Название: Kazakları Ruslaştırma Siyasetinin Bilinmeyen Yönleri
Автор: Mekemtas Mırzahmetulı
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6853-01-0
isbn:
İlminski’nin Türkoloji ve Pedagoji alanlarındaki bütün eserleri sadece misyonerlik amacına yöneliktir. Türkoloji alanında yetenekli olmasına rağmen, bütün gücünü, bilgisini, çabasını misyonerliğe yöneltmiştir. Bu nedenle akademisyen Kraçkovski onun çalışmalarını bilimsel açıdan şu şekilde değerlendirir: “… Kazan okulunun seçkin temsilcisi, parlak bir Türkolog-Arap dili uzmanı olan İlminski, gayrı Ruslar arasında misyonerlik faaliyetleriyle derinlemesine uğraştığından Arap diline ve Türkoloji’ye yeterli hizmeti verememiştir.”
Teori ve uygulamada İlminski’nin misyonerlik inancıyla gerçekleştirdiği eğitim faaliyetleri dikkate alınacak olunursa, onun tutkulu bir anarşist ve sömürgeci olduğu ortaya çıkmaktadır. İlminski’nin yaşamı ve çalışmalarını araştıran Profesör V. M. Gorohov, İlminski ile ilgili olarak: “… Eğitimci misyoner, Ruslaştırma faaliyetlerinde tutarlı ve Çarlık Hükümeti’nin sömürgecilik politikası yanlısı” şeklinde yazmıştır.36 Aynı görüşü tarihçi A. N. Grigoryev İlminski’nin eğitim sahasındaki gericiliğini ve dünya görüşünü sert bir biçimde eleştirmiştir.37 Ancak İlminski, 1937 baskı dönemine kadar Kazakistan basınında muhafazakâr dünya görüşünü savunan misyoner olarak değerlendirilmiştir. Sonrasında onun hakkındaki gerçeklerin üstü örtülmüştür. Eleştiri yeteneğine sahip dünya görüşü olan aydınların öldürülmesiyle İlminski’nin gerçekleştirdiği faaliyetler ve aslı olmayan gerçek dışı hizmetleri takdir edilmeye başlanmıştır. Bu duruma rağmen tarihi gerçeklerin öğrenilmesi yönünde bir adım atılmamış ve bilim insanı, tarihçi, dilci, edebiyatçı ve gazeteciler, çağının gerçekleriyle bağlantılı olan eleştirilerden imtina etmişlerdir. Bilim insanlarının aksine, Güney Kazakistan bölgesi, Lenin semti, Jana Bazar köyünün yaşlısı Aben Sıbanoglu, 25 Aralık 1963 tarihli el yazısıyla şunları ifade etmiştir:
“… 1865’te Kazaklarla Ruslar birleştirildiğinde Kazakların arasına sözde muhafazakâr biri girdi. Bu kişi, Kazakların Müslüman olmadığı, onların daha çok Şaman oldukları ve Kazakları Rus dinine dönüştürmenin kolaylığı konusunda hükümeti inandırmaya çalıştı. Hükümetin bu tür faaliyetleri halk arasında huzursuzluğa sebep oldu. 1869’da halk bu durum karşısındaki memnuniyetsizlikleri dile getirdiler.”
Bu bilgilerle yazar, Kazakların Hristiyanlaştırılması girişiminin gerçeklerini gün yüzüne çıkarmaktadır. Bunun yanı sıra, Kazaklar Çarlık Hükümeti’nin yürüttüğü misyonerlik politikasına karşı rahatsızlıklarını dile getirmiş, toplumda İslamiyet’in üstünlüğüne ve doğuşuna dair söylenti ve efsaneler artmıştır. Aynı zamanda, yazarın dildeki bozukluğu da misyonerlikle ilişkilendirdiği hissedilmektedir.
Günümüzde Kazak topraklarının açık ya da gizli kalmış her köşesinde Çarlık Hükümeti’nin bölge ahalisini Ruslaştırma politikasına karşı eylemler olmuştur. Misyonerlerin yaptığı çalışmalar bu duruma tanıklık etmektedir. Kazak topraklarında, Çarlık Hükümeti’nin sömürge politikasına şüpheyle yaklaşan, özellikle de yerel halkın Hristiyanlaştırılmasına ve maneviyatına saldıranlara karşı bu oluşumun karşısında durmaya çalışan bilinçli kişilerin sayısı az değildi. R. Otarbayev’in ‘İki Keçe Çadırın Tarihi’ (Екі киіз үйдің тарихы) başlıklı makalesinde bu konuyla ilgili birtakım gerçekler sunulmuştur. Örnek verilecek olursa, edebi yakınlığı bulunan Ibıray Altınsarin ve Makaş Şoltıoğlu’nun altından keçe çadır maketi yaptığı ve Kazakların Ruslaştırılması politikasının durdurulması ricasıyla Çar’a hediye ettikleri tasvir edilmiştir.
