Cellat. Ахмет Мидхат
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Cellat - Ахмет Мидхат страница 9

Название: Cellat

Автор: Ахмет Мидхат

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6486-31-7

isbn:

СКАЧАТЬ mecbur olduğumu bilsem belki açıklayabilirdim.”

      “Size sunacağım teşekkürden dolayı!”

      “Hayır Matmazel! Bana hiçbir sebeple, hiçbir şekilde teşekkür etmeye borcunuz yoktur.”

      “Eyena Köprüsü üzerinde iki aciz kadını bir sarkıntılıktan kurtaran siz değil misiniz? İnkâr mı ediyorsunuz?”

      “Ben değilim Matmazel! Yanlış görmüşsünüz! Yahut benzetmiş olabilirsiniz.”

      Stefani’yi tuhaf bir titreme aldı. Kalbinde olağanüstü derecede gazap hissediyormuş gibi bir hâle uğradı. Âdeta gereken edep ve terbiyeyi bile unutmak derecelerine gelip, delikanlının elini tutarak dedi ki:

      “Mösyö Andre Gocafo! Bu adın görüntüsü sizsiniz! Eyena Köprüsü olayını inkâr edişiniz size yakıştıramayacağım bir yalandır. İşte sağ elinizdeki şu yara izleri sizin Mösyö Andre Gocafo olduğunuzu veyahut bizi kurtaranın siz olduğunuzu bana ispatlıyorlar.”

      Andre Gocafo’nun patlıcanımsı rengi yine ayva rengine döndü.

      Hele Stefani, delikanlının bileğini tuttuğu zaman elinin buz kesmiş olduğunu da fark etmişti. Bunu nasıl hissetmesin ki; kendi eli de kanının taşkınlığından ateş kesildiğinden eli içindeki bileğin soğukluğunu bir kat daha fazla hissedeceği ortada olduğu gibi, Andre de bileğini tutan elin ne kadar ateşli olduğunu anlayarak şaşıp da kalmıştı.

      Stefani’nin sözleri üzerine Andre biraz sustu. Önce dedi ki:

      “Matmazel! İster terbiyesizliğime veriniz, ister edepsizliğime! Teşekküre mecburiyet gördüğünüz adam ben değilim vesselam!”

      Andre’nin bu sözleri kızın ümitlerini öylesine kırdı ki, eğer o anda can verseydi, can verdiğine gam yemeyecekti. Annesi bu zamana kadar söze karışmamış olduğu hâlde kızını kurtarma çabasıyla dedi ki:

      “Efendi! Bizi kurtaranın siz olduğunuzu kızım tanıdığı gibi, ben de yüzünüzü tanıdım. Siz ister kabul ediniz, ister etmeyiniz. Hakkımızda gösterdiğiniz iyiliğe, mertliğe size özel olarak teşekkürler ederiz. Kurtarıcımızın isminin Andre Gocafo olduğunu biz bildiğimiz gibi, siz de kurtardığınız kadınların isimlerinin Madam ve Matmazel Tonak olduğunu biliniz!”

      Stefani:

      “Eğer ki şimdiye kadar ismimizi öğrenmemişseniz!”

      Stefani’nin bu sözleri öyle anlamlı bir şekilde söylenilmiştir ki, Andre Gocafo bu anlama ister istemez önem vermeye mecbur oldu. Kendi kendisine, “Acaba kız izlediğime dikkat mi etmiş ki bu sözü söyledi!” diye merakını artırdığından Stefani’ye verecek cevap bulamamıştı.

      Annesi, sözü bitirip de yoluna devam için yürüyüverdiği zaman Stefani de ona eşlik ederek yürümeye başladı. İki adım attıktan sonra tekrar başını arkaya çevirerek Andre’nin yüzüne baktı.

      Aman ya Rab! Kızın gözlerinden fındık kadar iki yaş tekerlendi!

      Andre bu yaşları görünce ne oldu? Ne olduğunu kendisi anlayabilecek bir hâlde kaldı mı ki anlasın? Yahut onu anlamaya harcanacak vakit mi kaldı? Hemen kızın yanına koştu. Annesi yolunda devam etmekte olduğu hâlde kızı alıkoyarak dedi ki:

      “Yüz bin affınızı birden dilerim Matmazel! Hata ettim! Sizi incittim. Allah aşkına olsun affımı söyleyiniz ve müjdeleyiniz! Evet, Andre Gocafo benim! Köprü üzerinde size ben rastladım. Ancak kendimi ve hizmetimi teşekkürünüze layık görmediğim için inkâr ettim.”

