Название: Merakli Bİr Kedİnİn Günlüğü
Автор: R. F. Kristi
Издательство: Tektime S.r.l.s.
Жанр: Природа и животные
isbn: 9788835406648
isbn:
Raoul'u kaybetmenin acısını yavaş yavaş üzerinden atıyordu. Ama Polo ve Hanımefendi’nin Raoul'u çok özlediklerini biliyorduk.
Hanımefendi’nin elmas kolyesinin esrarengiz bir şekilde çalınması olayını araştırırken Polo’ya yardım ettikten sonra iyi birer arkadaş olduk.
Fromage’ın ortadan kaybolmuş olması ve kolyenin çok garip bir yerde bulunmuş olmasına rağmen sonuç şaşırtıcı ve bir o kadar harikaydı.
O zaman dedektiflik tutkusuna kapılmıştım. Başka bir vakaya müdahil olmayı çok istedim ve kendi kendime ünlü bir dedektif oldum.
Terrance, hikâyesini kısa havlamalarla sürdürdü ve hepimiz heyecanla pür dikkat dinledik.
“Solo, gerçek olduğu ortaya çıkarsa, Polo'yu sevinçten havaya uçurabilecek bazı haberler getirdi.
Solo'nun Nepal'de Sınır Tanımayan Doktorlar için çalışan eski bir arkadaşı var.
“Yakın zamanda Londra'ya yapılan bir seyahatte, genç doktor Solo’ya Himalayalar’ın yakınındaki bir köyde bazı yerli halk tarafından bakılan bir yabancı bir yaralı hakkında haber aldığını söyledi.
“Bu kısa açıklamadan sonra Solo, o kişinin Hanımefendi’nin kocası Raoul olabileceğinden şüpheleniyordu.
“O kişinin gerçekten Polo'nun efendisi Raoul olup olmadığına dair Solo emin olmadığı için bunu teyit etmek üzere Himalayalar’a gidiyoruz.”
“Eğer Hanımefendi veya Polo bu haberi duyuyorsa ve o kişinin başka biri olduğu ortaya çıkarsa, gerçekten çok üzülürlerdi.
Terrance “En önemlisi de, bu yabancının Raoul olduğundan emin olana kadar bu bilgileri hem Hanımefendi hem de Polo'dan saklamaktır” dedi.
Fromage ve Charlotte'a sert bir bakış atarak “Endişelenme; Polo'nun bundan hiç haberi olmayacak” dedim.
“Hayatımda asla Polo'yu hayal kırıklığına uğratmak istemem. O bizim dostumuz” dedi Charlotte, Fromage'a boncuk gibi gözlerini kısarak.
“Ben de” diye süklüm püklüm mırıldandı Fromage. Ben de rahat bir nefes aldım.
Terrance bizimle daha fazla ayrıntı paylaştı.
Nepal'e kadar Solo ve Hobbs'a eşlik edecekti. İngiltere'den Nepal'in başkenti Katmandu'ya uçakla seyahat edecekler ve sonra Himalayalar’a kadar bir araba kiralayacaklardı. Oradan yerli bir rehberle köye yürüyerek gideceklerdi.
Terrance yaya olan kısmının tehlikeli ve zor olduğunu söyledi. Dar ve dağlık yamaçlarda zorlu bir şekilde yürüyüş yapmak zorundaydılar.
Ancak Raoul'un onun iyi bir arkadaşı olduğu için Solo bunu yapmaya kararlıydı. Eğer Raoul hayattaysa, Hanımefendi’nin onu tekrar görebilmesi onun için dünyalar kadar kıymetli olurdu.
“Sadece Hanımefendi değil ki” diye inceden söyleyiverdi Charlotte.
“Polo için de aynısı geçerli. O Raoul'a bayılıyordu! Minicik seğiren burnunu çekerek “Ne de olsa Polo'nun Babası” dedi Charlotte.
Nepal'e gitme nedeniyle ilgili olarak Polo'ya hiçbir şeyden bahsetmeyeceğimize dair Terrance'a söz verdik.
“Ne zaman yola çıkıyorsunuz?" diye sordum.
“Yarın” diye havladı Terrance.
“Hobbs eşyalarımızı hazırlıyor. Nepal için uçak biletlerini çoktan satın almıştı bile. Şimdi yurt dışına çıkabilmek için aşılarımı yaptırmaya gidiyorum.”
Aniden zihnimde bir düşünce geçti – Peki ya Noel?
Planımız başta hepimizin Noel'i Solo'nun evinde birlikte kutlamasıydı. Hanımefendi, Polo, hizmetlileri, Hobbs’un akrabaları olan güzel Applebee çifti ve Annem haftalardır Noel yemeği menüsünü planlıyordu.
“Her şey yolunda giderse, Noel'de geri dönmüş oluruz" dedi Terrance.
Eski dostlar Monk ve Terrance arasında, içli bir ifadenin geçtiğini gördüğümde aniden içim titredi.
Terrance'ın yolculuğun son bölümünün çok tehlikeli, hatta hayati tehlike içerdiğini söylediğini hatırladım.
Monk’un ailesi iki iyi arkadaşımız olan Hanımefendi ve Polo'ya yardım etmek için dünyanın en tehlikeli yollarında zorlu bir şekilde ilerlerken Noel’in keyfini çıkarma düşüncelerimle baş başaydım.
Ne kadar da bencilim!!
Monk’un beni daha önce ziyaret ettiğinde telaşa düşmüş olmasına şaşmamalı.
Şimdi sakinleşmiş görünüyor ama sanırım geri gelip gelmeyeceklerini merak ettiğinden ailesinin böyle tehlikeli bir yolculuğa çıkması konusunda endişeliydi.
Himalayalar! Hmm… Sanırım. Daha önce bu yeri işitmemiştim. Normalde her şeyi bilmek hoşuna giden ben diyecek bir şey bulamadım.
“Bu yer neresi?” diye Terrance'a sordum.
Terrance, Solo'nun büyük yazı masasına koştu ve bize Himalayalar’ın resimlerinin olduğu bir kitapçık getirdi.
Ne nefes kesici bir manzara! Bir sürü dağın doruğu karla kaplı. Her taraf kocaman ve soğuk görünüyordu. Orada olmanın nasıl bir duygu olduğunu hayal edebiliyorum.
Terrance'ı Himalayalar’ı keşfederken ve zirvesine çıkmaya hazır olarak hayal ettim.
Terrance “Solo Himalayalar’ı ziyaret etmek için bu dönemi yılın en iyi zamanı olarak görmüyor çünkü Kasım ayından Mart ayına kadar orası aşırı derecede soğuk” diye havladı.
“Öte yandan Solo, Raoul'un hala hayatta olması ve tıbbi yardıma ihtiyaç duyması ihtimaline binaen bir dakika bile beklemek istemiyordu.
Doğrudan Katmandu'ya uçuyoruz” diyerek sözünü bitirdi Terrance.
“Kendi başına yaşamak zor olmayacak mı, Monk?” diye sordu Cara hafifçe miyavlayarak.
“Lance geliyor. Solo onu dün gece çağırdı ve geri dönünceye kadar eve göz kulak olmasını istedi” diye yanıtladı Monk göz kırparak.
“Lance kim?” diye sordu Fromage.
“Lance, Solo'nun uzak akrabasıdır” dedi Monk.
“O her zaman bir şeyin ya da başka bir şeyin sorumluluğunu üstlenen genç bir delikanlı. Solo ve Hobbs bir vaka çözmek için dışarı СКАЧАТЬ