Çar ile görüşmesinde Makaş, Kazakların Ruslaştırılmaması ve onların Müslümanlıktan koparılmaması yönündeki talebini dile getirmiştir. Sonraki hafta çarşamba günü iki memur gelerek: “Çar konak yaptırmanız için size bir miktar para ayırdı.” şeklinde konuşup vedalaşırlar. Makaş ve Otegali bu durumdan hoşnut kalmadan dönmüştür. Makaş’ın sözlerinden Çar’ın hediyeyi kabul ettiği, fakat Kazakların Hristiyanlaştırılması politikasından vazgeçmek istemediği anlaşılmaktadır. Reddetme amacının altında, Çarlık rejimi hayatta olduğu sürece bu politikadan vazgeçilmeyeceği görüşü yatmaktadır.
Tahrif edilmiş bilincin esirinde olmak Kazak edebiyatının zayıf taraflarından biridir. İlminski ve Altinsarin arasındaki ilişkiyi objektif olarak değerlendirmek yerine, bu ilişkiye misyonerlik ideolojisi tarafından bakılmaktadır. Dolayısıyla, bu zamana kadar bütün gerçeklerin ve hatta acı gerçeklerin üstü açılamamıştır. Altınsarin’in çalışmalarını inceleyen uzmanlar, hiçbir bilimsel dayanağı olmayan yapay sloganlar yaymıştır. Yazarın Kazak edebiyatı tarihindeki gerçek değerinin bilinçli olarak açığa çıkmasını engellemek için çaba göstermişlerdir. Örnek olarak, Kazak bilim insanları bugüne kadar, Ibıray’ın Rus alfabesi temelinde ilk Kazak alfabesi oluşturduğu yalanından hala kopamamıştır. Gizlenmeye çalışılan bu tarihi gerçeğin bilinmesi gerekmektedir. Bunun için elbette bütün arşiv belgelerinin tekrar araştırılması, bilimsel analizlerin yapılması ve elde edilen sonuçların dönemin politik ve ideolojik koşullarına göre karşılaştırılması gerekir. Gerçek ancak o zaman gün yüzüne çıkacaktır. Altınsarin’in şahsi menfaati doğrultusunda, Orenburg’da açılan bir okulda eğitim gördüğü, Rusçaya teorik ve uygulamalı olarak iyi hâkim olduğu bilinmektedir. Altınsarin, halkın gözünü açma ve anadillerini koruyarak Avrupa’daki eğitim seviyesine ulaşmaları yolunda mücadele vermiştir. Hayallerini gerçekleştirmek için çabalamış, misyonerlik dünya görüşü çerçevesinde kabul ettirilen eğitim sistemini kabul edememiştir. Avezov bu konuda şunları yazmıştır:
“… O hem Müslümanlığın hem de Hristiyanlığın baskısı altındaydı. Müslümanlar, Kazak çocuklarını vaftiz etmek istediğini düşünerek ona iftiralar atıyordu. Resmî olarak ona yardım eden Hristiyan misyoner İlminski ise herkesi, bu okullar aracılığıyla Kazakların daha hızlı Ruslaştırılması fikrine inandırıyordu.”
Avezov’un bu görüşü hiçbir yerde yayımlanmamıştır. Rus sömürgeciler ve misyonerlerin aydınlatma siyaseti adı altındaki amaçlarının üstü örtülmeye çalışılsa da Altınsarin niyeti çözebilmiş ve Çarlık Hükümeti’nin uyguladığı politikaya korkuyla bakmıştır. Kostanay’ın karma okulunda öğretmen olan Sokolov, 23 Eylül 1889 tarihli günlüğünde şunları ifade etmiştir: “Altınsarin’in Nikolayev Kazaklarından düşmanları vardı. Bu kişiler Troitski hocalarının etkisi altındaydı. Ruslara hürmet ettiği ve Kazak çocuklarını Hristiyanlaştırma faaliyetine hizmet ettiği düşünülerek ondan nefret ederlerdi.” Altınsarin’in Kazak çocuklarını Hristiyanlaştırmak için değil, asıl amacının Kazakların Avrupa seviyesinde eğitim almaları için hükümetin açtığı karma okullardan yararlanmak olduğu anlaşılamamıştır.
İlminski, Rus İmparatorluğu’nun gayrı Rus halkları Hristiyanlaştırma politikasının, Kazak topraklarında kolaylıkla ve tehlike arz etmeden gerçekleşeceğine inanmış, Altınsarin’i de bu amaçlar için kullanmak istemiştir. 1869’da MEB’e yazdığı mektubunda şunları dile getirmiştir:
“Altınsarin, Kazaklar arasında okullar açar, Rus alfabesini kullanırsa ve bu işi Ruslar yapıyor dedirtmeden kendisi yürütürse, faaliyetin aslında Rus idarecilerin isteği olduğu Kazak halkına hissettirilmemiş olur. En СКАЧАТЬ
36
Reaktsionnaya şkolnaya politika tsarizma v otnoşenii tatar. (1941). Kazan, 37.
37
Materialı po istorii Tatarin. (1948). 39.