Название: Yeşilin Kızı Anne: Ingleside
Автор: Люси Мод Монтгомери
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-99843-4-6
isbn:
“Hâlâ çok küçük ve üzerinden yorganını atıp atmadığını kontrol edip üzerini tekrardan örtme fırsatı bulabiliyorsun.” dedi Diana imrenerek. “Jack dokuz yaşında ama üzerini örtmeme izin vermiyor. Çok büyük olduğunu söylüyor. Ben de onu yatırıp üzerini örtmeyi çok severdim. Keşke çocuklar bu kadar çabuk büyümeselerdi.”
“Benimkilerden hiçbiri o aşamaya gelmediler henüz. Gerçi Jem okula başladığından beri köyden geçerken elini tutmamı istemiyor.” dedi Anne iç çekerek. “Ama Walter ve Shirley onları yatırmamı hâlâ istiyorlar. Walter bazen tam bir merasime çeviriyor yatma işini.”
“Üstelik şimdilerde büyüyünce ne olacaklarını kendine dert edinmene gerek yok. Jack büyüyünce asker olmak istiyor. Asker! Düşünsene!”
“Bence bunun için o kadar endişelenme. Başka bir hayalin büyüsüne kapılınca asker olma isteğini unutur. Savaş geçmişte kalmış bir şey. Jem büyüyünce denizci olmak istiyor. Kaptan Jim gibi… Walter şair olma yolunda. O diğerleri gibi değil. Ama hepsi de ağaçları çok seviyor ve ‘Çukur’da’ oynamaya bayılıyorlar. ‘Çukur’ dedikleri bu yer, perili patikaları ve deresi olan, Ingleside’ın hemen aşağısındaki küçük bir vadi. Sıradan bir yer aslına bakarsan. Diğerleri için sadece ‘Çukur’ ama bizim çocuklar için âdeta bir masal diyarı. Hepsinin de kusurları var ama çok da fena değiller. Çok şükür hepsine yetecek kadar sevgimiz de var. Yarın gece Ingleside’da olacağımı düşünmek beni mutlu ediyor. Bebeklerime uyku vakti geldiğinde hikâyeler anlatacağım. Susan’ın hanım çantası çiçeklerini ve eğreltilerini öveceğim. Susan’ın eğrelti konusunda şansı yaver gidiyor. Onun gibi eğrelti yetiştiren kimse yok diyebilirim. Onun eğreltilerini dürüstçe övebiliyorum. Ama hanım çantası çiçekleri yok mu!.. Çiçek gibi görünmüyorlar pek. Ama bunu söyleyerek Susan’ın duygularını incitmeye hiç niyetim yok. Bir şekilde lafı dolandırmayı başarıyorum. Talih yüzümü kara çıkarmadı bu konuda. Susan muhteşem bir şey. O olmasaydı ne yapardım bilmiyorum. Bir keresinde ona ‘yabancı’ dediğimi hatırlıyorum da… Evet, eve gitme düşüncesi çok tatlı ama Green Gables’dan ayrıldığım için de üzülüyorum. Burası çok güzel. Marilla var, sen varsın. Dostluğumuz hep çok güzeldi Diana.”
“Evet… Ve biz hep… Yani demek istediğim… Ben senin gibi konuşamıyorum Anne. Ama eski ‘yeminimizi, andımızı ve sözümüzü’ tuttuk, değil mi?”
“Her zaman tuttuk hem de. Her zaman da tutmaya devam edeceğiz.”
Anne, Diana’ın elini tuttu. Kelimelerle ifade edilemeyecek tatlı bir sessizlikle oturdular uzun süre. Uzun akşam gölgeleri çimlerin, çiçeklerin ve ötedeki çayırların yeşilliklerine düşüyordu. Güneş battı. Gökyüzünün gri pembe tonları ağırbaşlı ağaçların arkasında derinleşerek soldu. Bahar alaca karanlığı artık kimsenin üzerinde yürümediği Hester Gray’in bahçesini ele geçirmişti. Nar bülbülleri, akşam havasını flüt misali ötüşleriyle şenlendiriyorlardı. Büyük beyaz kiraz ağaçlarının üzerinde koca bir yıldız belirdi.
“İlk yıldız her zaman mucizedir.” dedi Anne hülyalı bir şekilde.
“Sonsuza kadar burada oturabilirim.” dedi Diana. “Buradan ayrılma düşüncesinden nefret ediyorum.”
