Название: Ablam - Ustam Emine Işınsu
Автор: Hasan Kallimci
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6853-62-1
isbn:
E. Işınsu Öksüz
Mühim Not: Sait Faik’i okudun mu? Mutlaka oku. Adamın şusu busu bir tarafa gerçekten çok iyi bir hikâyeci. Tesir altında kalma ama faydalanacak şekilde oku”.
“Töre” antetli beyaz kâğıda, daktilo ile yazdığı bir başka mektup:
“26 Ocak 1981
Değerli kardeşim,
Ne iyi ettin de yazdın, sana cevap verememiş olmak içimde bir yara gibiydi. Tahmin edersin eylülden beri son derece kesif bir sıkıntıya girdim, adetâ bir bunalım… Hayır yavrucuğum, Kültür Bakanlığı’ndaki işlerinin iyi gitmesi ile benim hiç ilgim yok, orası ile çoktan kestiler ilgimi. Başarını tamamıyla kendine borçlusun.
Sorularına cevap vereyim: Sözcü’nün çıkması için fikrî yardımda, ilgi ve teşvikte bulunduk ama dergiyi biz çıkarmıyoruz. Tamamıyla Avni Özgürel çıkarıyor, finanse ediyor falan. Dedikodu yazmaya kendim talip olmuştum ama Avni bana malzeme verecekti. Bu çeşit yazılar için ortada bulunmak, oraya buraya girip çıkmak, sosyal-siyasî bir yaşantıyı sürdürmek gerek ki benim yapabileceğim iş değil… Böylece malzeme sıkıntısı çektim, baktım yazdıklarım bir şeye benzemiyor. Ayrıca benim dedikodu yazmamı yadırgayanlar da oldu, Bilge Erdem vs gibi. Eğer yazdıklarımdan memnun olsaydım, başkalarının fikri ilgilendirmezdi, çünkü bu çeşit yazı, romanın bir parçası gibi, roman üslûbumu bozmuyor. Fakat işte beğenmedim ve vazgeçtim… Hiç kimse de, “İyi oluyordu devam etseydin” demedi, demek ki sahiden lüzumsuzmuş o köşe. Böylece bitti.
Kayıhan galiba Almanya’da imiş, bize bir eyvallah bile demeden gitti. Alper11 dergisini çıkarıyor, o, beni hiç sevmez, pek arada sırada işi olursa arar. İyidir. Burhanettin, AP’lilerin çıkardığı bir dergide çalışıyor, HÜRYURT ismi…
Evet romanım 28 Ağustosta bitmişti, hemen temize çekip, şu günlerde yayınlamayı düşünüyordum. O zamandan bu zamana ancak 30 sayfa kadar temize çekebildim. İçimde hiçbir arzu yok, yazmak için. Beğenmedim romanı galiba. Ve galiba artık romancılığım da bitti diye düşünüyorum. Görüyorsun ya, hiç de iyi değilim. Töre için göstermelik bir arama yaptılar, İskender’i beş altı saat götürdüler, sonra sorgusuz sualsiz bıraktılar. Derginin çıkmaması matbaa meselesi… Çıktı. Kasım ve Aralık birlikte şu sıralarda postalanıyor. Ocak ve Şubat bir arada inşallah Şubat’ın ilk haftasında çıkıyor. Güzel bir sayı oldu, bundan böyle zamanında ve güzelliğini muhafaza ederek çıkacağını sanıyorum, Allah izin verirse. Genel sıkıntılara ilâve olarak bazı özel sıkıntılarım da oldu, Yağmur’un lise son sınıftan okulu terk etmesi gibi… Allah beterinden saklasın. Şu günlerde “genel sıkıntılar” konusunda bazı iyileşme havadisleri alıyoruz, isterim ki doğru olsun.
Şükrü Elçin (Prof. Dr.) zaten eskiden de, bizim kurulun başkanı idi. Nilüfer Hanım için, Ahmet Bican “iyidir” dedi… Başka fikrim yok.
