gibi ayrı evlerde yaşıyordu.

      Darya Nine, ‘Bu nikâh bir felaket,’ dedi ve sihirli güçleri olan süpürgesinin gücüne inanarak, bir kere daha hem Andrey’in hem de torununun sırtına süpürgeyi geçirdi:

      “Şazan, kazan!”

      Fakat bir faydası olmadı. Kadın sinirlendi. Sinirden süpürgeyi baltayla ince ince parçaladı, sobanın içine attı ve büyücüyü şikayet için doğruca polise gitti.

      “Büyücü, orman cinin ta kendisi, beni de çok kötü kandırdı; koyunumu çaldılar, büyücüye koştum, o bir adi, bana yalan deliller verdi, onu tutuklayacaktım ama tehlikeli olduğundan korktum: istediği an bir büyü yapıp hasta edebilir,” diye kocakarıya cevap verdi polis.

      Kadın verdiği elli kapik için değil, torunu Tana için ağlıyordu.

      Torunuysa bu sırada, “Ah kışta hemencecik geçip gidecek!” diye göz yaşları içerisinde henüz nikahlanmadığı kocasına sitem ediyordu:

      “Andrey… Kilise huzurunda olması gerektiği gibi evlenmeyecek miyiz? Haydi kiliseye gidip nikahlanalım.”

      “İnancım bana bunun için izin vermiyor… Gazete okumuyor musun…”

      “Ayrı ayrı yaşıyoruz, yabancılar gibi. Sen bizim evin ne çalışanı, ne de başka bir şeyisin.”

      “Öyle mi!” diye sinirli bir şekilde haykırdı Andrey, “Ben istersen hemen yarın sana taşınmaya hazırım.”

      Eve giren Grigoriy, Andrey’i kulağından yakaladı ve bağırmaya başladı:

      “Ben döndüm. Böyle çok kötü kocalar var… Yan çiziyorsun, seni şeytan… Kızımı mahvettin…”

      “O kız değil. Benim karım. Kararnameyi oku.”

      “Senin kararnamene de, sana da! Karar-na-me… Erkeğin kararnamelerle işi olur mu hiç. Senin vicdanın var mı yok mu?”

      “Aptalsın sen, Grigoriy, başka bir şey değil,” dedi ve gitti Andrey.

      Grigoriy ise kudurmuşçasına tek tek koca karıya, Tatyana’ya, Sovyet iktidarına ve tüm dünyaya küfretti.

      “Neyin gazabına geldin babam? Ne de olsa Andrey yaşamayı kabul etti, kendini koyverme.”

      “Koyvermiyorum!… İş kolay mı? Abraşka kim ki gizli olarak nikâh için ona yazıldınız! Tüh, düğününün gözü kör olsun! Lanetli pezevenkler… Andrey’in izbesine git ve resmi nikâha razı ol işte!”

      “Çok oldu gideli, evdeki yaşlılar beni kabul etmiyor,” dedi Tatyana.

      Ve kocakarı üzerine atıldı:

      “Kendi suçun, bu işte! Kadının şerefi saçında asılı СКАЧАТЬ



<p>38</p>

Sovyet döneminde kilisede kıyılan dini nikâhların yerine, hükümet önünde kâğıt üzerinde evlilikler yaygınlaşmaya başlar. (ç.n.)