Tehlikeli Zümrütler. Harold MacGrath
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Tehlikeli Zümrütler - Harold MacGrath страница 11

Название: Tehlikeli Zümrütler

Автор: Harold MacGrath

Издательство: Maya Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 9786258361476

isbn:

СКАЧАТЬ ilgili bilgin var mı?” diye sordu tabancayı göstererek.

      “Pek sayılmaz.”

      “Göstermeme izin ver. İçi dolu, şarjörde beş mermi var. Şu mandalı görüyor musun, böyleyken kapalı ve zararsız. Böyleyken de karşındakini öldürebilirsin.”

      “Korkunç!” diye bağırdı Kitty. “Lütfen bunu da götür. Ateş etmek için tetikte olamam.”

      “Sıkıntılı günlerden geçiyoruz. Bütün kadınlar bu küçük silahları nasıl kullanacağını bilmeli. Tekrar teşekkür ederim. Senin iyiliğin için bir daha görüşmeyeceğimizi umuyorum. Hoşça kal.” Pencereden çıktı ve gözden kayboldu.

      Kitty zihinsel bir kördüğümün içindeydi, yalnızca pencerenin arkasından karanlığı seyredebiliyordu. Bu büyüleyici durum bir dakika kadar sürdü, ardından yumuşak ve aralıksız gelen bir ses büyüyü bozdu. Yağmur yağıyordu. Tavada yanan yumurtaya yan bir bakış attı. Az önce olanlar gerçekten yaşanmıştı, rüya görmemişti.

      Beyni canlandı. Bir düşünce diğerini beraberinde getirdi, biri tam şekillenmeden bir diğeri ortaya çıkıyordu ve hepsi bir örsün kıvılcımları kadar anlamsızdı. Varsayımlar çığı oluşmuştu ve sonunda tek bir gerçek ortaya çıktı. Adam dürüsttü. Açım derken samimiydi, gülüşü samimiydi. Kimdi, neydi? Konuşmalarına bakıldığında İngiliz olduğu söylenemezdi, jestleriyse İtalyan değildi. Can çekişen zihniyet. O gün bir yerlerde hayatta kalabilmek için savaşmıştı. John Two-Hawks.

      Bir de adı aslında Stefani Gregor olan ihtiyar Gregory’nin gizemli bir şekilde ortadan kayboluşu vardı. Hem de bu kadar sıradan ve alelade eski bir apartmanda!

      Kitty’nin riskli işlerle ilgili az çok bilgisi vardı, bu da ona ailesinden miras kalan bir şeydi ancak bunun farkında değildi. Başta gizem olmak üzere belirli bileşenler olması gerekiyordu. İğrenç bir şeyin araya girmesine izin verilmemeliydi. Bir muhabir olarak sık sık yarı tehlikeli işlere girişmişti, suçların işlendiği uğursuz evlere girip çıkmıştı ancak hep o olayın konu edileceği bir köşe yazısının sekiz dolardan kaç kopya çıkaracağını hesaplamakla meşguldü. Ama bu, her seferinde kafasında harika ve son derece netken, iş kâğıda dökmeye gelince biraz anlaşılmaz hale gelen hikâyelere benzer bir şeyden fazlasını vaat etmiyordu. Gizli bir topluluk mu? Veya intikam? Savaşın yankısı olabilir mi?

      “Johnny Two-Hawks,” diye mırıldandı yüksek bir sesle. “Üstelik bir daha asla görüşmeyeceğimizi umuyor!”

      Lavabonun üzerinde bir ayna vardı, Kitty aynaya bir bakış attı. Böyle düşünüyorsa onun da işine gelirdi.

      O anda zil çaldı. Sözüne sadık kapıcı gelmiş olmalıydı. Kapıya koştu.

      “Beni niçün çağarmıştınız Bağyan Conover?”9

      “Bay Gregory’ye ne oldu?”

      “Ona mı? Ambülans bu akşamüstü onu alup götürdü. Binada onlarla karşılaşşana kadar bi sıkıntısı olduunu bilmiyodum.”

      “Yaralı mıydı?”

      “Bilmem. Gördüümde sedyedeydi. Çarşafın altında.”

      “Ölmüş olmasın?”

      “Yok. Sordum, şok gibü bi şey dediler.”

      “Hangi hastaneye götürmüşler?”

      “Tüh ya! Onu sormayı unuddum.”

      “Ben öğrenirim. İyi geceler.”

      Kitty onu hangi hastaneye götürdüklerini öğrenemedi. Tüm özel hastaneleri ve devlet hastanelerini aradı ancak o akşam ne Gregor ne de Gregory diye bir hasta girişi yapılmıştı. Tarife uyan biri de yoktu. Sis, Stefani Gregor’u yutmuştu.

