Yazılmış . Морган Райс
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Yazılmış - Морган Райс страница 8

СКАЧАТЬ

      Onlar herhangi bir şey yapamadan Scarlet etrafında döndü ve onu tutan adama bir dirsek attı, çenesine öyle sert bir darbe indirdi ki, adam kendi etrafında iki kere dönüp bilinçsiz bir şekilde yere yığıldı.

      Scarlet hırlayarak döndü ve avının peşindeki bir canavar gibi diğer ikisinin karşısına dikildi. İki serseri gözleri korkuyla ardına kadar açılmış bir şekilde orada kalakaldı ve Scarlet bir ses duyup da baktığında bunlardan birisinin altına işediğini gördü.

      Scarlet eğildi, yerden kemeri aldı ve ileri doğru rastgele yürüdü.

      Adamlar korlu içerisinde düşe kalka geriye gittiler.

      Adam, “Hayır!” diye bağırdı. “Lütfen! Bizi yanlış anladın!”

      Scarlet ileri atıldı ve kemeri adamın boğazının etrafına doladı. Daha sonra onu tek eliyle kaldırdı, ayaklarını yerden kesti; adam zorlukla nefes alıyor, kemeri tutuyordu. Scarlet sonunda hareket etmeyi kesinceye kadar onu baş hizasından yukarıda o şekilde tuttu; ölmüştü.

      Scarlet dönüp ağlayan ve kaçamayacak kadar korkan son serserinin karşısına çıktı. Dişleri uzamıştı, Scarlet ileriye doğru birkaç adım atıp dişlerini adamın boğazına geçirdi. Adam Scarlet’in kollarında titredi ve daha sonra kan deryası içerisinde hareketsiz kaldı.

      Scarlet uzaktan bir ses duydu ve dönüp baktığında ilk serserinin inleyerek yavaşça ayağa kalktığını gördü. Adam ona baktı, gözleri korkuyla açılmıştı ve daha sonra elleri ve dizleri üzerinde emekleyerek kaçmaya çalıştı.

      Ağlayarak, “Lütfen bana zarar verme,” diye inledi. “Bunu yapmak istememiştim. Kim olduğunu bilmiyorum ama beni yanlış anladın.”

      Karanlık, insanlık dışı bir sesle, “Kesin öyledir,” dedi. “Tıpkı senin de şimdi yapacaklarımı yanlış anlayacağın gibi.”

      Scarlet onu gömleğinin arkasından tuttu, çevirdi ve tüm gücüyle havaya fırlattı.

      Adam bir roket gibi yukarı gitti, köprünün altına çarptı ve kafası ve omuzları betonu yarıp köprünün üst tarafına doğru çıktı, köprüden çıkan molozların düşme sesi her yerden duyuldu. Adam orada o şekilde asılı kaldı, ayakları köprüden aşağı sallanıyordu.

      Scarlet tek bir sıçrayışla köprünün üstüne çıktı ve vücudunun üst kısmı betonun içinde kalmış olan adamı gördü, kafası ve omuzları görünüyor, ancak hareket edemiyor, acı acı feryat ediyordu. Kurtulmak için kıvranıp duruyordu.

      Ama kurtulamıyordu. Köprüden geçecek tüm araçlar için açık bir hedef oluşturuyordu.

      Adam,” Beni buradan çıkar!” diye yalvardı.

      Scarlet gülümsedi.

      “Belki bir dahaki sefere,” dedi. “Trafiğin keyfini çıkart.”

      Scarlet döndü ve sıçrayarak havada süzülmeye başladı, yukarılara doğru çıktıkça adamın bağrışları giderek daha uzaktan gelmeye başladı; Scarlet buradan uzaklaşırken nereye gittiğini bilmiyordu ve bu umurunda bile değildi. Kafasında tek bir kişi vardı: Sage. Sage’in yüzü, biçimli çenesi ve dudakları, anlamlı bakışlarıyla her an aklındaydı. Sage’in kendisi için beslediği sevgiyi hissedebiliyordu. Ve o da aynı duyguları onun için besliyordu.

      Bu dünyada evinin neresi olduğunu artık bilmiyordu, ama Sage ile birlikte olmadıktan sonra umurunda da değildi.

