Tanrı Dağından Sesler. Samet Azap
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Tanrı Dağından Sesler - Samet Azap страница 5

Название: Tanrı Dağından Sesler

Автор: Samet Azap

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6494-39-8

isbn:

СКАЧАТЬ bu dergide yayımlanan ilk hikayem, “Genç Yazarlar Ostrovskiy” adındaki ödülü kazandı.

      O zamandan günümüze benim 17 kitabım yayımlandı. Onlardan 5’i roman, 4’ü oyun, 5-6 civarında uzun hikâye, diğerleri de kısa öykü kitaplarıdır. Geçenlerde Komsomolskaya Pravda gazetesinin verilerine göre, benim yüzden fazla öyküm mevcutmuş. Ben ise gazetenin söylediği, gençken yazdığım öykülerin büyük çoğunluğunu hatırlamıyorum artık.

      Eskiden hem Kırgızca hem Rusça yazardım. Fakat sonra sadece Kırgızca yazmaya başladım. Çağdaşlarım bana şu telkinde bulundu: “Bırak Rusça eser yazmayı, Kırgızcayı geliştirmekte daha çok fayda var. Rusçayı, Rusların kendisi geliştirsinler, o artık onlara kalmış bir şey. Sen ana dilinde yaz.”

      “İki satır hayat” adlı hikâyemi yazmadan önce, Rusça küçük bir hikâye yazmıştım. İşte o ilk Rusça yayımlanan öyküm Literaturnıy Kirgizistan adlı dergide yayımlanmıştı. İlk Rusça yazma denememin olumsuz tepki olması beni üzdü. O günden itibaren Kırgızca eser kaleme almaya çalıştım.

      Dediğim gibi yüz civarında eserim yayımlanmıştı. Fakat geçenlerde yayımlanmış yedi ciltlik külliyatımda eser sayısı yüzden azdır; belki de Moskova’da farklı dergilerde yayımlanan eserlerim olabilir.

      Dört oyunum Akademi ve Tunguç tiyatrolarında sahnelendi. Komparti, benim o dönem yayımlanmış bazı eserlerimi yoğun şekilde eleştirdi. İlk saldırı, benim Mezgil adlı romanıma yapıldı. 1980’lerin ilk yıllarında Mezgil romanım, “Toktogul Devlet Ödülü” için önerilmişti. Toktogul Ödül Komitesi, benim bu romanımı beğenerek ödül vermek istedi. Rakip eser olarak, Şükürbek Beyşenaliyev adlı yazarımızın “Kıçan” adlı hikayesi de seçilmişti. “Kıçan” hikâyesi, Parti’nin iftihar ettiği ve desteklediği önemli eser olarak bilinirdi. Rejimi öven eserin ödülü kazanmayıp, yerine başka bir romanın kazanması söz konusu bile olamazdı.

      Toktogul Ödül Komitesi üyeleri o zamanlarda şu isimlerden oluşuyordu; Aalı Tokombayev, Tügölbay Sıdıkbekov, Cengiz Aytmatov, Toktobolot Abdımomunov, Abdrasul Toktomuşev ve Kubanıçbek Malikov gibi seçkin aydınlarımız idi. Onların arasında genç Beksultan Cakiyev de vardı. Ödül Komitesinde ilk olarak “Kıçan” hikayesini destekler şekilde oylama yapmışlar. Fakat oylamayı “Kıçan” hikayesi değil, benim hikayem kazanmış. Böylece ortalıkta büyük tartışma çıkmış.

      O dönem Kırgız Yazarlar Birliği Başkanlık görevini Tendik Askarov yapıyordu. Tendik Askarov’a Merkez Komite’den kararnâme gönderilmiş: Mezgil romanı ortadan kaldırılsın, biz ödülü “Kıçan” hikayesine vereceğiz. “Kıçan” hikayesi, o dönem okullarda meşhurdu, siyasi açıdan büyük öneme sahip bir eserdi. Bu nedenle eserin mutlaka bu ödülü kazanması gerekiyordu.

      Tendik Askarov, ilk başta benim eserimi destekliyordu, yani bu konuda hemfikirdik. Fakat hükümet karşısında yetkisinin sınırlı olduğundan yardım edemedi. Bu arada benim eserimi karalayan olumsuz makaleler ve eleştiriler yayınlanmaya başladı. Bu konuda bilhassa Azım Nuruşev ve diğer önde gelen eleştirmenlerimiz yeteneklerini gösterdiler. Bunlar Mezgil romanı Ruslara karşı, bu tür bir eser, “Toktogul Ödülü”nü kazanamaz!” diyerek eserime karşı olumsuz eleştiriler kaleme aldılar.

      “Toktogul Ödülü” Komitesi azaları bu konuyu Merkez Komite’de Usubaliyev’in yanında tartıştılar. Tartışma sonucunda ödülü, Mezgil romanım listeden çıkartıralarak yerine “Kıçan” hikayesi kazandı. Yani büro ne kararda bulunduysa sonuç öyle oldu. Böylece eserim okul kitaplarından çıkartıldı. Hiçbir yerde hiçbir zaman yayımlanmasın diye karar alındı.