“Ben de. Ama ne de olsa on beş yaşındaymışız gibi davrandık sadece. Ailemizle ilgili meseleleri hatırlamamız lazım. Şu leylaklar ne kadar da güzel kokuyorlar öyle! Leylak tomurcuklarının kokusunda çok da masum olmayan bir detay olduğu senin de dikkatini çekti mi hiç Diana? Gilbert bu düşünceme gülüyor. Leylakları çok seviyor. Ama bana sanki gizli, çok tatlı bir şeyi hatırlıyorlarmış gibi geliyorlar.”
“Ev için çok ağır kokuları var bence.” diyen Diana, çikolatalı pastanın kalanının bulunduğu tabağı kaldırıp hasretle baktı. Sonra kafasını sallayıp yüzündeki soylu ve inkârcı ifadeyle sepete koydu.
“Eve dönerken Aşık Yolu’ndan yürüdüğümüzde eski hâllerimizle karşılaşsak çok eğlenceli olmaz mıydı Diana?”
Diana hafifçe ürperdi.
“Hayır… Bence hiç eğlenceli olmazdı Anne. Havanın bu kadar karardığını fark etmemişim. Gün ışığında böyle hayaller kurmakta bir sorun yok ama…”
Gün batımının görkemi arkalarındaki eski tepede, unutulmamış sevgileri kalplerinde alev alev yanarken sessizce, sevgiyle döndüler evlerine.
BÖLÜM 3
Anne keyifli günlerle dolu haftasını ertesi sabah Matthew’ün mezarına çiçekler götürerek sonlandırdı ve öğleden sonra Carmody’den eve giden trene bindi. Bir süre geride bıraktığı çok sevdiği eski şeyleri düşündü ama sonra düşünceleri kendisini bekleyen çok sevdiği yeni şeylere yöneldi. Yol boyunca kalbi şen şarkılar söyledi çünkü neşeyle dolu bir eve dönüyordu. Eşiğinden adım atan herkesin bir yuva olduğunu bildiği bir evdi bu. Kahkahalar, şapşallıklar, fotoğraflar ve bebeklerle dopdolu bir ev… Kıvırcık saçlı tombik bacaklı dünya tatlısı yaratıklar… Koltukların sabırla beklediği kendisine kucak açan salonu ve dolabında hasretini çeken elbiseleri… Her türden yıl dönümünün kutlandığı ve küçük sırların fısıldandığı bir ev…
“Eve gidecek olmak çok keyifli bir duygu.” diye düşündü Anne ve çantasından küçük oğlunun yazdığı bir mektup çıkardı. Bu mektubu bir gece önce neşeyle gülerek okumuş, Green Gables ahalisine gururla göstermişti. Çocuklarının herhangi birinden aldığı ilk mektuptu bu. Okula sadece bir yıl önce başlamış olan yedi yaşındaki bir çocuk için iyi yazılmış bir mektuptu. Gerçi Jem’in imlası biraz belirsizdi ve kâğıdın üst köşesinde koca bir mürekkep lekesi vardı…
“Di bütün gece ağladı da ağladı çünkü Tommy Drew bebeğini yakacağını söylemiş. Susan bize geceleri çok güzel hikâyeler anlatıyor ama o sen değil anneciğim. Susan dün gece pancar ekmeme izin verdi.”
“Onlarsız geçirdiğim bir haftada nasıl mutlu olabildim?” diye düşündü Ingleside’ın sahibesi kendini azarlayarak.
“Bir yolculuğun sonunda seni karşılayan birilerinin olması ne kadar da güzel!” diye haykırdı Glen St. Mary’de trenden inip Gilbert’ın kollarına atladığında. Gilbert’ın kendisini karşılayacağına emin olması asla mümkün değildi. Hep ölen ya da doğan birileri oluyordu çünkü. Ama eşi kendisini karşılamadığında eve dönüş olması gerektiği gibi keyifli olmuyordu. Üstelik yepyeni çok güzel açık gri bir takım giymişti! “Kahverengi takımımla beraber krem rengi süslü bluzumu giydiğim çok iyi oldu. Bayan Lynde, bu kıyafetin yolculuk için uygun olmadığını, bunu giymenin çılgınlık olacağını söylemişti. Ama eğer giymeseydim Gilbert СКАЧАТЬ