Название: Hüzünlü Mısralar
Автор: Vagıh Behmenli
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6853-81-2
isbn:
Hüzünlü Mısralar
Takdim
Vagif Behmenli ile ilk tanışmamız ikimiz için de gurbet olan bir diyarda Almanya’da olmuştu. İkimiz de Frankfurt Kitap Fuarı için oradaydık. O Azerbaycan adına kitap standı kurmuş ve büyük bir özenle standın idaresi ile meşgul oluyordu. Bense Avrasya Yazarlar Birliği Bengü Telif Ajansı adına fuara katılıyordum.
Frankfurt Kitap Fuarında katılımcı telif ajansları için ayrı büyük bir salon tahsis edilir ve orada her ajansın görüşme yapabileceği randevularını verebileceği birer masası vardır. Buraya ilgililerinden başka pek kimse girmez çünkü işi olmaz burada. Daha önceden randevulaşmış insanlar, bu küçük masalara karşılıklı oturarak görüşmelerini yaparlar. Görüşmesi biten de salondan ayrılır. Ülkelerin yayınlarını tanıttıkları salonlar ise insanların merakla dolaştıkları yerlerdir. Ülkelerin bakanlıkları veya yayınevleri biraz da birbirleri ile yarışarak güzel etkileyici stantlar yapmaya çalışırlar dolayısıyla stantların olduğu bölüm herkes için gezilmeye görülmeye değer yerlerdi.
Ben telif ajansları ile görüşmelerimin olmadığı zamanlarda bu salona gelip dünyadaki kitap yayıncılığını tanımaya çalışıyordum ama en sık uğradığım bölümler Türkiye standı ile belki ondan daha çok Azerbaycan Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın standı oluyordu.
Vagif Behmenli bu yeni tanıdığı ısrarcı ziyaretçiyi her seferinde eski bir tanıdığı karşılıyormuş gibi Güleryüz ve samimiyetle karşılıyor, Azerbaycan’ın çayından paklavalarından ikram ediyordu. Dünyanın en büyük kitap fuarı kabul edilen bu organizasyonun nasıl çalıştığını birlikte değerlendirmeye çalışıyorduk. Nitekim Frankfurt Kitap Fuarının tecrübeleriyle Vagif Bey, Uluslararası Bakü Kitap Fuarının düzenlenmesinde önemli roller üstlenecekti.
Frankfurt’ta kesişen yolarımız Elazığ’da bir daha yan yana geldi. Aziz Dostumuz Şener Bulut, Elmas Yıldırım için anma programı hazırlamıştı. Biz Ankara’dan katılmıştık, Vagif Behmenli ise Azerbaycan heyetinin içindeydi. Çok güzel ve etkili bir program olmuştu. Biz daha sonra Kardeş Kalemler Dergisinin kapağında Elmas Yıldırım’ın fotoğrafının yer aldığı ile bir özel sayı da hazırlamıştık.
Birbirimizi tanıdıkça daha çok seviyor ve dostluğumuz artıyordu.
Biz onun davetiyle Bakü Kitap Fuarlarına katılıyor o Altındağ Şiir Akşamları veya Ankara’da değişik anma programları ile bizim misafirimiz oluyordu.
Onu ve şiirini tanıdıkça bu dünya iyisi beyefendi insanla ruh ve düşünce olarak da ne kadar çok şeyi paylaştığımızı fark ediyordum.
“Bülbül benim yüreğimdir” “Gül benim yüreğimdir” diyen gül yürekli bir şairdir o.
Şiirlerinden bir demeti onun çok sevdiği Türk okuyuculara takdim ediyoruz.
Türkiye’de kitabının yayınlanması arzusunu bana hiç söylemedi ama ben biliyorum ki bunu çok istiyordu. Şiirlerin seçimini kendisinden isteseydik eminim bizim belirlediklerimizden başkalarının da kitapta yer almasını arzu edebilirdi. Ama biz dostumuza bir sürpriz hazırlamak için şiir seçimini kendimiz yapmayı tercih ettik. Ülkü Taşlıova bu önemli sorumluluğun üzerine aldı ve Vagif Behmenli’nin üç ciltlik kitabından elinizdeki şiirleri seçti. Ayrıca seçtiği şiirleri Türkiye edebî Türkçesine uygunlaştırdı. Havva Tekin ise şiirlerin kitaptaki sıralamasını yaptı. Her iki arkadaşımıza da şükranlarımı sunuyorum. Dostumuz Reşad Mecid ise tüm bu süreçte bizimle birlikteydi. Belki gelecekte aynı arkadaşlarımızla bu kez şiirleri şair belirlediği yeni bir kitap daha hazırlarız.