      Stefani ağlamanın etkisiyle titrek çıkan bir ses ile dedi ki:

      “Aman ya Rab! Talihimizin uğursuzluğu ne dereceye varmış, ne kadar kötü bir kadere sahip olmuşuz ki sunduğumuz ve gösterdiğimiz teşekkürler bile kabul olunmayarak yüzümüze çarpılıyor. Ya, Allah korusun, şefkatli bir yürek sahibinden bir şey rica edecek olsak?”

      Andre Gocafo, mutlaka Tonak ailesinin servetini kaybederek uğradığı felaketten haberdar olmalıdır ki kızın bu sözleri, gözlerinden akan yaşlardan daha fazla etki etti. O da gözlerinden yaş dökerek dedi ki:

      “Allah aşkına olsun kalbinizi rahat tutunuz! Hiç imdat istemediğiniz hâlde imdadınıza yetişmek için canını bu uğurda harcamayı göze aldıracak kadar yürek sahibi adamların henüz dünyadan kaybolmadıklarını gördüğünüz hâlde edeceğiniz ricaların, vereceğiniz emirlerin kabul olunmayacağını düşünmekle, bütün şefkat dolu kalp sahiplerine haksızlık yapmış oluyorsunuz. Sözünüzü geri alınız Matmazel!”

      Stefani zaten fazilet sahibi bir kız olduğu gibi, mertçe söylenen bir sözün en ince yerlerini de eksiksiz değerlendirebildiğinden, Andre’nin bu sözü üzerine gözündeki yaşları dindirdikten başka, yüzünde o melekvari gülümseyişleri de geri geldi. Hoş, Andre’ye etki konusunda bu gülümseyişlerin kuvveti önceki gözyaşlarından daha az değildi ya!

      Stefani dedi ki:

      “Ricalarım ve hatta emirlerim bile kabul olunacak, öyle mi?”

      “Hiç şüpheniz olmasın Matmazel!”

      “Öyleyse kolunuzu bana veriniz de, bize evimize kadar eşlik ediniz. Bu akşam sizi yemeğe davet ediyorum. Babama da sizi tanıştıracağım. Çünkü savunduğunuz ve korumanız altına aldığınız namusun en önemli bir kısmı ona aittir.”

      “Başüstüne Matmazel! Davetinize teşekkürlerimle beraber katılım gösteririm. Gelgelelim ki, kolumu size sunmak şerefi benim gerçekten haddimin ve liyakatimin üstünde bir şeref olduğu için, sizi böyle bir hatadan sakınmak üzere beni bu emrinizden affetmenizi rica ederim.”

      Stefani, kendisini böyle bir hatadan korumak sözüne şaşırdı. Yalnız şaşırmak da değil, kırıldı da. Çünkü Andre Gocafo denilen delikanlı gerçekten kendisi gibi bir kıza kolunu vermeye layık olacak seviyede bir adam olmayabilirdi. Stefani ise Andre’nin prenseslere kol vermeye layık olmasını arzu ediyordu.

      Bununla beraber hiç olmazsa Andre’ye davetini kabul ettirmiş olduğuna memnun olarak delikanlının ikinci ricasını kabul edip, evinin sokak ve numarasını bildirdi.

      Annesi elli altmış adım kadar ilerleyerek kızının arkadan gelmediğini hissedince durmuş ve yine Andre ile konuştuklarını görünce sözlerine karışmamak için geriye gelmemişti. Stefani, Andre’den ayrılarak annesine kavuştuğu zaman annesi sordu:

      “Ne yaptınız?”

      “Akşam yemeğe gelecek.”

      “Gerçek mi söylüyorsun?”

      “Çok gerçek! Kendisini babama takdim edeceğim.”

      O akşam Mösyö Pol Tonak’ın evinde gerek sofrada, gerek salonda geçen sohbetler gerçekten pek tatlı sözlerden ibaretti.

      Mösyö Andre Gocafo o kadar terbiyelice davranırdı ki kalbinde Stefani için alıkonulması, karşı durulması mümkün olmayan bir sevda olduğunu kız da, anası da, babası da anladıkları hâlde, içindeki duygulardan asla renk vermemek için Andre СКАЧАТЬ