      Sage, diye düşündü. Beni bekle. Sana geliyorum.

      ALTINCI BÖLÜM

      Maria arkadaşlarıyla birlikte balkabağı tarlasında oturuyor, bütün arkadaşlarını kıskanıyor ve hayatından nefret ediyordu. Onun dışında herkesin bir erkek arkadaşı vardı. Ve doğru dürüst bir arkadaş grubu olmayanlar bile birileriyle birlikteydi.

      Maria birkaç balkabağının üzerine oturdu, Becca ve Jasmine de yanındaydı ve artık nerede bulunmak istediğini gerçekten bilemiyordu. Maria’nın eskiden oldukça iyi bir arkadaş grubu vardı, dördü birbirlerinden asla ayrılmayacak gibiydiler, o, Becca, Jasmine ve tabii ki en iyi arkadaşı Scarlet. Birbirlerinden ayrılmaları mümkün değildi. İçlerinden birisinin bir erkek arkadaşı olursa, diğerleri ona her konuda yardım ederdi. O ve Scarlet asla kavga etmemek, aynı üniversiteye gitmek, birbirlerinin düğünlerinde nedimelik yapmak ve her zaman birbirinin yakınında yaşamak için yemin etmişlerdi.

      Maria arkadaşlarından, Scarlet’ten ve her şeyden çok emindi.

      Sonra, son birkaç hafta içerisinde her şey hiç beklenmedik bir şekilde darmadağın olmuştu. Scarlet gözlerinin önünde Maria’nın uzun bir süredir ilk defa bu kadar ilgi duyduğu tek çocuk olan Sage’i ondan çalmıştı. Maria bu ihaneti düşündükçe yüzü kıpkırmızı oldu; Scarlet onun çok aptal görünmesine neden olmuştu. Bunun için ona hala çok kızgındı ve onu asla affetmeyecek gibiydi.

      Maria en son tartışmalarını hatırladı, Scarlet’in kendisini savunmasını, Sage’in kendisinden hoşlandığını ve onu çalmadığını söylemesini. Maria içten içe onun haklı olabileceğini düşünüyordu. Yine de birisini suçlamalıydı ve bu kendisini suçlamaktan çok daha kolaydı.

      Birisi ona çarptı ve Maria balkabakları üzerinden kayıp yere düştü ve pantolonu çamura battı.

      Kızgın bir şekilde, “Dikkat etsene!” diye bağırdı.

      Kafasını kaldırıp baktığında bunun sarhoş çocuklardan birisi olduğunu gördü. Sınıfından yüzlerce kişi burada toplanmıştı, her zamanki geleneklerine göre büyük sonbahar eğlencesinden sonra okulun düzenlediği bu aptal “balkabağı toplama” partisi için bir araya geliyorlardı. Herkes kimsenin aslında balkabağı toplamadığını, herkesin balkabağı tarlasında oturup sıcak elma şırası ve çörek yediğini, okuldaki ayaktakımının ise şıraya cin kattığını biliyordu. İşte ona çarpan çocuk onlardan birisiydi. Bunu yaptığının bile farında değildi, güçlükle ayakta durarak yürüyüp gitmesi de yaptığı davranışı daha da kabalaştırıyordu. Maria onu tanıyordu ve bu yaşta içip duran çocukların hayatları boyunca hiçbir şey başaramayacaklarını düşünerek en azından bu düşünceyle avunuyordu.

      Maria’nın kafasını toplaması gerekiyordu. Bütün bunların içinde olmaya daha fazla dayanamıyordu. Sadece buradan uzaklaşmak istiyordu. Hala çok üzgündü ve şimdi bunun nedenini bile bilmiyordu. En iyi arkadaşını kaybetmek, yanında Jasmine ve Becca olsa da, kendisini kötü hissetmesine neden oluyordu. Her şeyi daha da kötü hale getiren ise, hala Sage’i arzuluyor oluşuydu. Onu düşünmek çıldırmasına neden oluyordu.

      Maria ayağa kalkıp yürümeye başladı.

      Jasmine, “Nereye gidiyorsun?” diye sordu.

      Maria omuz silkti. “Biraz hava almak istiyorum.”

      Maria herkesi ittirerek kalabalığın arasından СКАЧАТЬ