Название: Alınan
Автор: Блейк Пирс
Издательство: Lukeman Literary Management Ltd
Жанр: Современные детективы
Серия: Bir Riley Paige Gizemi
isbn: 9781632917201
isbn:
Genç kadının yüzü mutluluk içinde aydınlandı.
“Memnuniyetle,” dedi.
Kadın masaya oturdu ve Huang diğerlerinin yanına gitmek için mutfaktan çıktı.
“Ajan Paige, benim adım Ajan María de la Luz Vargas Ramírez.” dedi ve kıkırdadı. “Biliyorum çok uzun. Bu bir Meksika ismi. Herkes bana Lucy Vargas der.”
“Burada olmanıza sevindim Ajan Vargas,” dedi Riley.
“Yalnızca Lucy diyebilirsiniz.”
Genç kadın bir süre susup yalnızca Riley’e baktı. Sonunda, “Ajan Paige, umarım bunu söylemem sizi rahatsız etmez ama sizinle tanışmış olmak benim için gerçek bir onur. Eğitimim başladığından beri sizin işlerinizi takip ediyorum. Siciliniz bir harika.”
“Teşekkürler,” dedi Riley.
Lucy hayranlıkla gülümsedi. “Yani, Peterson davasını nasıl bitirdiğiniz, tüm hikaye inanılmaz.”
Riley başını salladı.
“Keşke her şey bu kadar kolay olsaydı,” dedi. “O ölmedi henüz. Bugün buraya giren saldırgan oydu.”
Lucy ona şaşkınlıkla baktı.
“Ama herkes diyor ki…” diye söze girdi Lucy.
Riley kesti.
“Birisi onun hayatta olduğunu düşünüyordu. Kurtardığım kadın Marie. Onun, orda bir yerlerde olup kendisiyle oynadığından emindi. Marie…”
Riley sustu. Acı içinde Marie’nin kendi yatak odasında sallanan bedenini anımsadı.
“O intihar etti,” dedi Riley.
Lucy her ikisine de korku ve şaşkınlıkla baktı. “Çok üzgünüm,” dedi.
Ardından Riley tanıdık bir sesin kendisine bağırdığını duydu.
“Riley? İyi misin?”
Döndüğünde Bill Jefreys’in mutfak girişinde dikilmiş endişe ile kendisine baktığını gördü. BAU buradaki problemle ilgili ona haber vermiş olmalıydı. Bu yüzden buraya kadar tek başına gelmişti.
“İyiyim Bill,” dedi. “April da iyi. Otursana.”
Bill masaya, Riley, April ve Lucy’nin yanına oturdu. Lucy, Riley’in eski ortağı, başka bir FBI efsanesi ile karşılaşmış olmaktan dolayı ona saygı ile bakıyordu.
Huang geriye mutfağa geldi.
“Evin içinde de dışında da kimseyi bulamadık,” dedi Riley’e. “Adamlarım bulabildikleri tüm delilleri topladılar. Çok uzun sürmez dediler. Bunların ne olacağı laboratuvar teknisyenlerine bağlı.”
“Ben de bundan korkuyordum,” dedi Riley.
“Öyle görünüyor ki bu akşamlık buradaki işimiz bu kadar,” dedi Huang. Ardından ajanlara son talimatları vermek için mutfaktan çıktı.
Riley kızına döndü.
“April, bu gece babanın evinde kalacaksın.”
April’ın gözleri kocaman açıldı.
“Seni burada bırakmıyorum,” dedi April. “Ve babamla kalmak istemediğimden eminim.”
“Kalmak zorundasın,” dedi Riley. “Burada güvende olmayabilirsin.”
“Ama anne…”
Riley karşı çıktı. “April, bu adam hakkında hala sana söylemediğim şeyler var. Korkunç şeyler. Babanla güvende olacaksın. Yarın seni okuldan sonra alacağım.”
April karşı çıkmadan önce Lucy söze girdi.
“Annen haklı April. Bunu ben söylüyorum. Aslında bunu senden benim istediğimi düşün. Seni oraya götürmeleri için birkaç ajan çağıracağım. Ajan Paige, izninizle eski kocanızı aramak ve ona olan biteni anlatmak istiyorum.”
Riley, Lucy’nin önerisi karşısında şaşırmıştı. Ayrıca sevinmişti de. Esrarengiz bir biçimde Lucy bu aramayı Riley’in yapmasının tuhaf olacağını anlamıştı. Ryan Riley’dense herhangi bir ajanın aramasını daha ciddiye alacaktı. Ayrıca Lucy, April’ı da iyi idare etmişti.
Lucy yalnızca kapı kolunu farketmekle kalmamış aynı zamanda empati de kurmuştu. Empati bir BAU ajanı için harika bir donanımdı ve işin stresi nedeniyle çoklukla gözardı edilirdi.
Bu kadın çok iyi, diye düşündü Riley.
“Hadi,” dedi Lucy April’a. “Gidip babanı arayalım.”
April Riley’e kızgınlıkla baktı. Yine de masadan kalkıp aramayı yapacakları oturma odasına kadar Lucy’i takip etti. Riley ve Bill mutfak masasında yalnız kalmışlardı. Ortada yapılacak bir şey kalmamış olmasına karşın Bill’in orada olması doğru gibi görünüyordu. Yıllarca birlikte görev yapmışlardı ve Riley daima, kırklarında ve siyah saçlarına düşmüş beyazlarla her ikisinin de uyumlu bir çift olduğunu düşünmüştü. Her ikisi de kendilerini işlerine adamış ve evliliklerinde sorunlar yaşamışlardı. Bill yapı ve mizaç olarak sağlamdı.
“O Peterson’du,” dedi Riley. “Buradaydı.”
Bill bir şey söylemedi. İnanmamış görünüyordu.
“Bana inanmıyor musun?” dedi Riley. “Yatağımın üzerinde çakıl taşları vardı. Onları oraya o koymuş olmalı. Başka türlü orada olamazlardı.”
Bill başını salladı.
“Riley, bir saldırgan olduğundan eminim,” dedi. “Bu kısmını hayal etmiş olamazsın. Ama Peterson? Bence bu kadarı fazla.”
Riley’in sinirleri geriliyordu.
“Bill, dinle beni. Bir gece kapının dışında tıkırtı duydum. Dışarıya baktım ve çakıl taşlarını buldum. Marie, birinin yatak odasının camına taş attığını duyduğunu söylemişti. Başka kim olabilir?”
Bill içini çekerek başını salladı.
“Riley, yorgunsun,” dedi. “Ve yorgunken kafamızın içinde ürettiğimiz hemen her şeye inanırız. Bu, hepimize olabilir.”
Riley gözyaşlarını tutmaya çalışıyordu. İyi günlerinde Bill onu sorgulamadan içgüdülerine güvenirdi. Ama o günler geride kalmıştı. Ve Riley neden olduğunu biliyordu. Birkaç gece önce sarhoşken Bill’i aramış ve aralarında bir çekim olduğunu söyleyerek ona birlikte olmayı teklif etmişti. Bu, yapılabilecek en kötü şeydi, bundan emindi ve o günden beri bir daha içki içmemişti. СКАЧАТЬ