“Gamlı Aras’dan utanan” “varınca son menzile geçmeye yüzüm olmayacak” diye endişe eden Vagif Behmenli’nin şiirlerinin, Anadolu insanının gönlünde büyük yankı bulacağına olan inancımla kitabı şiir severlerin dikkatlerine sunuyorum.
“Söz yürekte güzeldir
Mülktür pahadan paha
Duygu ki dile geldi
Demek batmış günaha.”
Büyük şairin yüreğindeki güzel sözleri de bir gün dinlemek ünidiyle…
Önsöz
HERKESE ULAŞMASI GEREKEN IŞIK
Yirminci asrın 60’lı yıllarında dünya edebiyatı tempolu ve dinamikti. Azerbaycan edebiyatının da bu düzende yer almasıyla beraber gelişimin yeni istikameti olan 70. yıllarda başarılı bir şekilde şiirlere geçti.
Şiirlerimizde umumi bir yükselme başladı ve bu süreçte bütün yaratıcı nesil buna iştirak etti. Yetenekli sanatçı, en karışık müzik topluluğunda da kendi sesinin seviyesini vitrin edebiliyordu. 70. Yıllar şiirinde de böyleydi. Umumi Ahenk, temel temadaki kuvvet ferdi yazarları öz içinde eritemiyordu.
Hayli ışıklı imzalar vardı ki, her yerden bakınca görünüyordu. Vaqif Cəbrayılzadə (Bayatlı Odər), Eldar Baxış, Ağacəfər Həsənli, Eldar Nəsibli (Sibirel), Dilsuz, Vaqif Bəhmənli de her yerden görünenlerden ve sevilenlerden idi. Fikrimce, bu neslin bahtı özünden bir nice büyük yazarlarla mukayesede daha çok getirmiştir. Çünkü hem kendilerini ifade imkânları ve azatlık ufukları ağır ağır genişlemekteydi. Diğer taraftan da Azerbaycan basını kapılarını onlara açmıştı. 70. Yılların sonunda Azerbaycan da gençlik yıllarımda seve seve okuduğum Vaqif Behmenli’ nin de silsile şiirleri çıkmıştı. Güçlü rezonans yaratan bu silsile hususen de:
“Ehey..
Kimin deliliyi tutmuş yine?
Kim yığmış eteğine
Şeytanın taşını,
Kim çıkarıp saklamış
Bu sekide maşını?
…
Mısralarıyla başlayan şiiri şuana kadar aklımdadır. Şairin genellikle geleneksel sıradan şiir formundan çıktığını ve daha spesifik olarak deneysel şiirler yazdığını görüyoruz.
Vaqif Behmenli’ nin yaratıcılığını her zaman dikkatle izlediğimi rahatça söyleyebilirim. Azerbaycan şiirinin ilk aşamalarını ortaya koyan seleflerini kabul etme kültürü, bence, en soylu niteliklerinden biridir.
“Vaqiflerle dünya dolu,
Herbirinin bir tür yolu.
Hepisinin ak sakalı
“Görmedim”i yazan Vaqif”.
Edebiyata yeni başladığı zamanlarda yazdığı şiirlerden birisiydi bu. Şiirdeki vurgu sadece Molla Pənah Vaqifin büyüklüğünün tastiki değildi. Aynı zamanda Vaqif Bəhmənli’ nin ulusal şiir ve klasik şiire yönelik tutumdaki rolünün nasıl olacağının göstergesiydi.
70. yıllarda edebiyatla ilgilenen yazarların birçoğunda hususen yolu köyden başlayanlarda, köyün şehre karşı yol alma eğilimi kendisini gösterdi. Vaqif Behmenli’ nin de köy-şehir mevzusunda hayli şiirleri vardı. “Məeyilimin bir gül kolpanıyam”, “Ürəyimi qorudum” adlı şiirleri bence bu silsilenin zirvesiydi.
“Ben bir gül kolpanı,
Gül topasıydım
Behmenlide,
Hasanqulu oğlu
Qebilin yurdunda –
Arzu biçiminde,
Dilek içinde.
Ben bir gül topasıyam
Ahmetli de,
Dördüncü СКАЧАТЬ