      Mezgil romanından hemen sonra “Acıraşuu Tünü” adlı bir tıyatro eseri yazmıştım. Tiyatro eserim Akademi Tiyatrosu’nda sahnelenecekti. Fakat bu eserim de ondan önceki eserimin yaşadığı sansüre uğrayarak sahneden atıldı. Çünkü eser, başkanımız T. Usubaliyev hakkında yazılmıştı. Esere göre başkanımız adaletsizce davranan diktatör biriydi ve kafasına ne eserse onu yapan biri olarak yansıtıyordu.

      Oyunda kahramanlardan biri, büronun kayıtsızlığı ve adaletsizliği yüzünden intihar eder. Tiyatro eserim sahneleneceği sırada, hükümet tarafından suçlanarak yazdığım tiyatro metni yakıldı. O dönem Merkez Komite bürosunda çalışıyordum. Fakat “Acıraşuu Tünü” adlı oyunum dolayısıyla işimden atıldım. Benim işimden kovulmam için yazılan dilekçede şu satırlar geçiyordu: “Bundan sonra Kazat Akmatov’u herhangi bir görevde bulundurmak yasaktır…”

      Böylece sokakta işsiz ve beş parasız kaldım. 1983-1986 arası idi. Geçinmek için bir iş bulamıyordum. Gazete ve dergilerde ne yazılarım ne de makalelerim yayımlanıyordu. Çalışacak iş de bulamıyordum. Nihayet o dönem başkentimiz Frunze’de (Bişkek) bir okulda bekçi olarak çalışmaya başladım. 3 yıl sonra T. Usubaliyev görevinden ayrıldıktan sonra onun yerine Apsamat Masaliyev geçti. O dönem Cengiz Aytmatov, Kırgız Yazarlar Birliği’nde başkanlık yapmaya başladı. Fakat önceden Aytmatov, bu göreve bir türlü yaklaşamıyordu.

      Cengiz Aytmatov Yazarlar Birliği’nde başkanlık görevine başlaması ile hemen beni yardımcısı olarak yanına aldı. Böylece okuldaki bekçilikten Yazarlar Birliği’nde Başkan yardımcısı oldum.

      Yazarlar Birliği’nde Cengiz Aytmatov dahil beş vekil bulunuyorduk: Öskön Danikeyev, Colon Mamıtov, Kenes Cusupov ve ben.

      Göreve başladığımız zaman Aytmatov, Mihail Gorbaçov’un yardımcısı olarak Moskova’ya gitti. Bu arada çağdaşımız şair Colon Mamıtov hastalandı. Ben başkan vekilliği yapmaya başladım. İşte bu dönem Kırgız yazarları olarak, demokratik oluşumu başlattık: Kasım Tınıstanov, Moldo Kılıç ve Moldo Niyaz gibi aydınlarımızın itibarını iade etmek için gazetelerde yazılar yayımlamaya başladık. Ama bu gayretimiz ülkemiz başkanı Apsamat Masaliyev tarafından hoş karşılanmadı. Bizim milli gurur ve itibarı iade etme konusunda çalışmalarımızın başlaması, Parti’nin hoşuna gitmedi. Böylece tekrar hakkımda tenkit dilekçeleri yazılmaya başlandı ve hükümet tarafından takibe alındım. Bu arada benim Kündü Aylangan Cıldar (Güneşi Dolaşan Yıllar) adlı romanım yayımlanmıştı. Hükümet, bu romanı Parti’ye karşı sakıncalı gördü ve tekrardan işsiz kaldım. Eserlerim yayımlanmadığı için parasız kalıp ailemle zor günler yaşadık.

      Böylece 90’lara gelindi. 90’lı yılların başlarında özgürlük rüzgârı esmeye başlamıştı. Bazı aydınlarımız yeni hayat anlayışından bahsediyordu. Fakat henüz bağımsızlığımız yoktu.

      Ukrayna, Letonya, Litvanya ve Estonya gibi ülkeler kendi bağımsızlıklarına ulaşmak için çaba gösteriyordu. Sovyetler Birliği’nde bulunan bizim ülkemiz sanki o dönemlerde, hiçbir şeyden habersiz uykuda yatıyordu.

      90’lı yılların başlarında “Cogorku Keneş” (Büyük Meclis) üyeliği için oylamada ben de kendimi milletvekili adayı olarak gösterdim. Oylamayı kazanmıştım. Böylece milletvekili görevine başlamaya hazır bulunuyordum.

      Milletvekili olduktan sonra, ilk olarak Demokratik Hareket başlığı altında bir siyasi hareket veya bir siyasi akım oluşturdum. Benimle birlikte Topçubek Turgunaliyev de vardı. Beraber bağımsızlık yolunda çalışmaya başladık. СКАЧАТЬ