      Altıncı Bölüm

      Kitty Conover’daki muhabirlik içgüdüsü doğuştan gelen kadınsal merakıyla birleşince onu meselenin derinlerine inmeye sevk etti. Gazetesiyle arasında dağlar kadar mesafe vardı, sadece anlaşılmaz olanı bir olay örgüsüne çevirip sonuçlandırmak için olağanüstü bir istek duyuyordu. Kendi halinde yaşayıp giden yaşlı Gregor’un ortadan kaybolması ve John Two-Hawks’un (Bu da ne saçma bir isim!) kusursuz İngiliz aksanıyla, Latin jestleriyle, mosmor gözüyle ortaya çıkıp onu gözünün bu halinin oradan, o kırık dökük dünyadan gelen çapraz bir elektrik akımı, politik bir mesele olduğuna inandırması… Can çekişen zihniyet. Bu, Johnny Two-Hawks’un o gün bir yerlerde hayatı için savaştığından başka ne anlama gelebilirdi ki? Gregor, Two-Hawks’u yalnız bırakmak, kafasını karıştırmak ve direnme gücünü azaltmak için mi kaçırılmıştı? Yoksa Gregor’un dairesinde çok değerli bir şey vardı ve Johnny Two-Hawks arkadaşını kurtarmakta geç mi kalmıştı?

      Zihninden, berbat bir bataklıktan gelen kötü bir kokuyu andıran bir kelime geçti. Kelimeyi fark ettiğinde, beklenmedik bir anda bir kobrayla karşı karşıya kalınca hissedilecek türden bir korku ve tiksinti onu ele geçirdi. Enternasyonalizm. Dünyanın tüm pisliği yüzeye çıkıyor. Her şeye, hatta kendisine bile zehirli bir şekilde saldıran yarı kör bir engerek! Yıkan ama neyi nasıl yeniden inşa edeceğini bilmeyen bir muhrip! Kitty, New York’un aşağı kısımlarının bu terörle, demokrasinin tahıl ambarına girmeye çalışan binlerce mide bulandırıcı Avrupalı fareyle kaynadığını biliyordu. Ama sonuca ilişkin belli bir endişesi yoktu. Amerikan mizacının ve sağduyusunun tepki veren kimyasalları bu virüsü elbet etkisiz hale getirecekti. Belki de bu edepsiz girdabın dalgaları ayağına kadar gelmişti, işte anarşistlerin özgürlük meşalesi!

      Johnny Two-Hawks. Onu bir daha hiç görmeyecek olsa bile, bir şekilde onu hep bu isimle hatırlayacağını biliyordu. Birlikte geçirdikleri süreçte olanlar gözünün önünden geçmeye başladı. Kibar eller, belki resim yapıyor veya enstrüman çalıyordu. Mantıklı bir zihin yapısına ev sahipliği yapan bir kafa. Hoş bir ses tonu. Terbiye. Ve şüphesiz, tabancadan fırlayan pervaneye atılan kahkaha. Kim olsa gülerdi. Kendini hiç bu kadar aptal hissetmemişti. Hayatı tehlikede olduğu için bir daha asla görüşmeyeceklerini umduğunu ciddi bir şekilde söylemişti. Ne gibi bir tehlikeden bahsediyordu? Muhtemelen toplumun, enternasyonalizmin düşmanlığıydı. Bu kelime zihnine kök salmış gibiydi. Ütopyayı beklerken enternasyonalizm.

      Anarşizm ve Bolşevizm insanlığın hastalıklarına kocakarı ilaçları sunuyordu! Ve buna karşılık niyetin iyi olduğunu düşünerek bu inançları savunan aklı başında adamlar vardı. Çıngıraklı yılan kendi niyetinin onurlu olmadığını düşünür müydü hiç?

      İnsanın maymundan farkı, her şeyde düşünce ve eylem sürekliliğini sağlayabilmesidir. Maymun bir işe başlar ama sonunu getiremez. İlgisi devamlı değildir. Birini bırakır diğerine gider. Kini, vahşi ve kurnaz oluşu, merhametsizliği ve sebatı istisnadır.

      Kitty bir gerçeğin farkına varmıştı. Bu meseleyi tek başına araştırmayı göze alamazdı. Öte yandan, yanında yazı işleri bölümündeki adamlardan birini, yazılı haberden başka bir şey görmemiş bir muhabiri de istemiyordu. Gregor bir mahkûm olsa, ölüm sebebi gazetelere konu olabilirdi ve bu da kesinlikle СКАЧАТЬ



<p>9</p>

Metindeki yazım yanlışları, orijinal metinde yabancıların bozuk bir İngilizceyle konuştuğunu gösteren yazım yanlışlarını yansıtmak için yapılmıştır. (ç.n.)