Название: Kardeş Sesler 2020
Автор: Анонимный автор
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6852-46-4
isbn:
(Avrasya Akademi Online Kuray Hikâye Atölyesi, Nisan 2020)
UYUM VE HASRET
Sokağımızda evin birine bir aile taşınalı günler oldu.
Elif yaptığı kurabiyelerle komşu hanıma hoş geldin ziyaretine gitti, fakat çok sürmeden geri geldi… Yüzü asıktı.
Ne oldu diye sordum, yok bir şey diye geçiştirdi…
Israr ettim anlattı; meğer içeri buyur edilmemiş.…
Kurabiyeleri aldı mı? diye sordum, aldığını söyledi; beni tuttu bir gülme.
Gülmeye başladığımı görünce Elif bana kızdı. “Tamam kızma” dedim. Yeni evliydik. Hollanda’ya geleli çok olmamıştı ve bu yüzden kültür farkını henüz öğrenememişti. Bizde kapımıza gelen kim olursa olsun buyur edilir, ama her ülkenin kültürü aynı değildi… Elif de zamanla bunu öğrenecekti.
Ertesi akşam Hollandalı dostlar Hans ve Linda ilk defa bize misafirliğe geldiler
Çay, kahve, bisküvi ve yanına yaprak sarmasını da ikram ettik. Sohbetimizde Hans bir zamanlar yabancılara karşı önyargılı olduğunu ama özellikle bizi tanıdıktan sonra bu önyargının kırıldığını.” anlatıyordu. “Neden önyargılıydın?” diye sordum. “Sizleri Arap ırkından sanırdım, kültürünüzü onlarınki gibi düşünürdüm.
Ben şaşırdım, doğrusu önyargının nedenini din veya siyasetle ilgili olduğunu söyleyeceğini zannediyordum. İlk defa bir Hollandalı soruya farklı cevap veriyordu. İçimden “Belki haklı olabilir… Yıllardır buradayız ama, kendimizi yeterince anlatmamış olabiliriz.” diyordum. Hans’ın karısı Linda da Türkiye’ye tatile gittiğini ve misafirperverliğimizi çok içten bulduğunu anlatıyordu. Kalkma vaktine kadar sohbet ettik… Sonra misafirlerimizi uğurlamak için kapıda bekledik. Hollandalı misafirlerimiz arabaya binmeden önce dönüp şaşkın bir şekilde bize baktılar. Onlar bakınca biz de iyi akşamlar diyerek el salladık… Onlar gittikten sonra… Elif “Neden bize şaşkın vaziyette baktılar?” diye sordu. “Hollandalıların kapıda bekleme âdeti yoktur.” Bunca yıldır Hollanda da yaşadığım hâlde, ben de kapı da misafir gidinceye kadar bekleme âdetini devam ettiriyordum.
Birkaç gün geçti. Elif işten döndü.
“Bugün nasıl geçti?” diye sordum. İyi, ama zorluk çekiyorum.” dedi.
“Neden” dedim. Sohbetlerde uyumda zorluk çektiğini, bazılarının mesafeli davrandığını, bu insanların samimiyet bilmediklerini anlatıyordu. “Canını sıkma, samimiyet bilmediklerinden değil bizde olduğu gibi her tanıştıklarına hemen kırk yıllık dost gibi yaklaşmıyorlar… Bu da onlarla olan farkımız, zamanla alışacaksın… Hans ve Linda gibi onlar da anlayacaklar, biz de tabii Hollandalıları anlamalıyız… kültürünü bilmeliyiz. Geçen akşam Hans’ın dediklerini hatırla. Bizim onlar hakkında düşündüğümüz gibi onlardan da biz Türkler hakkında böyle düşünenler varmış.” Bunları söyledim ama Elif’i de anlıyordum. Hemen uyum sağlayıp alışmak kolay değildi tabii… Zamanında anne ve babamız da Avrupa’ya ilk geldiklerinde bu sorunu yaşamadılar mı ve ben bile burada doğup büyüdüğüm hâlde ara sıra uyum da zorluk yaşamıyor muydum? Babam: “Kader işte oğlum, burası ikinci vatanımız oldu, rızkımızı burada kazanıyoruz… Bize düşen özümüzü unutmadan burada yaşamak… uyum sağlamakta zorlanacağız belki ama başka çaremiz yok.” diye anlatırdı.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.