Название: Halis Öğretmen
Автор: Muhittin Gümüş
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6853-08-9
isbn:
Halis’i ziyarete gelenler arasında Halit amcası da vardı. Son derece şakacı ve nüktedan olan bu amcasının her sözüne çocukluğundan beri ihtiyatla mukabelede bulunmasının gerektiğini unutmamıştı. Halit amcasının oğlu Cemal de Almanya’da maden işçisiydi. Turhal’daki antimon madeninden Almanya’ya kömür madenine gitmişti. Aralarında geçen sohbette:
– Bizim Cemal’i de görmüşsündür Halis.
– Görmedim emmi… Uzak yerlerdeyiz. Çok farklı yerlerdeyiz.
– Kömür madeninden çıkan kimse birbirini zaten tanımaz ki… Kafada baret, yüzde kömür tozu… Kim kimi tanır ki?
– Haklısın ama biz çok uzak bölgelerdeyiz. İnşallah bundan sonraki yıllarda bütün akrabalar olarak bir araya geliriz.
– Dünyanın neresinde olursanız olun, bir ve beraber olun. Siz kardeş sayılırsınız. Baban Tayyar benim rahmetli Ahmet ağabeyimin oğlu… yeğenim olsa da sadece üç dört yaş büyüğüm ondan. Beraber büyüdük ama nasıl büyüdük… Yokluk yıllarında elimizdeki yarım ekmeği değil, yarım lokmayı bile paylaşırdık biz.
– Ah be emmi! Senin bana bir şaka yapıp tongaya bastıracağını bekledim hep. İlk kez bana şaka da yapmadın, fıkra da anlatmadın. Şaşırttın beni vallahi…
– Senin okuyup öğretmen olduğuna çok sevinmiştim ya… Şimdi maden işçisi olmana gönlüm hiç razı olmadı. Sen bir yolunu bulur, o sevdiğin mesleğe dönersin. Aklıma gelmişken söyleyeyim evladım; koca reis Raif Bey de yaşlandı, seni bekler mutlaka… Sakın ola ki Almanya’da işçiyim demeyesin; çok üzülür. İlkokula kayıt ettirirken Raif Yazgan Bey seni okul bahçesinde uzaktan seyreder, duygulanır ve ağlarmış. Arada bir babanla ziyaret ederdim de duygulanır, gözü yaşlı senden bahsederdi. Pek yaşlı olsa da eli ayağı tutuyor, hafızası yerinde maşallah…
– Tabii ki ziyaret ederim Halit emmi… O benim ikinci babamdır. Hayatta en çok şükran ve minnet duyduğum insanların başında yer alır Raif Baba. Çocukluğumda anamın vefatından sonra bana sıcak çorba içiren bütün akrabalarıma vefa borcum var. Üzerimde hakkı olan herkese vefalı davranmak boynumuzun borcudur. Öğretmenliğe birkaç yıl içinde döneceğim. Buradan diplomamı ve öğretmenlik belgelerimi götüreceğim.
– Çocuklarını da götürecek misin?
– Evet… Babam müsaade ederse götüreceğim.
– Tayyar müsaade eder… Torunlarını çok sevse de aile birliği bozulmamalı… Benim Cemal de Fadime’yle kızları götürecek.
– Hüseyin’i bırakacak mı?
– Burada okusun diye istiyorum. Ben de köyden Turhal’a yerleşirim. Nazım’a bırakırım işlerini.
– Babam da Yavuz’u vermem, Ahmet’i al da git derse ne yapacağım?
– Babanın senden başka üç oğlu var. Bir de Fatoş’u var… Kız kardeşlerin de bir sürü çocuk doğurmuş. Başı kalabalık Tayyar’ın.
İzin döneminde ziyaretlerin ardı arkası bitmiyor gibi olsa da bu durumdan şikayetçi değildi kimse. Halis Öğretmen’in Raif dedeyi ve okul müdürü Ali Ergenekon’u ziyareti onları pek memnun etmişti. Maden işçiliğinden bahsetmeden Almanya’da işçi çocuklarına öğretmenlik yapmanın yollarını arıyorum dediğinde pek sevindiler. Raif babanın “Sen vefalı bir evlatsın! Sana hakkımı helal ediyorum evladım. Allah ne muradın varsa kavuştursun. Başka bir dileğim yoktur senden!” demesi içindeki bütün sıkıntıları ve yorgunluğu yok eden sihirli sözler olarak kalbine ve zihnine nakşedilmişti.
Çocuklarıyla, kardeşleriyle, ailenin bütün fertleriyle doyasıya konuşuyor ve onların kendisinden istekleri olup olmadığını soruyor, elinden geldiğince okula devam kardeşlerinin mutlaka iyi okumaları gerektiğini hatırlatıyordu.
Köyünün ilk mürekkep yalamışı olarak kendisinden sonraki yıllarda Ankara’da Hukuk Fakültesinde okuyan Hocanın Ahmet’in kendisini ziyaret etmesinden büyük mutluluk duymuştu. Tokat’ta lisede son sınıftayken kendi köyünden Osman Yıldız, Emin, Üzeyir, Hacı Bekir (Ahmet), Mustafa, Abdullah, Süleyman’ı merak etmiş, derin muhabbete dalmışlardı. Çocukluğundan itibaren kitap kurdu olan Ahmet’in aklı, zekâsı, sahip olduğu bilgi ve azmini her zaman öğrencilerine anlattığını söylüyordu.
Halis ile Ahmet’in başarıları kendilerinden sonraki kuşaklara örnek olmuştu. Daha sonraki yıllarda her ailede birkaç ortaokul, lise ve az da olsa üniversite talebesi çıkmıştı. Kimileri de imkansızlıklar sebebiyle okuyamamış olmanın üzüntüsünü yıllarca içlerinde saklamak zorunda kalmışlardı. Eğer okusaydı çok yüksek mertebe devlet memuru olacak nice genç vardı. Ahmet’le Halis’in arasında geçen sohbetin konusu hep okumak üzerineydi…Okuyanlar ve okuyamayanlar… Okuyabilenleri anladık ama okuyamayanların mazereti neydi? Kimisi:
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.