Название: Alınan
Автор: Блейк Пирс
Издательство: Lukeman Literary Management Ltd
Жанр: Современные детективы
Серия: Bir Riley Paige Gizemi
isbn: 9781632917201
isbn:
“İşte merdiven,” dedi. “Basamağında taze çamur bulduk. Büyük olasılıkla buraya ait bir merdiven ve katil bunu biliyordu. Önce cesedi istediği bir yere koydu ve sonra merdiveni geriye buraya sürükledi. Ardından da arabasıyla uzaklaştı.”
“Belki makarayı da depodan almıştır,” dedi Lucy.
“Bu deponun önü geceleri aydınlatılır,” dedi Alford. “Güçlü olmamasına karşın, çok cesur ve bahse girerim son derece hızlı.”
Tam o sırada dışarıdan keskin ve tiz bir ses geldi.
“Bu da nesi?” diye bağırdı Alford.
Riley bunun silah sesi olduğunu hemen anlamıştı.
Bölüm 9
Alford silahını çekip depodan dışarı çıktı. Riley ve Lucy onu elleri silahlarında izlediler. Dışarıda, cesedin asılı olduğu direğin etrafında bir şey dönüyordu. Tiz bir ses çıkarıyordu.
Genç polis memuru Boyden silahını çekti. Cesedin etrafında dönen uzaktan kumandalı küçük bir uçağa ateş etti ve ikinci atışı yapmaya hazırlandı.
“Boyden, kahrolası silahını bırak!” diye bağırdı Alford. Kendi silahını kılıfına koydu.
Boyden şaşkın halde Alford’a döndü. Silahını indirirken, kumandalı uçak uçarak uzaklaştı.
Şef öfkelenmişti.
“Silahını ateşleyerek ne yaptığını sanıyorsun?” diye bağırdı Boyden’e.
“Olay yerini koruyorum,” dedi Boyden. “Muhtemelen bir haberci bununla fotoğraf çekiyordu.”
“Muhtemelen,” dedi Alford. “Ve bu durumdan en az senin kadar hoşlanmıyorum. Ama bu tür şeylere ateş etmek yasal değil. Ayrıca burası kamu alanı. Sen daha iyi bilmelisin.”
Boyden mahçup olarak başını öne eğdi.
“Özür dilerim efendim,” dedi.
Alford, Riley’e döndü.
“Lanet olası kumandalı uçaklar!” dedi. “Kesinlikle yirmi birinci yüzyıldan nefret ediyorum. Ajan Paige, lütfen artık cesedi indirip indiremeyeceğimizi söyler misiniz?”
“Gördüklerimden başka fotoğraf var mı elinizde?” diye sordu Riley.
“Tüm detayları gösteren bir sürü fotoğraf var,” dedi Alford. “Ofisime gelip bakabilirsiniz.”
Riley başıyla onayladı. “Burada görmem gerekeni gördüm. Olay yerini iyi kontrol etmişsiniz. Artık cesedi indirelim.”
Alford, Boyden’e, “Savcıyı çağırın. Etrafta hiçbir şey yapmadan beklemeyi kesebilir.”
“Anladım şef,” dedi Boyden cep telefonunu çıkarırken.
“Hadi,” dedi Alford, Riley ve Lucy’e. Onları polis arabasına götürdü. Arabaya binip yola çıktıklarında, bir polis barikatı geçen arabaya ana caddede el salladı.
Riley güzergahı dikkatlice not alıyordu. Katil, Alford ve Boyden’in kullandığı bu yolu kullanarak arabasını bu güzergahın içine ya da dışına bırakmış olabilirdi. Depo ile tren rayları arasındaki bölgeye başka bir yol yoktu. Bunun alışılmadık olduğunu düşünmeseler de birileri katilin arabasını görmüş olabilirdi.
Reedsport Polis Departmanı, kasabanın ana caddesindeki küçük, tuğladan yapılmış bir binadan ibaretti. Alford, Riley ve Lucy içeri girip şefin ofisinde oturdular.
Alford masaya bir yığın dosya koydu.
“İşte hepsi burada,” dedi. “Beş yıl önceki davanın tüm dosyası ve dün geceki cinayetle ilgili her şey.”
Riley ve Lucy dosyaları alıp incelemeye koyuldular. Riley’in dikkatini ilk olayın fotoğrafları çekmişti.
İki kadın aynı yaşlardaydılar. İlki, muhtemel kurban olma riski yüksek bir işte, hapishanede çalışıyordu. Ama ikincisinin kurban olma riskinin düşük olması beklenmeliydi. Ayrıca her ikisini de özellikle savunmasız hale getirebilecek, sıklıkla gittikleri barlar ya da başka mekanlarla ilgili bir iz yoktu. Her iki olayda da kadınlar samimi, yardımsever ve sıradan olarak tanımlanıyorlardı. Yine de katili bu kadınlara çeken başka özel faktörler olmalıydı.
Riley, “Marla Blainey cinayetinde ilerleme kaydettiniz mi?” diye sordu Alford’a.
“O dava Eubanks polisinin yetkisi altında. Kaptan Lawson. Ama onunla dava üzerinde ben de çalıştım. İşe yarar bir şeyler bulamadık. Zincirler son derece sıradan. Katil onları herhangi bir hırdavatçıdan almış olabilir.”
Lucy aynı fotoğraflara bakmak için Riley’e doğru eğildi.
“Yine de onlardan çokça almış,” dedi Lucy. “Çalışanlardan biri bu kadar çok zincir alan birine dikkat etmiş olabilir.”
Alford başıyla onayladı.
“Evet, o zaman bunu biz de düşündük. Bu bölgedeki tüm hırdavat dükkanlarıyla iletişime geçtik. Ama çalışanlardan hiçbiri böyle sıradışı bir satışı hatırlamıyor. Farklı zamanlarda belli miktarda, oradan buradan, kimsenin dikkatini çekmeden almış olmalı. Cinayet yerine geldiğinde elinde bunlardan çok miktarda varmış. Belki hala vardır.”
Riley kadının giydiği deli gömleğine daha yakından baktı. Dün geceki kurbanın giydiği gömlekle aynı gibiydi.
“Peki ya deli gömleği?” diye sordu Riley.
Alford omuz silkti. “Böyle bir şeyin kolay araştırıldığını mı sanıyorsun? Hiçbir şey bulamadık. Psikiyatri hastanelerinin standart bir uygulaması. Bir tanesi çok yakın bir bölgede olmak üzere, eyaletteki tüm hastaneleri araştırdık. Kimse bir deli gömleğinin kayıp ya da çalınmış olduğunu farketmemiş.”
Riley ve Lucy, rapolarla fotoğraflara bakmaya devam ederken bir süre sessizlik oldu. Bedenler birbirinden on mil uzaklıkta bırakılmışlardı. Bu da katilin çok uzakta yaşamadığına işaretti. Ama ilk kadının cesedi nehir yatağına öylesine atılmıştı. Aradan geçen beş yılda katilin tarzı biraz değişmişti.
“Peki bu adamı ne yapacağız?” diye sordu Alford. “Neden deli gömleği ve zincirler? Aşırı öldürme isteği gibi görünmüyor mu?”
Riley bir an düşündü.
“Düşüncelerinde değil,” dedi. “Bu, güçle ilgili bir şey. Kurbanlarını yalnızca fiziksel olarak değil, sembolik olarak da kısıtlamak istiyor. Bu pratiğin ötesine giden bir yol. Bu kurbanının gücünü almakla ilgili. Katil aslında buna dikkat çekmek istiyor.”
“Ama СКАЧАТЬ