Çalışmalarına devam etmen çok çok iyi bir şey. Allah senden razı olsun. Sağlığının ve neşenin yerinde oluşuna da çok sevindim, daim olsun.
Sevgili çocuğum sen bana bakma, arada sırada bilhassa genel sıkıntılar dolayısıyla böyle bunalıma girdiğim olur. Düzelmek için gayret sarf ediyorum.
Sana cevap veremediğim için lütfen kusuruma bakma, arada sırada yazıp, kendinden haber ver. Ailecek, hepinize sevgi ve selâmlarımı gönderirim.”
(İmzasını kara kalemle atmış ve alt tarafa yine aynı kalemle şunu yazmış:)
“Hikâye I.si enfes, ne yazık ki Yunanistan vatandaşı imiş, Batı Trakya’da oturan bir zat yazarı. İsim, tabii ki müstear.”
Emine Işınsu’nun el yazısı ile yazdığı, bir başka mektup.
(Üzerinde tarih yok. Bana posta ile gönderdiği “Atlıkarınca” kitabını bana imzaladığı tarih Haziran 1990 olduğuna; ayrıca Denizli’deki edebiyat sohbeti ve imza günü ile ilgili bant ve resimden de bahsettiğine göre; bu mektup 1990 Haziranında yazılmış olmalı.)
“Değerli kardeşim, İLESAM kartını bu kadar geç yolladığım için lütfen kusura bakma.
Video bantı, resimleri aldık, pek çok teşekkür ediyoruz.
Senin ve Ruhi Şirin’in kitapları için bir yazı yazdım, genel oldu. İstediğim gibi beceremedim. Çünkü çocuk kitabı okumaktan, gerçekten nefret ediyorum. Bu kadarcık da olsa, okuyucuya bir hatırlatma oldu, hoş gör. T. Edebiyatı’na yolladım.
Tatlı karına, güzel çocuklarına ve sana hayırlı günler dilerken, en içten sevgi ve selâmlarımızı iletiriz.
E. Işınsu Öksüz
*Atlıkarınca’yı aldınız mı?
*Eylül’den itibaren yeni adresimiz: Kenedi Cad. Nu: 142 / 16 Gaziosmanpaşa – ANK.”
El yazısı ile yazdığı bir mektup daha:
15 Ocak 1992
“Sevgili çocuk,
Aman ne güzel yazmışsın, ellerine sağlık. İnşallah hemen neşrederler.
Nasılsınız, neler yazıyorsunuz. Eşin ve çocuklar ve sen iyisinizdir inşallah.
Ben yeni bir romanla uğraşmaktayım.
İskender’lerin “damla”12 iflâs etti, İskender artık bilgisayar programları yapmakla meşgul.
Güzel Denizli hatıralarını hâlâ yâd etmekteyiz.
Ömer Beyle, Doktor Beyler13 ve bütün arkadaşlara selâm.
1992’nin cümlenize hayırlar getirmesi temennisiyle… Allah’a emanet olunuz.
E. Işınsu Öksüz”
Bilgisayarda yazarak ve çıktı alarak gönderdiği iki sayfalık mektup:
(Birinci sayfa tam dolu, ikincisinde üç satır var. Bu aynı zamanda son mektup. Bundan sonra, mektupların yerini telefon konuşmaları aldı. Konuşulan pek çok şey de ne yazık ki uçup gitti.)
“28 Nisan 1994, Ankara
Aleykümselâm kardeşim,
Aa, hayırlı olsun, çok erken değil mi, dünkü çocuklar, “emekli oldum” derler mi?… Sahi neden? Sizler emekli olursanız, bizler ne yapacağız, ölelim bari! Evinde ve bahçesinde vaktini geçiren bir emekli olman hiç hoşuma gitmedi. İnsanı СКАЧАТЬ
11
Alper AKSOY
12
Damla Animasyon, İskender Öksüz’ün bir arkadaşı ile birlikte, Ankara’da kurduğu çizgi film şirketi.
13
Ömer Bey: Ömer Albay; Doktor Bey: Doktor Şadi Çetinkaya.